KanalTürk'de İpek
Medya Grup Başkanı Fatih Karaca'nın hazırlayıp sunduğu Gündem Siyaset programına katılan Sağlar, Türkiye'nin özellikle 1993 yılında önemli kırılma noktaları yaşadığını söyledi.
Fikri Sağlar, önemli kırılma noktalarından olan 8. Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'ın ölümünün üzerindeki sırrı aralamak için kan örneği alındığını ancak bunun esrarengiz biçimde ortadan kaldırıldığını iddia etti.
Sağlar, "
Turgut Özal öldükten sonra kanı alındı. Bu kan tahlil edilebilse nasıl öldüğü ortaya çıkabilecekti ama kan istendiği zaman (
Hemşire elinden düşürerek kırdı) denildi." dedi.
Erdal İnönü ile Turgut Özal'ın 1988 yılında
Kartal Demirağ tarafından yapılan suikast girişimi sonrasında geçmiş olsun demeye gittiklerini anlatan Sağlar, "
Başbakanlık konutunda birkaç dakika bekledik. Özal'ın parmağına dikiş atılıyordu. Nedir bu dediğimizde Özal, (Bu organize bir iştir) dedi. Ben de konuştum biraz fakat (Sen gençsin karıştırma bu işleri) dedi." şeklinde konuştu.
İsimlerini vermek istemediği bir
profesör ile savcının Özal tarafından
Kartal Demirağ suikastını araştırmak için görevlendirildiğini belirten Sağlar, "Onlar da bana, (Afyon'un Dazkırı ilçesinde bir kontra gerilla eğitim alanı bulduk. Sonra bize 2
general gelerek 'Bu işi karıştırmayın fazla' dediler. Biz de gittik Özal'a söyledik o da boynunu büktü. Ondan sonra da araştırmamızı durdurduk.) dedi." diye konuştu.
Özal ile suikast konusunda konuştuğunu anlatan Sağlar, "Özal'a (Bütün devlet elinizdeydi başbakandınız, yetkiliydiniz ve suikastı yapan kişi yaşıyordu ölmedi. O zaman sadece TRT vardı ifadeleri alındı çekimleri izlediniz. Devletin bütün gücünü kullandınız. Bilmemeniz mümkün değil bunu kim yaptı) dedim. Bana verdiği
cevap, (Sen gençsin çok fazla karışma bu işlere) oldu." açıklamasını yaptı.
Uğur
Mumcu cinayeti ile ilgili bilgiler de veren Sağlar, Mehmet Ağar'ın
Güldal Mumcu ile yaptığı konuşmanın tarihe geçtiğini söyledi.
Ağar'ın, "Biz bir taş çekersek
duvar üzerimize göçer." dediğinin kayıtlara geçtiğini anlatan Sağlar, "
Uğur Mumcu cinayetini araştıran savcı, (Devlet yetkilileri can güvenliğimi sağlasın failleri bulalım) demiştir." dedi.
Orgeneral Eşref
Bitlis'in ölümünün orduda
Kürt sorununun çözümü ile ilgili önemli bir kırılma noktası olduğuna dikkat çeken Sağlar, şu açıklamalarda bulundu: "Uçağı düştü düşen uçağa ilk gelen
Cem Ersever, yerinde ilk araştırmayı yapıp gitmiştir. Ondan sonra yetkililer gelmiştir. Kaza olarak
buzlanma nedeni ile
kaza meydana geldi denildi. Ama pilotun ailesi mahkemeye verdi. Uçağın fabrikası böyle bir kazanın olmayacağı başka bir nedenler olduğunu dolayısıyla
sabotaj bilgisini verdi. O uçakta en son dakikada listeden çıkarılan bir albay vardı. O albay daha sonra garnizonda
intihar etti. Uçağa binmedi ölmedi ama daha sonra intihar etti.
Eşref Bitlis'in ölümünden sonra TSK'de farklılaşma görüyorsunuz. Silahla Kürt sorununun çözülemeyeceğini. Kürt sorununun siyasi, kültürel, sosyal ve
ekonomik atılımlarla çözülmesi gerektiğini savunanlar var. Dolayısıyla onlar yok ediliyorlar.
PKK ile mücadele Kürt sorununu çözmeden 25 yılı aşkın bir süredir devam ediyor. Bilinçli olarak devam ediyor. Burada milyar dolar paralar gidiyor. Ama devleti yönetenler siyasilerin dışında ki
iktidar sahipleri çözülmemesi doğrultusunda çaba gösteriyor. Şehitler veriliyor. On binlerce çocuğumuz
sakat kalıyor. Neden çözülmek istenmiyor."
Eski Emniyet
İstihbarat Daire Başkanı
Bülent Orakoğlu ise Kartal Demirağ'a 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a suikast emrinin devletin içinden biri tarafından verildiğinin bilindiğini söyledi.
Kendilerinin bu konularda iddialarda bulunmasına rağmen kimsenin kendilerinden bir şey sormadığını ifade eden Orakoğlu, Uğur Mumcu ile Çetin Emeç'in öldürülmelerinin sebebinin benzerlik taşıdığını kaydetti.
Orakoğlu şunları söyledi: "İkisine de önemli dosyalar geliyor. Uğur Mumcu'nun Abdullah
Öcalan ile ilgili çok ciddi araştırmaları var. Gelen dosyanın vahameti Uğur Mumcu'yu dehşete düşürüyor. Özal'ı arıyor. Bulamayınca Eşref Bitlis Paşa'yı arıyor ve telefonda 20-25 dakika dosyayı paylaşıyor. Burada en büyük hatayı yapıyor. Uğur Mumcu bunun ardından ölüyor. Ardından bir ay sonra Eşref Bitlis'in uçağı düşüyor. Ardından 1,5 ay sonra Turgut Özal eceli ile ölüyor." (CİHAN)