- Yedikıta Tarih ve Kültür Dergisi nisan sayısında tarihçi yazar Soner Demirsoy imzasıyla önemli bir makale yayınladı.
- ‘Yavuz Ali Paşa’dan Mısır’a 400 Yıllık Reçete’ başlığıyla verilen makalede Osmanlı’nın Mısır’a verdiği önem vurgulandı.
- Zaman zaman bozulan birlik, beraberlik, düzen ve adaletin yeniden sağlanması için atılan adımlara yer verildi.
Makalede, Osmanlı Devleti’nin düzeni bozulan Mısır’a yaklaşımı ve ürettiği çözümlerin bugünkü Mısır’da huzurun sağlanması için reçete hükmünde olduğu belirtildi.
Makaleden önemli başlıklar şöyle:
MISIR'IN OSMANLI İÇİN ÖNEMİ
"Osmanlı Mısır’ı aldıktan sonra buraya ayrı bir önem verdi. Mısır en önemli eyaletlerden biri olarak görüldü. Ebussu‘ûd Efendi’ye göre Mısır, Mekke-i Mükerreme ve Medîne-i Münevvere’ye bütün Osmanlı şehirlerinden daha yakın olduğundan -İstanbul hariç- diğer Osmanlı şehirlerinden daha ehemmiyetli idi. Üçüncü Mehmed Han, Mısır halkının yolladığı şikâyet mektuplarının artması üzerine buradaki huzursuzluğun nereden kaynaklandığını öğrenmek ve meseleyi kökten çözmek için yakından tanıyıp itimat ettiği bir kişiyi, geniş salahiyetlerle Mısır’a göndermeyi düşünüyordu. Neticede, her bakımdan ehil olduğunu bildiği Ali Ağa’yı vezaretle Mısır Valisi olarak tayin etti ve adaletten ayrılmaması hususunda kendisine nasihatlerde bulundu.
MISIR VALİSİNİN ÖRNEK YAKLAŞIMI
Ali Paşa’nın Mısır’da ne gibi icraatlarda bulunduğunu o dönem Kelamî Rumi tarafından yazılan Vekãyi‘-i Ali Paşa adlı eserden ayrıntılı bir şekilde takip edebiliyoruz. Buna göre Osmanlı Devleti Mısır halkının isteklerine kulak vermiş, tek tek onların şikâyetlerini dinlemiş, çözümler üretmişti. Osmanlı Devleti’nin mevzuya yaklaşımı ve ürettiği çözümler, günümüzde Mısır halkının huzuru için bir nevi reçete hükmündedir.
Mısır’dayken birlikte bulunan Muhyî-i Gülşenî Menâkıb-ı İbrâhîm Gülşenî adlı eserinde “Ali Paşa’nın vali olmasıyla beraber Mısır’a adalet geldi. Mısır’da valilere 300 bin nakit filoriden ziyade vergi vermek âdet olageldiği halde o tek bir filoriye dahi el sürmedi. Vazife yaptığı üç yıl müddetle bir habbe dahi almadı. Hatta o, kendi gelirinden hâsıl olan meblağı sulehâ, ulemâ ve marifet ehli kişilere ihsan ederdi. Ben dahi elli köleyi azat etmiştim O bunlardan dördünü devlet hizmetinde istihdam ederek onları maaşa bağladı ve pek çok ihsanlarda bulundu.” diyerek paşayı müsbet ifadelerle anmaktadırlar."
YAVUZ ALİ PAŞA'NIN ÇÖZÜM REÇETESİ
Yedikıta dergisinin kaynak olarak kullandığı esere göre Yavuz Ali Paşa’nın 2 yıl 5 ay kaldığı Mısır’da dirliğin ve adaletin tesisi için uyguladığı reçete şöyle:
"Zulmedeni cezalandırdı: İskenderiye’ye gelip halka zulmeden Menûfiyye vilâyeti kâşifi Pervîz adlı eşkıyayı katlettirdi. Suçu sabit görülen diğer devlet yöneticilerini sürgüne gönderdi.
Mali ıslahat yaptı, vergileri kaldırdı: Yaptığı incelemeler neticesinde halk arasındaki huzursuzluğun eski yöneticilerin açgözlülükleri sebebiyle olduğunu, 'hıdmet-i keşûfiyye' adıyla alınan verginin fitne sebebi olduğunu tespit etti. O ana kadar üç yüz bin filori tutarındaki bu usulsüz vergiyi kaldırdı. Böylece halkın ödeyeceği tulbe adlı vergiyi de iptal edilerek malî ıslahat gerçekleştirildi.
Halkın ayağına gitti: Halk-devlet yakınlaşmasını tesis etti. Zehebiyye adlı gemi ile Nil kenarındaki köylere, kasabalara giderek incelemelerde bulundu.
Halkın moralini yükseltti: Nil’in taştığı günlerde şenlikler düzenledi. Bu şenliklerde meydanları kandillerle süsletti, mehter çaldırdı, hafızlara Kur’ân-ı Kerim okuttu, herkesin davetli olduğu sofralar kurdurarak halkın canlı, neşeli ve moralinin yüksek tutulmasını sağladı.
Spora önem verdi: Spora ve hususiyle okçuluğa önem verdi, halkı da teşvik etti. Pek çok müsabakalar düzenledi.
Tarımı teşvik etti: Ziraatla uğraşan köylünün eskiden beri tasarrufunda bulunan tarım arazilerini bırakarak firar etmelerine sebep olan tekâlîf-i örfiye vergisini kaldırarak köylüyü toprağına geri döndürdü."
YAVUZ ALİ PAŞA KİMDİR?
Yavuz Ali Paşa Bosnalı olup küçük yaşta devşirilerek İstanbul’a getirildi. Oldukça zeki ve kabiliyetliydi. On iki sene Galata Sarayı’nda eğitim gördükten sonra Şehzade Mehmed’in yanında Manisa’ya gönderildi. Sultan Üçüncü Mehmed’in Eğri Seferi ve Haçova Savaşı’na da silahtar olarak katıldı ve bu savaşlarda büyük kahramanlıklar gösterdi. Birinci Ahmed devrinin ilk Sadrazamı oldu. 1604 yılında Avusturya cephesi serdarlığına tayin edildi. Ancak Belgrad’a ulaştığında hastalandı ve vefat etti. Buradaki Bayram Bey Camii haziresine defnedildi. Yavuz Ali Paşa yaklaşık yedi ay sadarette kaldı.
CİHAN