Ordu içindeki yüksek gerilimin sebebi

Son dönemde sürekli tartışmaların odağındaki gözbebeğimiz ve Peygamber Ocağı olan TSK içindeki gerilimin sebebini Yusuf Gezgin yazdı.

Ordu içindeki yüksek gerilimin sebebi

Milli Ordular Ve Millete Karşı Ordular Birinci dünya savaşıyla imparatorluklar dağıldı, yerine modern ulus devletler kurulmaya başladı. İmparatorlukların dağılmasıyla sömürmenin şekli de değişti. Artık ülkeleri fiziken işgal altında tutma imkânı kalmamıştı. Yaygınlaşan ulus devlet mantığına uygun ve paralel olarak sömürgecilik ve başka uluslar üzerinde hegemonya kurma mantığı da değişti. 20. yüzyılda Batılı büyük güçler açık işgallerle eski sömürgelerini ellerinde tutamayacaklarını gördüler ve bu ülkeleri kontrollü olarak bağımsız hale getirdiler. Ülkelerden çekilirken menfaatlerini koruyacak, işgali örtülü şekilde sürdürmelerini sağlayacak yapılar kurdular. Batı, halktan uzak ama kendilerine amade bir aristokrasi-bürokrasi oluşturarak bu ülkeleri terk etti. Kurulan yeni istismar şekli ulus devlet modasına uygun olmalı, ama kendilerine örtülü bir kontrol sağlamalıydı. Bu imkânı sunabilecek en etkili ve güçlü araç ordulardı. Batılı hegemonik güçler fiziki işgali terk ettiler, ama hassas kurumlardan ellerini hiç çekmediler. Bu ülkeleri sürekli kontrol altında tuttular. “Kontrolden çıkma”, “millileşme”, “batı menfaatlerinden uzaklaşma” olduğunda, kurdukları yapıları devreye sokarak statükoyu kendi lehlerine korudular. 1990’larda ordunun Fransa lehine Cezayir’de kanlı müdahalelerde bulunarak, statükoyu yeniden tesis etmesi buna çarpıcı bir örnektir. Dikkat edildiğinde çevremizde benzer örnekleri görmek mümkündür. Milli ordularla millete karşı yapılandırılmış orduları nasıl ayırt edebiliriz? Milli orduların mübalağalı “millet”, “vatan” “bayrak” söylemleri olmaz. Toplum içinde ve görünür yerlerde hamasete müracaat etmezler. Devletin kurucusu ve tek sahibi olduğu iddiasında bulunmazlar. “Ya bizimlesin, ya bize karşısın!” diye nutuklar atmazlar. Milli ordular, yasal ve anayasal konumlarını aşmaya, diğer kurumları, anayasal organları baskı altına almaya çalışmazlar. Milli ordular, milletin dinini, kültürünü, değerlerini, yaşam tarzını, giyim kuşamını tehdit olarak algılayıp değiştirmeye çalışmaz. Bilakis o değerleri korumak için var olduğunu bilir. Milli ordular, hesap verir. Başarısızlıkların, şehitlerin, kayıpların, bastırılamayan terörün, patlayan mayınların, ordu içine yuvalanmış çetelerin, millete ve parlamentoya hesabını verir. Karanlık işleri-ilişkileri ortaya çıktığında medyayı ve milleti parmak işaretiyle tehdit etmek yerine sorumluları ortaya çıkarır. İhmali ve ihaneti olanları bulur ve cezalandırır. Milli ordular, her biri fecaat belgeler ortaya çıktığında yapanı arar, sızdıranı ve göreni değil! Milli ordular, içindeki çetelerden, darbelerden, yasadışı işlere bulaşanlardan kurtulmaya çalışır, onları müdafaa gayretine girişmez. Milli ordular, içinde yapılanmış urları, çeteleri temizler, deşifre edilen gayrı meşru derin unsurların yerine yenilerini kurmaya çalışmaz. Milli ordular, milletin evladını “emanet” olarak görür. Şehitleri kendi namına propaganda aracı, siyaseti baskı altına alma vesilesi olarak kullanmaya çalışmaz. Şehitlerin gazilerin, kayıpların hesabını verir. Sorumluları cezalandırır, terfi ettirmez. Milli ordular, milletin evladını silahlandırıp millete karşı, milleti terbiye