Uluslararası Kriz Grubu (ICG) hükümet yetkilileri, Kürt siyasiler, uzmanlar ve Kandil’le yaptığı görüşmelerin ardından bir rapor hazırladı. Çözüm Süreci’nde atılması muhtemel adımlar sıralandı.
- Uluslararası Kriz Grubu’nun hükümet yetkilileri, Kürt siyasiler, uzmanlar ve Kandil ile görüşmeler yaparak hazırladığı “Türkiye ve PKK: Barış Sürecini Kurtarmak” başlıklı raporunda çarpıcı tespitler bulunuyor.
- “Bir anlaşma, iki taraftan da taviz gerektirecek” vurgusu yapılan 40 sayfalık raporda, taraflara çok yönlü 16 tavsiye yapılıyor. Kamuoyunun bilmediği, birçok adım ve tıkanma noktaları raporda tek tek sıralanıyor.
Bugün'ün haberine göre, Uluslararası Kriz Grubu’nun (ICG) 6 Kasım’da Brüksel’de yayınladığı ve geçtiğimiz hafta Ankara’da basın toplantısı ile tanıttığı “Türkiye ve PKK: Barış Sürecini Kurtarmak” başlıklı rapor oldukça çarpıcı detaylar içeriyor. Hükümet yetkilileri, Kürt siyasiler, uzmanlar ve Kandil ile görüşmeler yapılmış. Türkiye’de yayınlanmayan çarpıcı anket sonuçlarına yer verilmiş.
Çözüm Süreci’nde gelecekte atılması muhtemel adımlar sıralanmış ve karşılaşılması muhtemel sorunlar irdelenmiş. Kamuoyundan itinayla gizlenen çok çarpıcı talepler ve tespitler, süreçte etkin rol oynayan isimlerle yapılan röportajlar üzerinden kaleme alınmış…
Kamuoyunun bilmediği, hassasiyetle gizlenen birçok adımı ve tıkanma noktasını raporda bulmanız mümkün. Rapor kamuoyunda içeriğiyle yeterince gündeme gelmedi. Oysa üzerinde çokça tartışılmayı hak ediyor.
“Birbirlerini kesin olarak yenemeyeceklerini idrak eden iki taraf, silahlı çatışmaya son vermek istediklerini ifade ediyor… Bir anlaşma, iki taraftan da taviz gerektirecek…” denilen 40 sayfalık raporda, taraflara çok yönlü 16 tavsiye yapılıyor.
HÜKÜMETE TAVSİYELER:
1- AŞAĞIDA sıralanan adımlar aracılığıyla silahlı çatışmanın nedenlerini ortadan kaldırmalı ve siyasi sistemde güven inşa etmeli:
a) Terörle Mücadele Kanunu’nun ve Ceza Kanunu’nun ilgili maddelerinin değiştirilerek cezaların yalnızca şiddete teşvik, adam kaçırma, öldürme ve diğer şiddet içeren eylemler için verilmesinin sağlanması ve şiddete başvurmayan Kürt aktivistlerin hapsine son vermek üzere mevcut terör suçlamaları gözden geçirilmeli;
b) Yüzde 10 olan seçim barajının en fazla yüzde 5’e çekilerek Meclis’te adil temsil sağlanmalı;
c) Anayasa yeniden yazılarak etnik kimliğe dayalı her türlü ayrımcı ifade kaldırılmalı;
d) Talep olan yerlerde anadilde Kürtçe tam eğitim verilmesi için çalışmalara devam edilmeli;
e) Daha fazla yerinden yönetim için planlar açıklanırken Kürt belediyelerinin ayrımcılığa uğramamaları ve diğerleriyle eşit şekilde gelire ve varlıklara ulaşmaları sağlanmalı.
2- BİR barış anlaşmasının zorlu ve uzun yıllar sürecek bir uygulama sürecinin başlangıcı olduğu ve silahsızlanmanın şu aşamada sadece Türkiye içindeki PKK militanlarını kapsayabileceği Türk kamuoyuna anlatılmalı.
3- CEZAEVİNDEKİ Abdullah Öcalan ile Kandil’deki PKK ve diasporadaki Kürtler’in birleşik bir müzakere grubu ile görüşmeler yapmasına izin verilmeli.
