Tazminat ve cezaların ötelenmesi gibi uygulamalarla basını susturma girişimlerine ağır cezada yargılama da eklendi. Zaman muhabiri Büşra
Erdal,
Basın Kanunu'ndaki
düzenlemelere rağmen,
Terörle Mücadele Kanunu kapsamında hâkim karşısına çıkarıldı.
Ergenekon,
Balyoz, Islak İmza,
Poyrazköy ve KCK gibi kamuoyunun yakından takip ettiği
soruşturma süreçlerini haber yapan gazeteciler hakkında açılan
davalar sindirme operasyonuna dönüştü.
Zaman Gazetesi yargı muhabirleri
Büşra Erdal, Metin
Arslan ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Hayri Beşer,
Basın Kanunu'ndaki düzenlemeler dikkate alınmayarak Terörle Mücadele Kanunu kapsamında hâkim karşısına çıkarıldı. Ergenekon ve Balyoz'dan tutuklanan şüpheliler hakkında verdikleri
tahliye kararlarıyla dikkat çeken
İstanbul 9. Ağır
Ceza Mahkemesi hâkimleri Yılmaz Alp ve
Tuncay Aslan'ın şikâyeti üzerine açılan davanın ilk
duruşması dün İstanbul 11.
Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
Savcı, "kişileri
terör örgütlerine
hedef göstermekle" suçladığı gazeteciler hakkında 1,5 yıldan 4,5 yıla kadar
hapis cezası istedi. Büşra Erdal'ın kendisinin katıldığı duruşmada Yılmaz Alp'i avukatı temsil etti. Duruşmayı izleyen hukuk
derneklerinin temsilcileri hükümete yasal düzenleme çağrısı yaptı.
Son üç yıldır
Türkiye'nin en önemli
gündem maddesi haline gelen Ergenekon davalarında haber ya da
köşe yazısı ile olayları deşifre eden gazeteciler adeta davalarla boğuşuyor.
Adalet Bakanlığı'nın
Kasım 2009'da 4 bin 139 olarak açıkladığı soruşturma sayısı son 6 ayda 5 bini geçmişti. Zaman,
Taraf, Bugün, Yeni
Şafak,
Star ve Vakit gibi 6 büyük gazeteye açılan soruşturma sayısı ise 3 bin 500'ün üzerinde. Bunlardan davaya dönüşenlerin sayısı 2 bin.
Gazeteciler, Basın Kanunu'ndaki düzenlemeler doğrultusunda basın davalarına bakmakla görevlendirilmiş asliye ceza
mahkemelerinde yargılanıyor. Ancak son olarak üye hâkimler Yılmaz Alp ve Tuncay Aslan'ın şikâyetleri üzerine "kişileri terör örgütlerine hedef göstermek" suçundan CMK 250'nci maddesi ile yetkilendirilmiş İstanbul Özel Yetkili
Ağır Ceza Mahkemesi'nde Terörle Mücadele Kanunu'na göre hâkim karşısına çıktı.
Hukukçular, gazetecilerin hem
hapis cezasıyla yargılanmasına, hem de Basın Kanunu'ndaki düzenlemelerin aksine, haberlerin Terörle Mücadele Kanunu kapsamına alınmak suretiyle gazetecilerin bizzat çalıştıkları adliyelerde yargılanır hale gelmesine tepki gösterdi.
Davaya konu olan haber-analizler, 2
Nisan 2010'da Büşra Erdal
imzasıyla Zaman gazetesinin birinci sayfasında yayımlanan "
HSYK kriziyle atananlar devrede, Balyoz örtbas ediliyor" ve 3 Nisan 2010 tarihli ve Metin Arslan imzalı "Toplu tahliyelerin temeli 'korsan'
kararname ile atıldı" başlıklarını taşıyor. İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi hâkimleri Yılmaz Alp ve Tuncay Aslan'ın şikâyeti üzerine Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 6'ncı maddesine göre "kişileri terör örgütlerine hedef göstermek" suçundan açılan davanın ilk duruşmasında Büşra Erdal'ın avukatı Hasan Günaydın'ın
görevsizlik talebi mahkemece reddedildi.
Kimlik tespiti yapılıp
iddianame okunduktan sonra
savunma aşamasına geçildi.
Savunma için söz verilen Erdal, hukuk fakültesi mezunu olduğunu ve yoğun davaları nedeniyle savunmasını hazırlayamadığını kaydetti. Erdal, savunma için süre istedi. Mahkeme
heyeti, şikâyetçi Yılmaz Alp'in avukatının davaya katılma talebini kabul ederek, diğer
sanık Metin Arslan'ın ifadesinin alınması için
Ankara Ağır Ceza Mahkemesi'ne yazı yazılmasına karar verdi. Erdal'a savunma hazırlaması için süre veren heyet, davayı 2
Şubat 2011'e erteledi.
Büşra Erdal, çıkışta yaptığı açıklamada yargı muhabirlerine özellikle Ergenekon ve Balyoz gibi kritik davalar hakkında yaptıkları haberler nedeniyle hakkında birçok dava açıldığını ifade etti. Erdal, yasal değişiklikle özellikle uluslararası basın yasası kapsamında ve
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesinde uyarınca hapis cezaları yerine tazminat cezalarına çevrilmesi gerektiğini vurguladı.
Gazetecilere Ergenekon ve Balyoz'dan 5 bin dava
Ergenekon soruşturması sürecini haber ya da köşe yazısı ile halka duyuran gazeteciler son üç yıldır adeta davalarla boğuşuyor. Adalet Bakanlığı'nın Kasım 2009'da 4 bin 139 olarak açıkladığı soruşturma sayısı son 6 ayda 5 bini geçti. Zaman, Taraf, Bugün,
Yeni Şafak, Star ve Vakit başta olmak üzere dava sürecini haberleştiren gazetelere açılan soruşturma sayısı ise 3 bin 500'ün üzerinde. Bunlardan 2 bini davaya dönüştü.
Hangi terör örgütüne hedef göstermişiz, savcı bunu açıklasın
Hukukçular Derneği Başkanı
Cahit Özkan, dernek
yönetim kurulu üyesi Tuğbay Öz, Savunma Avukatları Derneği Başkanı Muhittin Köylüoğlu, Adalet ve Hukuk Derneği Başkanı Ayhan Gültekin ile
Boğaziçi Avukatları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Necdet Solmazgül, dernek üyesi Fikret Duran'ın aralarında bulunduğu avukatlar
basın özgürlüğü kapsamında gazetecilere
destek için Erdal'ın davasını takip etti. Zaman Gazetesi Genel Yayın Editörü
Ali Akkuş ve Zaman Gazetesi Haber Müdürü Fatih Uğur da duruşmaya izleyici olarak katıldı. Duruşmadan sonra yapılan basın açıklamasında konuşan Büşra Erdal, Türk Ceza Kanunu'nda(TCK) 'gizliliği ihlal' ve 'adli yargılamayı etkilemeye teşebbüs' suçlarının düzenlendiği 285 ve 288'inci maddeleri ve Terörle Mücadele Yasası'nın 6. maddesi (kişileri terör örgütlerine hedef göstermek) gerekçe gösterilerek Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarını takip eden gazetecilere dava açıldığını belirtti. Hakkında Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarıyla ilgili 60'tan fazla dava olduğunu basın ve haber alma özgürlüğünün engellenmeye çalışıldığını söyleyen Erdal, bu yargı
baskısı nedeniyle haber yapamaz hale geldiklerini belirtti. TCK'nın ilgili maddelerinin en kısa zamanda düzenlenmesini talep etti. Basın mensuplarına yönelik açılan davalarda 2. Asliye Ceza Mahkemelerinin görevli olması gerektiğini kaydeden Erdal, "Özel yetkili ağır ceza mahkemesinde açılan dava kapsamında, kim olduğu belli olmayan terör örgütlerine hedef gösterme suçundan yargılanıyoruz. Duruşma savcısı çok net bir şekilde hangi terör örgütüne hedef gösterildiğinin özellikle iddianameyi hazırlayan savcıdan sorulmasını istedi. Biz de savcı gibi bunu öğrenmek istiyoruz." dedi.
Medya Derneği: Gazeteciler işini yapamaz halde
Açılan çok sayıdaki davanın farklı basın kuruluşlarından sayı-sız gazeteciyi etkilediğine dikkat çeken
Medya Derneği, bu durumu 'haber alma hürriyeti ve basın özgürlüğü adına endişe verici' olarak değerlendirdi. Yapılan yazılı açıklamada "İfade özgürlüğünün
teşvik edildiği bir ülkede gazetecilerin görevlerini yapamaz hale gelmeleri asla kabul edilemez." denildi.
Zaman Gazetesi muhabirlerinden Büşra Erdal'a kamuoyunu yakından ilgilendiren davalar hakkında yaptığı haberler nedeniyle açılmış olan 60'tan fazla dava, haber alma hürriyeti ve basın özgürlüğü adına endişe vericidir. Bu durum görevi kamuoyunu bilgilendirmek olan gazetecilerin mesleklerini yapmalarını imkânsız hale getirmektedir. Terörle Mücadele Kanunu'nun "kişileri terör örgütlerine hedef göstermek" suçunu düzenleyen 6. maddesi ile TCK'nın "soruşturmanın gizliliğini ihlal'' ve "adli yargılamayı etkilemeye teşebbüs'' suçlarını düzenleyen 285. ve 288. maddeleri sübjektif yorumlara yol açmaktadır. Farklı basın kuruluşlarından sayısız gazeteci bu durumdan olumsuz etkilenmektedir. Bu maddelerin gerek kendileri, gerekse uygulanış biçimleri Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası
insan hakları sözleşmelerine ve
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına aykırı bir durum arz etmektedir. Söz konusu maddelerin, insan haklarına saygılı ve demokratik bir hukuk devletinde kabul edilebilir standartlara getirilmesi bir zaruriyettir."
Hukukçular Derneği Başkanı Cahit Özkan:
Yasal düzenleme acilen yapılmalı
Özgür basın, Türkiye'de ve dünyada insan haklarının hukukun üstünlüğünün güvencesidir. Türkiye, uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan ifade ve düşünce özgürlüğünün yanında basın özgürlüğünün de tarafı. Anayasal mevzuatta ve iç hukukta yer yer basın özgürlüğüne ilişkin düzenlemeler olsa da maalesef son dönemde özellikle yargı makamından gelen davalarda yargılanan basın mensuplarının 'basın özgürlüğü' hakkının özüne dokunulmuştur.
Basın özgürlüğü hakkı gözetilmiyor. Bir basın mensubu 60-70 davayla tek başına mücadele edemez ve mesleğini icra etmek zorlanır.
Acil ve ivedi olarak söz konusu basın mevzuatımızın ve anayasanın uluslararası mevzuata ve uluslararası düzenlemelere uygun bir hale sokularak derhal düzenlemelere gidilmesi gerekir.
Savunma Avukatları Derneği Bşk. Muhittin Köylüoğlu:
Meclis, artık bu soruna el atsın
Hakimlerin isimleri,
terörle mücadelede görevli olan
emniyet mensupları bir şekilde
toplum tarafından bilinmektedir. Fakat bunu bir gazeteci haberinde belirttiğinde "kişileri terör örgütlerine hedef göstermek"ten yargılanabiliyor. 9. Ağır Ceza hakimlerinin haberde isimleri geçtiği için terör örgütlerine hedef gösterildiği iddiasıyla açılan dava basın ve haber alma özgürlüğünü engellemektedir. Mağduriyetlere zemin hazırlayan yasaların derhal değiştirilmesi gerekir.
Adalet ve Hukuk Derneği Başkanı Ayhan Gültekin:
Savcılar, kanunları dar yorumluyor
Yargıda ciddi düzenlemeler şart. Bugün bu hakimlerin ya da herkes tarafından bilinen kişilerin isimlerinin açıklanması hukukçuların ve savcılarımız tarafından Terörle Mücadele Kanunu kapsamında iddianame düzenlenmesi yeterli değil. Bunun da gerek savcılarımız gerekse hakimlerimiz tarafından geniş yorumlanmayıp dar yorumlanmasıyla da şu andaki sıkıntının giderilebileceğini düşünüyorum ama kanun değişikliğinin yapılması elzemdir.
Emekli Başsavcı Reşat Petek:
Suç tanımı net bir şekilde yapılmalı
Türk Ceza Kanunu'nun netlik kazanmayan 288. maddesi şu anda eser sahipleri, gazeteciler, yazarlar için aleyhte kullanılan bir maddesi haline dönüştü. Yargılama süreciyle ilgili haberler bile bu madde kapsamına giriyor ve dava konusu haline geliyor. Bu madde ile ilgili haklarında dava açılan onlarca
köşe yazarı, gazeteci ve muhabir var. Bu konunun acilen
TBMM gündemine taşınarak yargıyı etkilemenin hangi unsurlar bir araya geldiğinde kabul edilip edilmeyeceği konusunda yasaya bir açıklık getirilmesi gerekiyor. Eğer yargı mensubunu baskı altına alma gücü iyi tanımlanmazsa, konu uygulayıcının keyfiyetine kalır. Bu durum bir an önce düzenlenmezse gazetecilere açılan dava sayısı onlardan binlere ulaşır.