Aşiretin eski reisi Hasan Bayrak tarafından 12
Eylül 1980 darbesinin hemen öncesinde bir
İsviçre bankasına yatırılan
Osmanlı altınları ve değerli ziynet eşyalarından oluşan 630 milyon dolar değerindeki servet, bankanın izin vermemesi nedeniyle
Türkiye'ye getirilemiyor. Hasan Bayrak'ın oğlu
Sait Ali Bayrak, uluslararası hukuk skandalına dönüşen olayla ilgili İsviçre hükümeti de dahil çalmadık kapı bırakmamış. Ailenin tek umudu, aynı zamanda milli bir değer olduğunu düşündükleri miraslarının
Hükümet tarafından geri getirilmesi.
Elazığ'da yaşayan Heylani Kebir aşireti reisinin eski lideri Hasan Bayrak,
12 Eylül askeri darbesinin hemen öncesinde
ailesinin bütün birikimini İsviçre'deki
Credit Suisse Bankası'na yatırdı. Bankanın
kiralık kasalarından birini kiralayan Bayrak, 800 bin Osmanlı altını ve çok değerli ziynet eşyalarıyla birlikte bazı
belge ve kitapları da buraya bıraktı. Eşine de vasiyette bulunan Bayrak, kendi oğlunun 40'lı yaşlara gelene kadar bu servetten haberdar olmasını istemediğini söyledi. Baba Bayrak'a göre böyle bir servetin idaresi için 40'lı yaşların olgunluğunu taşımak gerekiyordu. Dönemin askeri
yönetim nedeniyle ellerindeki bütün mirası kaybedeceklerini endişesiyle bu şekilde davranan hareket eden Bayrak, 1999 yılında hayatını kaybetti. O dönemde 37 yaşında olan oğlu Sait Bayrak, gerçeği annesinden öğrendi. Annesinin, servetin varlığını önce eşine daha sonra da kendisine söylediğini anlatarak eşinin konuyu bildiği halde aile içindeki kurallara bağlılık duygusuyla kendisine anlatmadığını belirtti.
Ağustos 2005 tarihinden itibaren hukuk mücadelesi başlatan Sait Bayrak, önce resmi yazışmaları yaptı. Ardından da bizzat kasada bulunan altın ve eşyaları görmek için İsviçre'ye gitti. Credit Suisse isimli bankanın önce mirasçılık için gerekli belgeleri istediğini belirten Bayrak, önce altın ve ziynet eşyalarını kendilerini vermek istemediğini, ardından da bunun çok uzun bir süreç alabileceğini söylediklerini dile getirdi.
Aksaray Ramada Otel'de düzenlediği basın toplantısıyla gazetecileri bilgilendiren Bayrak, bankanın parayı ödeme sürecinin 15 yılı bulabileceği uyarında bulunduğunu anlattı. Benzer durumda olan Yahudilerin de birikimlerini benzer sürelerde alabildikleri uyarısını dile getiren bankayı suçlayan Bayrak, bankanın ilginç bir
teklifi olduğunu da anlattı. Buna göre banka görevlileri paranın İsviçre dışına çıkarılmama şartı yerine getirilirse daha
erken ödenebileceğini iletti. Bu teklif karşısında şaşkınlığı ve öfkesi bir kat daha artan Bayrak ve hukuk danışmanları çareyi Türk Hükümeti'ne ulaşmakta buldu.
Maliye Bakanlığı ve
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'na (
BDDK) başvuran Bayrak, konuyla devletin de ilgilenmesini istedi. Resmi başvurusu üzerine gerekli incelemenin başlatıldığı cevabını alan Bayrak, şimdi sonuç alınmasını bekliyor.
Basın toplantısında bugüne kadar İsviçre bankasının kendilerini sürekli oyalama yoluna gittiğini söyleyen Sait Bayrak, "Hükümetin çıkardığı
Varlık Barışı ile ilgili
yasa da bizim için önemli bir aşama oldu. Bu sayede biz de bu yasayı kullanarak bu girişimi yaptık. Eskiden olsa böyle bir girişimi dillendirmeye bile cesaret edemezdik. Para ailemin birikimi olmasına rağmen farklı düşünceler olabilirdi." dedi. Bayrak, Basında çıkan haberler üzerine İsviçre'nin Türkiye Büyükelçisi ve
İstanbul Başkonsolosu'nun kendisini yemeğe davet ettiğini ve konuyla ilgilendiğini de söyledi.
BANKA, PARANIN KAYNAĞI NEDENİYLE ZORLUK ÇIKARTIYOR OLABİLİR
Sait Bayrak, aile mirası olarak İsviçre bankasına yatırılan altınların kaynağının tam olarak
kayıt altında olmaması nedeniyle bankanın zorluk çıkarabileceğini düşünüyor. Bayrak, ancak kendisinin de aile büyüklerinin bu serveti nasıl ve nerelerden elde ettiğini detaylı olarak bilmediğini anlattı. Babasının Turgut
Özal döneminde bankaya başvurarak altınları almak istemesine rağmen o dönemde bile altınların geri verilmediğini hatırlattı.
Ticaretle uğraştığını ve bu nedenle bir çok
ülkeye
seyahat ettiğini anlatan Bayrak, İsrail'e bile giderek uğradığı haksızlığı anlatacağını söyledi. Benzer sorunları bir çok İsrailli'nin de yaşadığını söyleyen Bayrak, "Amacım bu bankayı olabildiğince çok yere şikayet etmek." şeklinde konuştu.
"İsviçre Bankalarında 100 Milyar dolar civarında Türklere ait para var. Bu paralar bu ve benzeri nedenlerle Türkiye'ye getirilemiyor. Bu sadece benim servet meselem değil. Aynı zamanda milli bir mesele. O paranın Türkiye'ye getirilmesini ve burada kullanılmasını istiyoruz." diyen Bayrak, askeri ihtilal dönemlerinin bu ülke insanından çok şeyler götürdüğünü anlattı. O dönemlerde sadece altın değil, insanların, değerlerin ve bir çok birikimin de bu şekilde elden çıktığını anlatan Bayrak, "Benim ailem 12 Eylül darbesinin en önde gelen mağdurlarından birisidir." şeklinde konuştu.
DEVLETE GÜVENİYORUM, O ALTINLAR TÜRKİYE'YE GELECEK
Sait Bayrak, resmi girişimlerden sonuç alacağına inandığını söyledi. Devletin konuya sahip çıktığını ve gerekli girişimlerin yapıldığını görmekten mutlu olduğunu anlatan Bayrak, bankanın kendisine yaptığı "İsviçre'de yaşama" şartı teklifi konusunda ilginç bir açıklamada da bulundu. Bayrak, İsviçre'de kalması şartıyla altınların kendilerine verilmesini kabul etmeyeceğini söyleyerek "Türkiye'den başka bir yerde yaşamayı hiç düşünmedim, düşünmem de." dedi.
(CİHAN)