4- PKK’YI (IŞİD gibi) cihadistlerle eşit tutmak ve sert güvenlik önlemlerine dönmekle tehdit etmek gibi söylemlerle Türkiyeli Kürtler’i tahrik eden açıklamalardan kaçınılmalı.
PKK ve Kürt ulusal
hareketlerine tavsiyeler:
5- ATEŞKESİ sürdürmeli, kendisiyle bağlantılı tüm unsurların şiddet içeren eylemlerine son vermeli ve bunları kınamalı ve Türkiye içinde silahsızlanmanın hareketin arzu ettiği hedef olduğunu açıkça dile getirmeli.
6- IRAK, Suriye, İran veya başka yerlerdeki her türlü oluşumla isim ve örgütlenme açısından kopuş da dâhil olmak üzere, Türk siyasetine barışçıl katılım anlamına gelecek bir barışa Kürt kamuoyunu ve PKK yapılarını hazırlamalı.
7- HAREKETİN yerinden yönetim mi, federal özerklik mi yoksa bağımsızlık mı istediğini açıklığa kavuşturmalı. Eğer Türkiye dâhilinde bir gelecek hedefleniyorsa, merkezi yönetimin altını oyan yasa dışı paralel yapıların oluşturulmasına son vermeli.
8- KÜRTÇE konuşulan bölgelerde profesyonel gerilladan “öz savunma güçleri” kurmak gibi kışkırtıcı ve gerçeklikten uzak taleplerinden vazgeçmeli.
Hükümete ve Kürt ulusal hareketlerine tavsiyeler:
9- ÇATIŞMANIN kurbanlarını dinleyecek, Türkiye meclisine kamuoyuna açık bir rapor gönderecek ve bağımsız uzmanlardan oluşan bir gerçekleri araştırma komisyonunun parametreleri üzerinde uzlaşmalılar.
10- İKİ taraf için de aynı yükümlülüğü ve kriterleri getirecek şekilde çatışmanın geçmişindeki suçlar için uygun bir adli süreç sağlayacak; ciddi suçlarla bağlantısı olmayan militanlara af tanıyacak; yirmi yılı kapsayan zaman aşımının dışında tutulacak suçları belirleyecek; kurbanlara sağlanacak tazminatları iyileştirecek; tanıkların korunmasını sağlamlaştıracak; nihayetinde Abdullah Öcalan’ın da dâhil olabileceği şekilde PKK liderlerinin normal hayata dönmelerini düzenleyecek özel bir kanun hazırlamalılar.
11- ÜZERİNDE uzlaşılan her türlü adım için açık ve uygulanabilir tasdik ve denetim mekanizmaları kurmalılar.
12- MİLİTANLARIN tamamen çekilmesi veya hükümet tarafından kalekol inşasına son verilmesi gibi hâlihazırda bağımsız birimlerce denetlenmesi ve değerlendirilmesi güç olan önkoşullar koymaktan kaçınmalılar.
13- TÜRK ve Kürt halkına gelişmeler hakkında bilgi vermek üzere barış görüşmelerine dair tutarlı, açık bir iletişim politikası üzerinde karşılıklı olarak anlaşmalılar.
14- 2013 yılında başvurulan ve ülke çapında başarılı olan “Akil İnsanlar Heyeti”ni yeniden canlandırmak başta olmak üzere sivil toplumun sürece katılımını teşvik etmeyi sürdürmeliler.
15- GERÇEKLERİ araştırma komisyonu ile silahsızlanmanın denetimi süreçlerinde veya yerel polis mekanizmaları hususunda garantör işlevi görecek bir üçüncü devletin veya uluslararası kuruluşun dâhil olmasını düşünmeliler.
Uluslararası topluma tavsiyeler:
16- HEM Türkiye hükümetine hem de gerçekleri araştırma komisyonunu, geçiş dönemi adalet mekanizması, tahliye ve silahsızlanma sürecinin tasarlanması gibi konuları içeren her türlü barış anlaşması üzerinde çalışan ve faaliyetlerine son veren militanlar için kendilerinin ve ailelerinin temel ihtiyaçlarının karşılanması da dâhil olmak üzere yerel fırsatların yaratılması için çabalayan sivil toplum ve özel sektör girişimlerine destek ve tavsiyeler sağlamalı.
