Öyle akıl almaz şeyler yaşanıyor ki...

Geriye yaslanmış, uzaktan canım ülkemde yaşanan garabetleri izliyorum, gözlerim fal taşı gibi açık..!

Öyle akıl almaz şeyler yaşanıyor ki...

Ordu ile ilgili o kadar sıra dışı- akıl almaz şeyler yaşanıyor ki, hangi birisine kafa yoracağımızı şaşırıyoruz. Genelkurmayımızın Çiçek Albay'ı geçtiğimiz günlerde İstanbul Adliyesi'nin çevresinde gezinirken, medyayla karşılaşmışmış… Tam da o gün YargıtayOnursal' Başkanı (nam-ı diğer 367) Kanadoğlu'nun adliyede sorgusu varken.. Neye yorarsan yor… Fakat bir rahatlık, bir rahatlık… Medyaya anlatıyor, döktürüyor. Mütareke basını da ballandıra ballandıra anlatıyor… Sonra bakıyorsunuz; Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen faili meçhuller davasında yargılanan Kayseri İl Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz hâlâ aslanlar gibi görevinde. Hakkında öyle iddialar var ki, yenilir yutulur gibi değil! JİTEM'in yöneticileri arasında adı geçen ve bazı itirafçıların beyanıyla, birçok fail-i meçhullerle ilgili olarak suçlanan Temizöz'e; Ordu ve Genelkurmay sonuna kadar destek veriyor. Avukatının parası çok yüksek meblağlarla tıkır tıkır ödeniyor, birilerince. Ve Avukatı, yine birilerinden öyle cesaret alıyor ki mahkeme heyetini tehdit bile ediyor, onları HSYK ile gözdağı veriyor. Bunları düşünürken, derin bir nefes alıyorum… Sonra da sorgusuz sualsiz atılan, suçluluğu sabit olmayı boş verin, hakkında isnat edilmiş bir davranış bile olmadan atılan yüzlerce insanı düşünüyorum. Bunların çoğu da ‘YAŞ' mağdurları. YAŞ, yani: ‘Yüksek Askeri Şura'. Bu kararlarla işini, mesleğini, kariyerini bir kalemde kaybeden yüzlerce, binlerce insan. Çoğunda da gerekçe aynı; irtica. Yani namaz, eşinin ya da ailedeki birisinin başının kapalı olması gibi… Askerlerin sivil mahkemelerde yargılanması konusunda cesur davranan Hükümet, YAŞ'ın yargıya kapalı kararlarına hâlâ sessiz! AB İnsan Hakları Mahkemesi YAŞ kararları ile ilgili şu ana dek kendisine yapılan müracaatlarda ekseriyetle Türk Silahlı Kuvvetleri'ni haklı buldu. Bu konuda değerli gazeteci dostumuz Aydoğan Vatandaş çok güzel bir soru soruyor bir yazısında: “Acaba söz konusu subayların Ordu'dan atılması aslında NATO ve Avrupa Birliği'nin de istediği bir şey midir? Seferberlik Tetkik Kurulu'nun NATO geçmişini tartışanlar bence bu konuyu da bu düzlemde tartışabilmelidir. Hükümet, bu konuya bu yüzden mi sessiz kalıyor?..” Evet, hemen her konuda Türkiye'yi mahkûm ettiren AİHM, söz konusu; başörtüsü ve Yaş Kararları olunca, nedense hep devlet kurumlarımızı haklı buluyor… Bu ayrı bir tez ve kitap konusu… YAŞ kararlarının hukuki, idari boyutlarına –şimdilik- girmek istemiyorum. Burada sadece ordu içerisinde gösterilen farklı muamelelere işaret etmek istiyorum. Düşünün, bir Albay ki (D.Çiçek), ülkede kaos çıkarmak ve mevcut iktidarı düşürmek için planlar yapmakla suçlanıyor. Fakat kendisiyle ilgili idari hiçbir soruşturma açılmıyor, terfisi durdurulmuyor. Hatta bazı gazetelerdeki iddialara göre; duruşmaya giderken Genelkurmay'da onuruna yemek verilip uğurlanıyor. Hakkında ağır cinayet iddiaları olan bir başka Albay (Temizöz) ise görevinin başında… … 1612 sayılı YAŞ'ın Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanun gereğince oluşturulan Şura'da; Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Milli Savunma Bakanı, Kuvvet komutanları, ordu komutanları, Jandarma Genel komutanı, Donanma Komutanı ile Silahlı Kuvvetler kadrolarında bulunan orgeneral ve oramiraller bulunuyor. Şura'nın başkanı olarak başbakan görülüyor. O olmadığında ise heyete başkanlığı genelkurmay başkanı yapıyor, dikkat edin; Milli Savunma Bakanı değil… Bu heyete isimler getiriliyor ‘atılsın mı?' ‘atılsın bunlar' deniliyor… Başbakan isterse muhalefet şerhi koysun; o listedekiler atılıveriyor. Bunun bir üst merci, alt merci yok. İtiraz yeri yok. Bir kalemde o insanın bütün hakları gidiyor. Çoluk çocuğuyla ortada kalan nice insanlar oldu. Sen bir yaşına kadar bir meslek eğitimi almışsın, uğraşmışsın, kariyer yapmışsın. Bir anda bir siliyorlar seni; sudan çıkmış bir balık gibi ortada kalıyorsun! Hayatta tutunmaya, bir yerlerde işe girmeye çalışsanız, hemen derin güçler devreye giriyor ve sizi o işinizden de attırmayı başarıyorlar! Bu insanlardan birisinin, ya da onun mağdur olmuş evlatlarından birisinin ‘ahh'ı bu ülkeyi bizlere dar etmeye yeter..! Çözüm? Seçilmiş olmasına rağmen, 12 Eylül Anayasası ile o heyete dahil edilmiş ve oradaki bürokratlarla eşit oya sahip hale getirilmiş olan Başbakan ve Milli Savunma Bakanı'nı bu heyetten çıkarıp, onları bir üst onay mercii haline getirmek… Belki bir alternatif. Başka fikri olanlar varsa, beri gelsin. En azından iyi niyetinizi, insan hakları hassasiyetinizi ortaya koymuş, duruşunuzu belirtmiş olursunuz. Hükümetten ya da muhalefetten bu yönde bir adım var mı? Şimdilik görülmüyor… Ortada sadece ‘Ama muhalefet şerhi koydum ha!' avunmaları var... Evet, benim bildiğim nice YAŞ kararı mağduru insanlar var. Hepsinin ayrı, hazin bir hikâyesi var. Sizlerin bir YAŞ hikâyeniz var mı? Paylaşmak isterseniz maillerinizi merakla ve heyecanla bekliyorum! Madem haklarınız ahirete kalıp duruyor, en azından neler yaşadığınızı bilelim, tüm Türkiye olarak..! RAMAZAN KERPETEN / Stockholm - İSVEÇ
<< Önceki Haber Öyle akıl almaz şeyler yaşanıyor ki... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER