18
Nisan 2007'de
Malatya Zirve Yayınevi'nde
misyonerlik yaptıkları gerekçesiyle
Necati Aydın, Tilman Geske ve Uğur Yüksel'in öldürülmesi üzerine
dava açılmıştı. Açılan davaya gelen ihbar mektuplarında 2.
Ordu Komutanlığı'nda görevli askeri
personelin
cinayetteki rolüne dikkat çekilmişti. Davanın müdahil avukatlarından
Erdal Doğan, olay sırasında
Org.neral Iğsız'ın Malatya'da konuşlu 2. Ordu Komutanlığı görevinde bulunduğuna dikkat çekti.
Olayın yaşandığı dönemde "Ali
Arslan" imzası ile iki ihbar mektubunun varlığına dikkat çeken Doğan, "Bu ihbarlarda, görevde olan bir kısım
jandarma subay ile Jandarma
Alay Komutanı Mehmet Ülger'in olaydaki sorumluluklarının tereddüde yer bırakmaksızın ortaya çıkacağı belirtilmişti. Ayrıca
İnönü Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Ruhi Abat, Üniversite Karakol Komutanı Üsteğmen Halil İşler ve Şehmuz kod adlı
Uzman Çavuş Mehmet Çolak'ın
iletişim içinde oldukları, eğer verilen telefonlar incelenirse bunun ortaya çıkacağı belirtilmişti. Ancak Malatya
Cumhuriyet Başsavcılığı,
Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 250. maddesi gereği asker de olsalar bu kişiler hakkında inceleme,
soruşturma, yürütme yetkisi varken, topu Malatya 2. Ordu Komutanlığı Hukuk Müşavirliği'ne attı. Hukuk Müşavirliği ise, ihbar yazısında ihbar edenin ıslak imzası ve ev adresi olmadığı için askeri savcılığa dahi iletmeye gerek görmediğini beyan ederek mektubu Malatya Savcılığı'na iade etti. Sonraki 2 yıl içinde hem Malatya savcılığının araştırmasında hem de ortaya çıkan belgelerde Malatya
Jandarma Komutanlığı ve astının hep reddettiği husus olan katliamda katledilenlerin ve çevresinin cinayet öncesi ve sonrası çok yakın fiziki takibe aldığı belgelendi." dedi.
Doğan, hukuki kriterlere göre imzasız ihbar mektuplarının dikkate alınmaması gibi durumun olmayacağını belirterek, "Bu ihbarlar üzerine, davada yol alınabilmesi için kimin ne yapması gerekiyordu?
1. Ordu Komutanı
Orgeneral Hasan Iğsız, cinayetin işlendiği dönemde Malatya'da 2. Ordu Komutanı'ydı. İsmi geçen askerler ile ilgili etkin bir inceleme ve soruşturma yaptırmalıydı. Bu yapılmadıkça, ortaya çıkan
manzara, bu kişilerin kurumlar tarafından korunduğu şeklinde yorumlanır." diye konuştu.
ERKAN ACAR -ZAMAN