amaçlı kullanmaz. Milli ordular, gücünü milletin güveninden, muharebe yeteneğinden alır. Siyasete karışmanın, hükümetlere müdahale etmenin, hayatın her alanını yönlendirmeye çalışmanın görevi olmadığını bilir. Milli ordular kelle sayısını artırmayı değil, muharebe yeteneğini artırmayı, silah teknolojisini, yazılımlarını yabancı tekelinden kurtarmayı, millileştirmeyi düşünür. Amerika’nın uçağıyla, İsrail’in yazılımlarıyla, Alman’ın tankıyla savaşılamayacağını bilir ve bunun tedbirlerini alır. Milli ordular milletin güven ve itimadını kaybettirecek, yolsuzluk, ahlaksızlık, derin ilişkilerden çekinir ve bu tür davranışlara taviz vermez. Peki, millete karşı yapılandırılmış gayrı milli ordular neler yapar? Milletine karşı yapılandırılmış gayrı milli ordular, yabancı güçlerin milletin kendisine gelmemesi, özüne dönmemesi için bir ülkeye konuşlandırdığı ve kontrol ettiği unsurlardır. Bu gün ülkeleri açık bir işgal altında tutmanın imkânı yoktur. Bir ülkeyi kontrol etmeyi sürdürmenin en güvenli-geçerli yolu yerli araçlar-aracılar üzerinden örtülü işgaldir. Örtülü işgali sürdürmenin en kolay ve verimli yolu ise; kurumsallaşmış, silahlı, politik etkilere kapalı orduları veya ordular içine konuşlandırılmış kesimleri kendi namına kullanmaktır. Milletine karşı ordular milleti ve değerlerini tehdit görür. Milletin tarihine dinine, değerlerine bağlı olmasını, bu yöndeki gelişmeleri “irtica”, “gericilik”, “en büyük tehlike” olarak görür ve bütün gücünü bununla mücadeleye kullanır. Darbelerle, muhtıralarla milletin aslına dönmesini engelleyerek, birilerinin millet aleyhine kurduğu statükonun devamını sağlar. Milletine karşı ordular milletin ortalama evladını tehdit görür. İrtica soruşturmaları yapar, anası örtülüyü, babası dindarı almaz, kazara alınmışsa atar. Ama toplumun içinde batının ve dış güçlerin ileri karakolu olarak iş yapan kripto ecnebileri, heteredoks gurupları özellikle tercih eder, korur. Milletin evladını süzerek aldığı, alınanları sürekli elediği halde bu kesimlere karşı herhangi bir defans geliştirmez. Millete karşı ordular toplumda kontrolleri dışında meydana gelen sosyal, ekonomik gelişmeleri tehdit sayar, bunları maniple edecek, karalayacak eylem planları hazırlar. Toplumun her kesimini fişler, andıçlar oluşturur, insanlara şantajlar yapar komplolar kurar ve karanlık yapılar içinde kullanmaya çalışır. Milletine karşı ordular millet lehine kararlar almaz, milleti güçlendirecek adımlar atmaz; ama hamasi, milli söylemleri, sembolleri kimseye bırakmaz; hatta bunları provakatif eylemlerde kullanır, gerilimlere aracı yapar, köpürterek kullanır. Millete karşı orduların terörle, dış güçlerle muharebe yeteneği sınırlıdır. Ama bütün yapılanması, planları içe karşıdır, milleti kontrole yöneliktir. Millete karşı ordular milletin karar ve temsil organları olan devlet başkanlığı, parlamento, bakanlıklar gibi stratejik kurumları “koruyor görünümünde” kuşatma altında tutar. Bir müdahalede kolayca ele geçirir. Milletine karşı ordular askerin sivil yaşam üzerindeki etkisini kıracak her gelişmeyi tehdit sayar. Darbe yapmayı engelleyecek, darbecileri yargılayacak yasa değişikliklerine sert tavır koyar. Çünkü kendi tekelinin kırılmasını istemez. Milletine karşı ordular kurumsal bir otokrasi ile ülkenin yönetimini ister, her şeyi ona göre kurgular. Eğitim, siyaset, hukuk, sanat vs her şeye müdahale yetkisi görür