OSLO'DAN ÇÖZÜM SÜRECİNE UZANAN KAVİSLİ YOL
- “Türk tarafı, Oslo’da PKK’dan kendilerine bir ‘talepler listesi’ verilmesini istiyor. Ardından da 3 ayrı protokol hazırlanıyor…”
Çok iyi çalışıldığı anlaşılan Kriz Grubu’nun “Çözüm Sürecini Kurtarmak” başlıklı raporunun satır araları ve dipnotları birlikte okunduğunda, bugüne kadar yaşananlara dair çok çarpıcı bir süreç özeti ve gözden kaçan karşılıklı hamleler de ortaya çıkıyor. Üstelik Oslo’dan günümüze kadar uzanan detaylarla;
GİZLİ GÖRÜŞME YAPTILAR
PKK yöneticileri Zübeyir Aydar, Sabri Ok, Remzi Kartal ve Adem Uzun ile MİT yetkilileri uluslararası bir arabulucu vasıtasıyla 2008-2011 arasında gizli görüşmeler yaptılar. Türk tarafı, Oslo’da PKK’dan kendilerine bir “talepler listesi” verilmesini istiyor. Ardından da 3 ayrı protokol hazırlanıyor… Nisan 2009’da KCK operasyonları başlıyor. Ekim 2009’da Habur krizi yaşanıyor. Oslo Süreci, 12 Haziran 2011 genel seçimlerinden kısa süre önce çöküyor. 14 Temmuz 2011’de PKK, 13 askeri Silvan’da şehit ediyor. Mart 2013’te PKK yeniden ateşkes ilan edene kadar, 304 güvenlik görevlisi ve korucu, 533 PKK’lı militan ve 90 sivil hayatını kaybediyor.
Aralık 2012’de Başbakan Erdoğan, MİT’in Öcalan ile direkt görüşmeler yaptığını açıklıyor. Çözüm Süreci başlatılıyor. Hükümet, Şubat 2013’te EMASYA Protokolü’nü kaldırarak, askerin iç güvenlikte görev almasını engelliyor. Herhangi bir güvenlik operasyonu için askerin artık atanmış valilerden izin alması gerekiyor. Mart 2013’te, PKK tek taraflı ateşkes ilan ediyor. Kriz Grubu ile görüşen emekli Tuğgeneral Haldun Solmaztürk, “Hükümet, asker ve polisi karakollarına kapattı. Kara birlikleri bölgede operasyon yapamıyor… PKK çekilmedi. Aksine şehirlerde güçleniyor” diyor. PKK, Mayıs 2013’te başlattığı silahlı militanlarını Türkiye dışına çıkarma sürecini tamamlamadan Eylül 2013’te sonlandırıyor. Kriz Grubu’nun Kandil’de görüştüğü Sabri OK, çekilmeyi durdurmalarının gerekçesi olarak, AK Parti’nin verdiği sözleri tutmamasını gösteriyor…
YASAL KORUMA GETİRİLDİ
30 Eylül 2013’te hükümet, “demokratikleşme paketi”ni Meclis’ten geçirdi. Anadilde eğitime özel okullarda izin verdi. Okullarda milli andı kaldırdı. Yüzde 3’ün üzerinde oy alan partilere devlet yardımı verilmesini kararlaştırdı. Kürtçe seçim propagandası yapılabilmesini onayladı. Kürtçe köy ve ilçe isimlerinin iade edilmesini sağladı. Siyasi partilere eş başkanlık sistemini yasallaştırdı… Ancak KCK, AK Parti’nin bu reform girişimini seçim hesabına dayalı taktik hamleler olarak gördüğünü açıkladı…
Hükümet Mart 2014’te, şiddete bulaştıklarına dair sınırlı deliller olmasına rağmen, tutukluluk süresini 5 yıl ile sınırlayan yasal düzenlemeyi çıkararak, KCK/PKK mensubu olmakla suçlanan binlerce Kürt aktivisti serbest bırakıyor… Nisan 2014’te, müzakereleri yürüten MİT görevlilerine yasal koruma getiriliyor. Temmuz 2014’te, müzakerelerde yer alan sivil kamu görevlilerine de yasal koruma veriliyor. Başından beri müzakereler için yasal çerçeve isteyen Öcalan, çıkarılan yasayı tebrik ediyor… Ekim 2014’te hükümet, süreci yürütmek için “Çözüm Süreci Kurulu” adıyla resmi mekanizmalar kuruyor…
