Samanyoluhaber.com yazarı Eyüp Ensar Uğur, 3 kıtaya hükmetmiş Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi'nin en büyük vasfını anlatarak Osman Gazi'nin devlet yönetimiyle ilgili oğullarına bıraktığı nasihatlere dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
İŞTE O YAZI
Beyliğini kurarken elinde sadece kışlık söğüt, yazlık Domaniç yaylası gibi küçücük toprak parçaları olan büyük adam!;
Attığın hayırlı tohumun, Avrupa’nın ortasından Hint Okyanusuna, Atlas Okyanusu'ndan da Hazara kadar uzanan akıl almaz büyüklükteki bir Devlet-i Âliye’ye dönüştüğünü bu alemde göremedin.
Sülbünden birçoğu insanlık tarihinde emsali az rastlanır sultanlar geldi geçti ama hepsi senin torunun olmayla gurur duydu ve dünyaya gelmiş yüz milyonlarca farklı ırktan, inançtan insan senin ismini taşıyan ülkede barış ve huzur içerisinde asırlarca yaşadı, devasa coğrafyada senin adına dillerin zikretme de, kalemlerin yazma da aciz kalacağı ne muhteşem mamureler kuruldu. Bu mamurelerde senin hayır hasenatına yazılacak şekilde, nice açlar karnını doyurdu, gariplere sahip çıkıldı, hastalar şifalar, nice istidatlar ilimle neşvu nema buldu.
Dünya tarihinin bu emsalsiz zengin medeniyetine adını veren senin hakkında bilinenler ise çok kısıtlı; sarsılmaz iman ve cehdinle birlikte genelde çadırda sürdürülen bir yaşam ve yediğin içtiğinin kırık arpa çorba olacak kadar mütevazi bir hayat sürmen genelde bilinenler.
Vefatında arkada bıraktıkların için tarihe şöyle not düşülmüş:
“Elbisesi, İslâm'in ilk muhariplerininki gibi sade idi. O, ne altın ne de gümüş bıraktı. Terekesi içinde fazla kıymetli bir şey yoktu. Kalan eşya Denizli bezinden yapılmış sarıklık bez, at için zırh takımı (yançuk), bir tuzluk, bir kaşıklık, bir çift çizme, Alaşehir dokumasından krrmızı renkli sancaklar, sade bir kılıç, bir tirkeş, bir mızrak, bir kaç at, misafirlerine ikram için beslediği üç sürü koyun idi. Bunlardan başka iri taneli bir tesbih ile Selçuklu sultanı tarafından Karacahisar'ın fethinden sonra kendisine hediye edilen davulun kasnağı ..” *
Öyle mütevazi yaşadın ki sana esir düşen Rum Tekfuru Köse Mihal, bu yüksek ahlakına şahit olmayla sana hayran olup İslamla şereflendi. Ve onun soyu, senin soyunla birlikte yüce davana sahip çıktı.
Bunca üstün özelliğinin yanında öyle bir yönün var ki bu sana hayran olmamın en önemli sebebi belki de bu. Dünya tarihinde diğer alışagelmiş lider ve kahramanlardan seni farklı kılan bence en önemli özellik. Bu vasfını İngiliz tarihçi Gibbons şöyle ifade ediyor:
" Yeni bir devlet kurma yolunda liderler, birlikte yola çıktığı ve zor günlerinde yanında olan arkadaşlarını elde edilen başarılı sonuçla birlikte farklı gerekçelerle tasfiye ederler, Çünkü bu büyük zannedilen Orta kırattaki adamlar, yanındaki kabiliyetli arkadaşlarını rakip görürler, etraflarına kendilerinden aşağı simaları toplayarak kendi üstünlüklerini meydana çıkarmak isterler.
Ama Osman Gazi böyle bir lider değildi, kişilik olarak kamil biriydi o, bir lider olarak yol arkadaşlarına karşı siyasetin riskli olanını seçti, onları vefayla ve sevgiyle kendine bağladı. Kendisinden bazı yönleriyle üstün olan silah arkadaşlarını; taltif etti, liyakatı olduğu görevlere getirdi ve sonradan hareketine katılanları da onlara tercih etmedi, arkadaşları da ellerinde ciddi imkan ve yetkiler olmasına rağmen ona karşı bir sûistimalde bulunmayıp hayatlarının sonuna karşı ona saygıyla vefa gösterdiler.. "
İşte ismini yeryüzünün birçok yanına adeta bir damga gibi vurulduğunun sırlarından biri bence budur. Vefalı olana En Vefalı da böyle lütfediyor işte.
Hep ben konuştum, biraz da sen konuşsan. Mesela oğluna ettiğin nasihati biz diğer oğulların da dinlemek isteriz. Buyrun:
"Oğul! Din işlerini her şeyden evvel ele alıp , yürütmek gayret ve esasını daima göz önünde bulundur ve bu sakın gevşekliğe uğratma. Çünkü bir farzın yerine getirilmesini sağlamak, din ve devletin kuvvetlenmesine sebep olur.
Din gayretine sahip olmayan, sefahate düşkün olan, tecrübe edilmemiş kimselere devlet işlerini verme! Zira yaradanından korkmayan bir kimse, yarattıklarından da çekinmez.
Dinimizin tayin ettiği beytülmaldeki gelirin ile kanaat eyle!
Zulümden ve hangisi olursa olsun bidatten, yani İslâmiyet'e aykırı şeylerden son derece uzak dur! Seni zulüm ve bidate teşvik edip sürükleyenleri, devletinden uzaklaştır ki, bunlar seni yıkılışa sürüklemesinler.
Tebaanın sana olan güveninin sarsılmamasına son derece dikkat eyle!”
Rabbim bizleri senin anlayışınla, ahlakınla taçlandırsın, vefâkarlığınla, fedakârlığınla yaşatsın, şefaatine de nail eylesin, cennette seni senden dinletsin...
* Joseph VonHammer¸ Osmanlı Tarihi