kendisinde. Milli ordular dış düşmana karşı “eylem planları”, “harekât planları” hazırlarlar. Gayrı milli ordularsa kendi insanına karşı eylem planları hazırlar. Milli ordular toplumu korumak için, yabancı güçlere karşı psikolojik harekât planları yaparlar. Gayrı milli ordularsa toplumdan kendilerini korumak ve toplumu yönlendirmek için psikolojik harekât planları yaparlar. Gayrı milli ordular genellikle 3. dünya ülkelerinde, Ortadoğu’da ve eski batı sömürgesi ülkelerde görülür. Ancak bazen köklü milletlerin binlerce yıllık orduları da Truva atlarıyla ele geçirilebilir ve millete karşı kullanılan ordular haline getirilebilir. Böyle içeriden gizlice, entrikalarla ele geçirilmiş orduların kullanılması daha rahat olabilir. Zira açık bir işgal görünmediğinden, millet o orduyu kendi ordusu sanmaya ve güvenmeye devam eder. Hele o ordu veya ordunun sinirlerini ele geçirmiş yapı hamasi söylemleri, milli sembolleri kullanmasını biliyorsa, ortalama vatandaşların bu silahlı gücün birilerince ele geçildiğini ve kendisine karşı kullanıldığını sezmesi imkân dâhilinde değildir. Milli ordular dışa karşı ülkesinin sınırlarını koruyan, ama içeride sınırlarını bilen ordulardır. Milli ordular demokrasiye, millet iradesine tehdit değil, güvencedir. Milli ordular, sivil hayata, siyasete karışmaz. Her yere sloganlar yazmaz, millete gözdağı verircesine mübalağalı, militer merasimler yapmaz. Milli ordular kendi vatandaşına değil, dış güçlere gözdağı verir. Milli ordular ülke savunmasını düşünür. Barış zamanında ortalıkta görünmez, savaş zamanında vazifesini yapar. Milli ordular bünyesine vatan evladını alıp yükseltirken, gayrı milli ordular ne kadar kripto azınlık varsa onları seçer yükseltir, kritik noktalara taşır. Güdümlü ordular milli duruşu olan, milletle dokusu uyuşan, dini-milli duyarlılığı olanları bünyesine almaz. Aldıklarını değiştirmeye, dönüştürmeye çalışır, bunu beceremezse tasfiye eder. Türk ordusu Türk’ün binlerce yıllık, iftihar ettiği milli bir kurumudur. Ancak bu yapının içine Truva atı olarak yerleştirilmiş, karar mekanizmalarında çok etkin gayrı milli yapılar olduğuna dair ciddi kaygılar bulunmaktadır. Son yıllarda TSK’den sızan belgeler, darbe planları, bazılarının ihanetlerini, ihmallerini ifşa eden dokümanlar orduda ciddi bir mücadelenin olduğunu gösteriyor. Ben bütün bu süreçleri olumlu buluyorum. Eğer bünyenin savunma sistemi harekete geçmişse ve zararlı virüslerle mikroplarla mücadele ediyorsa, vücudun harareti yükselir. Türkiye’de önceki yıllarda pek çok darbe planı, muhtıra ve eylem planları hazırlanıp uygulandı. Ama kimse (başbakanlar, Cumhurbaşkanı bile) bu tür planlardan haberdar olamamaktaydı. Pek çok plan, psikolojik harekât millete karşı icra edilmekte, başarıya ulaşmaktaydı ve biz olduktan sonra haberdar olmaktaydık. Son zamanlarda millet aleyhine çevrilen pek çok şey ortaya çıkıyor. Bir hararet var, bir hareket var. Demek ki bazı yerlerde milli kuvvetler daha güçlü varlık gösterebiliyorlar. Bu durum Türkiye adına çok sevindirici. 1908 de birilerince teslim alınan vücut, artık tepki veriyor. Enjekte edilmiş yabancı unsurlarla mücadele ediyor. Son dönemdeki hararetin sebebi içeride süren bu mücadele olsa gerektir… Milletimizin gözbebeği Türk ordusu daha bir millileşiyor… YUSUF GEZGİN-AKTİFHABER
<< Önceki Haber Ordu içindeki yüksek gerilimin sebebi Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER