Siyasetin yargıya
baskı yapmak isteyeceğini ancak asıl
tehlikenin yargı baskısı olduğunu belirten Can, "
Danıştay,
Yargıtay ve
HSYK'nın yapacağı baskılar çok daha yıkıcıdır." dedi. Özel
yetkili
Erzurum savcılarını görevden alan HSYK'nın ise suç işlediğini ifade eden Can, tarafgir bir yargı oluşturmak istenmiyorsa HSYK'nın meclis üzerinden çoğulculaştırılması gerektiğini dile getirdi.
Can, Bursa'da Ördekli
Kültür Merkezi'nde Ahenk Hukuk Derneği tarafından düzenlenen panele katıldı. Türk hukuk sistemi konusunda önemli açıklamalarda bulunan
Osman Can, Türk siyasal ve
toplumsal hayatının en önemli yasalarının yüzde 80'inin darbeler ürünü olduğunu belirtti.
Darbelerin ürünü olan bir hukuk sistemi içerisinde hukukun üstünlüğünü, yargı bağımsızlığını, çoğulculuk yada
demokrasiyi tartışmanın mantıksızlığına değinen Can, şöyle konuştu: "Zaman geçirmeden Türk toplumu kendi anayasasını yapmak zorunda. Biz kendi anayasamızı daha yapmış değiliz. Ben bundan utanç duyuyorum. Öyle zannediyorum Türk toplumunun yüzde 90'ı bundan utanç duyar. Kendi anayasamızın yapılmamış olması da aslında biraz toplumsal çatışmaya neden olmaktadır. Kendi barışımızın tesis edilmesi için de yeni bir anayasa yapım süreci içerisine girmemiz gerekiyor."
"DANIŞTAY, YARGITAY VE HSYK'NI YAPACAĞI BASKI DAHA YIKICIDIR"
Yargı üzerinde baskı tartışmalarına da değinen Can, iktidarın yargıya baskı yapmayı isteyebileceğini ancak burada önemli olanın bunun sınırlarının belirlenmiş olması olduğunu kaydetti. Ama baskının bir başka boyutu daha bulunduğuna dikkat çeken Can, şöyle devam etti: "Yargının içinde olan baskılar. Danıştay,
Yargıtay ve HSYK'nın yapacağı baskılar. Ve bu baskılar çok daha yıkıcıdır. Bir
yargıç, gerektiği zaman bir başkana rest çekip baya da popiler olabilir. Ama bir yargıç, Yargıtay'a rest çekemez, HSYK'ya rest çekemez."
"ANAYASA'YI YAPACAK TOPLUMDUR, TSK SADAKAT İÇİNDE GÖREVİNİ YAPAR"
Can, "Yeni bir anayasaya
Türk Silahlı Kuvvetleri nasıl bakıyor?" şeklindeki bir soruya ise şu yanıtı verdi: "Nasıl baktığını bilmiyorum ama yeni bir anayasa yapacak olan toplumun kendisidir, toplumun temsilcileridir. Reformları yapacak olanlar bizlerin temsilcileridir. Hangi siyasi düşünceye sahip olursa olsun. Kurumlar anayasa yapımında söz sahibi olamaz. Ne
Anayasa Mahkemesi, ne Danıştay, ne Yargıtay, ne Türk Silahlı Kuvvetleri ne
Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü. Bunlar, sadece ve sadece ortaya çıkan anayasaya sadakat içerisinde görevlerini yerine getirecek olan kurumlardır."
"HSYK, SUÇ İŞLEDİ"
"Erzincan'daki özel yetkili savcıları görevden alan HSYK yetki aşımı yaptı mı? şeklindeki bir soruya ise Can, "HSYK yetki aşımı değil, tamamen suç işledi. Anayasa'nın 138. maddesi ekseninde başlatılan bir
soruşturmaya müdahale ile suç işlemiştir. Savcıların yetki aşımı yapıp yapmadıkları soruşturma neticesinde belli olur."
"HSYK'ya meclisin üye seçmesi doğrumudur?" şeklindeki bir başka soruya ise Can, "Tarafgir bir yargı oluşturmak istemiyorsanız, meclis üzerinden çoğulculaştırın. '
Hayır tarafgir bir yargı oluşturulmalı' diyorsanız eğer,
siyaset hiçbir yetkide bulunmasın. Tek tipleştirilmiş olan bir yargı en tehlikeli siyaseti yapmaya başlar. Çoğulculaştırdığınız bir yargı kendi içinde kendi kendini
kontrol edebilir. O yüzden meclisin seçimi önemlidir. Avrupa'da
siyasi partilerin seçtiği üyelerin çok daha adil kararlar verdiği görülmüştür." cevabını verdi.
"YENİ ANAYASA İÇİN BİR KURUCU MECLİS, ÖN KOŞULSUZ TOPLANMALI"
Can, yeni bir anayasanın nasıl yapılabileceğini ise şöyle anlattı: "Yeni bir anayasa için bir kurucu meclis ön koşulsuz toplanmalı. Kırmızı çizgisiz olmalı. Herkes oraya üye seçebilir olmalı. Tüm toplumun yansıdığı bu meclis açık ilkeler üzerinde uzlaşmalı. Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti unsurları üzerinde bu toplumda uzlaşmayacak kimse çıkmaz. Ardından alt komisyonda bunun somutlaştırmaları gerçekleştirilir. Bu komisyonlara
sivil toplum örgütlerinden üyeler eklemlenebilir. Dinamik yapıyla daha çerçeve bir anayasa hazırlanabilir."
"PARTİLER,
CHP TÜZÜĞÜNE AYKIRI OLDUĞU İÇİN KAPATILDILAR"
Osman Can, bir soru üzerine, siyasi partilerin kapatılmasının bu güne kadar demokrasiye hiçbir fayda getirmediğini ifade etti. Bu güne kadar hazırlanan hiçbir
kapatma iddianamesinin demokrasiyi koruma adına hazırlanmadığını vurgulayan Can, "Bu güne kadar demokrasi ve özgürlükleri koruma adına bir
kapatma davası açılmış değildir. Şunu bilelim ki, Türkiye'de kapatılan bütün siyasi partiler, 1935 CHP tüzüğüne aykırı olduğu için kapatılır. Bunu kimse bilmez, parti kapatanlar da bu düşüncede değildir ama tarihi sürece baktığınız da bu böyledir." şeklinde konuştu. (CİHAN)