Ergenekon Terör Örgütü (ETÖ)’nde gözaltıların gerçekleşmesiyle,
PKK’nın
eylemlerini artırması şaşırtıcı biçimde yine aynı döneme denk geldi.
Ergenekon davası çerçevesinde 7 Ocak’ta
emekli paşalar, akademisyenler, asker ve polislere yönelik gerçekleştirilen yakalamalar ve ele geçirilen silahlar, bombalar sonrasında çeşitli illerde
araç yakma eylemleri tekrar başladı.
PKK sempatizanlarınca tekrar başlatılan araç yakmalar, PKK ile ETÖ arasındaki ilişkiler hakkında soru işaretleri oluşturuyor.
İşte bu ilişkiye yönelik dikkat çekici zamanlama çakışmalarının listesi:
- PKK lideri Abdullah
Öcalan’ın,
İmralı Cezaevi’nde “kronik zehirlenmeye” tabi tutulduğu iddiaları 01
Mart 2007’de avukatlarınca dile getirildi. Öcalan’ın laboratuar testleri sonucunu inceleyen
Fransız Doktor Pascal Kintz’e dayandırılarak verilen bu bilgi bizzat doktor tarafından yalanlandı . Görüşmelerde Apo’yla herhangi bir şekilde temas kurulmasına izin verilmeyen avukatların, Öcalan’ın tahlili için gerekli örnekleri nasıl ele geçirdikleri ise hiçbir zaman açıklığa kavuşmadı.
- PKK ve sempatizanı kuruluşlar Öcalan’ın sağlık durumunun incelenmesi, acilen
tedavi edilmesi gibi isteklerle
basın açıklaması, oturma eylemi,
açlık grevi gibi eylemler yaptılar.
- Fakat ne zaman ki,
12 Haziran 2007’de
Ümraniye’de bir gecekonduda el bombaları ele geçirildi ve Temmuz-
Ağustos aylarında bu bombaların bir üst
örgütün hücresine ait olduğu anlaşılarak
Ergenekon Terör Örgütü (ETÖ)’nün ilk sinyalleri alındı, PKK’nın tavrında da değişiklikler meydana geldi.
- Apo’nun “zehirlendiği” iddiaları, artık “kesinlikle zehirleniyor” şekline dönüştü ve KONGRA-GEL acilen olağanüstü bir toplantı düzenledi. 11
Eylül 2007’de düzenledikleri KONGRA-GEL Ara Dönem Kurulu toplantısında Öcalan’ın zehirlenmesini
protesto etmek için yeni bir “hamle süreci”nin başlatılması kararlaştırıldı. Hamlenin adı “
Önder Apo’yu Yaşa ve Yaşat” olacaktı, sloganı ise “Artık Yeter”. Halen devam eden bu örgüt kampanyası kapsamında birçok
sokak gösterisi, miting,
molotof atma, taşlı saldırı, araç yakma gibi eylemler gerçekleştirildi ve gerçekleştirilmeye devam ediliyor.
Zehirlenmenin
gündeme gelmesinden 6 ay sonra başlatılan hamlenin, insanları sokağa dökerek vandalist eylemlere
teşvik etmenin kime
hizmet ettiği anlaşılamıyor. ETÖ’nün geniş ağının farkına varılmasından sonra gelen bu eylemler acaba ne için “Artık Yeter” diyor. Zehirlenmediği CPT tarafından da tescillenen Öcalan’ın zehirlenmesine mi? ETÖ’nün açığa çıkarılmasına mı?
- Bunu izleyen günlerde
ülkemize yabacı olan bir eylem çeşidi
ithal edildi. Araç
kundaklama.
Fransa’dan esinlendiği sanılan bu eylemler, 8
Aralık 2007’de başladı ve ülke geneline yayılarak birçok vatandaşın araçlarının yakılmasıyla sonuçlandı. Önceden güvenlik güçlerini
hedef alan örgüt mensupları, sempatizanları, artık vatandaşı hedef alarak yıldırmaya, toplumda infial uyandırmaya, karışıklık çıkarmaya çalıştılar. O güne kadar görülmeyen bu tip bir eylem çeşidinin birden ülkemizde de gündeme gelmesi yaşanan Ergenekon süreci düşünüldüğünde dikkat çekici görünüyor.
- Aralık 2007-Ocak 2008’den sonra azalmaya başlayan araç yakma eylemleri
Ekim 2008’de tekrar gündeme geldi. Karşılaştırmalı bir inceleme yapılacak olursa; Ergenekon soruşturmasında Temmuz-Ekim aylarında 2 emekli orgeneral ve -ilk defa- bazı
muvazzaf subaylar ile polis şefleri, medya mensupları tutuklanmıştı. Araç yakmalar, Ergenekon tutuklamalarının ardından geliyordu.
- 16 Ocak 2009’da araç yakmalar yine gündem geliyor. Karşılaştırmalı incelememizde, 07 Ocak 2009’da emekli paşaların, rektörlerin, akademisyenlerin gözaltına alındığı görülüyor. Ve yine PKK, sokaktaki vatandaşı yıldırmaya, güvenlik zafiyeti oluşturmaya, gündemi değiştirmeye yönelik eylemlerle,
emniyet güçlerini kendileriyle ilgilenmeye davet(!) edercesine başka yönlere odaklanmasını engellemeye çalışıyor görüntüsü veriyor.
AKTİFHABER