Aygan, 1990'lı yıllarda memur olarak çalıştığı Jitem'de yaşanan hukuk dışı eylemlerden sıkıldığını ve ayrılmak istediğini; ancak bu isteğinin
Öcalan tarafından geri çevrildiğini söyledi.
Jitem'deki görevi sırasında, işlerin
PKK içindeki durumdan daha vahim durumlara gireceğini anladığını ifade eden Aygan, "Ben bir başıma olsam, çeker giderim. Ama başta eşim ve dört çocuğum var. Jitem'den kaçsam, öbür yandan beni
hain ilan eden ve her an vurabilecek bir PKK var. Ben yakınlarım tarafından onlara haber gönderdim. Beni affetsinler. Burdan çıkmak istiyorum. Artık dayanamıyorum. Bana karışmasınlar yeter. Ama oralı olmadılar." dedi. Öcalan'ın adını vermek istemediği yeğenine durumu anlattığını dile getiren Aygan, "Bu arada Avusturya'daki akrabam olan eniştesiyle görüştüm. Beni ordaki Şoreş ismindeki PKK'lı ve sorumlu bir bayanla görüştürdü. Durumları izah ettim. Faili meçhul cinayetleri ve bunları açıkladım. Fakat onlar beni sorgulayıp azarladılar. Umudum iyice kırıldı. Bulunduğum işe devam etmekten başka bir çarem kalmamıştı." diye konuştu. Öcalan'ın yakalanıp İmralı'ya götürülmesi sonrasında ablası Havva'nın kendisiyle ilgili teröristbaşıyla konuştuğunu belirten Aygan şöyle devam etti: "Havva İmralı'ya gitti. Durumu anlatmış. Öcalan 'Bizim Aygan ne yapıyor?' demiş. O da durumu anlatmış ve Öcalan, 'Orda kalsın, duruma bir bakarız.' demiş. Bana öyle haber geldi."
Resmi kayıtlara göre şehitti
1958 doğumlu Aygan, 1985'te PKK'dan ayrılıp
itirafçı olmuş. Kendi anlatımıyla, öldürülen binbaşı Cem Ersever'in girişimiyle Jitem'in ilk 7 kişilik kadrosunda yer almış. Yeni kimliğiyle (Aziz Turan) Jitem'de 10 yıl çalışmış. Diyarbakır'da süren Jitem davası çerçevesinde diğer itirafçılarla birlikte yargılaması sürüyor. Yaşamını İsveç'te sürdüren
Abdulkadir Aygan'ın
İçişleri Bakanlığı resmi kayıtlarında şehit olarak geçtiği ortaya çıkmıştı.