SABRİ OK AÇIKLADI
Kürt tarafı, KCK/PKK temsilcilerinin Öcalan ile birlikte müzakere masasında yer almasını istiyor. Oslo Süreci’nde görüşmelere katılan Sabri Ok, Kandil’de Kriz Grubu’na şu açıklamayı yapıyor: “İki taraf birbirini kabul etmeli. Problemleri doğru adlandırmalı. Müzakere masasına eşit taraflar olarak oturmalı… Öcalan, hapiste tek başına diyaloğu yürütüyor. Devlet nasıl delegasyon olarak masada ise, Kürt tarafı da öyle olmalı… Müzakereler bir an önce başlamalı. PKK buna hazır. Hangi noktada hangi adımın atılacağını gösteren bir yol haritası belirlenmeli. Sürece sabotaj yapmak isteyen insanlar var…”
Türk yetkililere göre, Çözüm Süreci’ne rağmen sadece 2014 yılı içinde PKK, 293 ateşli silahlı saldırı, 785 molotofkokteylleri de dâhil patlayıcılı saldırı gerçekleştirdi. 2014 yılı içerisinde 9 güvenlik görevlisi, 49 sivil vatandaş şehit edildi… PKK, 2013 ve 2014 yılları içerisinde 200’den fazla kişiyi dağa kaçırdı… AK Parti, yeniden güvenlik politikalarına dönüş anlamına gelen yasal düzenlemeleri gündemine aldı…
KÜRTLER KAÇ ŞEHİRDE ÇOĞUNLUK?
Raporda, TEPAV’ın 2013 anketine göre halkın yüzde 17,5’inin kendisini Kürt olarak nitelediği bilgisi yer alıyor. Kürt nüfusun illere dağılımı konusunda da raporda şaşırtıcı bilgiler veriyor.
İşte satır satır o bilgiler:
YEREL KAMU DÜZENİ
Kemal Burkay’ın partisine göre, 81 ilin 24’ünde Kürtçe konuşanların sayısı çoğunlukta. Kürt akademisyen Vahap Coşkun’a göre bunun 22 il olduğu kaydediliyor...
HDP Milletvekili Demir Çelik, “20-21 şehrin, ülke savunması merkezi olmak üzere, kendi polis ve yerel kamu düzeni güçlerinin olabileceğini” belirtiyor…
AK PARTİ 15 İL DİYOR
AK Parti’nin önde gelen bir belediye encümen üyesine göre de, Kürtler (Hakkâri, Ağrı, Bingöl, Iğdır, Diyarbakır, Mardin, Van, Bitlis, Muş, Tunceli, Adıyaman, Urfa, Şırnak, Siirt ve belki Kars) 15 ilde çoğunluk…
Diyarbakır’da önde gelen bir AK Partili belediye encümeni Kriz Grubu’na, AK Parti’nin “valilerin seçimle gelmesine” sıcak baktığını belirtiyor ve “bölgesel özerklik değil federasyon olmalı, Kürtler bölgelerindeki petrol ve gaz rezervlerini yönetmeli” diyor…
Çözüm Süreci’nin etkilerine dair
ŞOK BİR ANKET
Uluslararası Kriz Grubu’nun raporunda sık sık Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın (TEPAV) 2013’te 7 bin 100 kişi ile yaptığı ve son iki yıldır yayınlanmayan ve kendileri ile paylaşılan anketine de atıflarda bulunuluyor. 2011 yılında yapılan aynı minvaldeki anket rakamları ile karşılaştırılmalı sonuçlar veriliyor. Ankette, oldukça çarpıcı bilgiler yer alıyor. Çözüm Süreci’nin bölgesel parametreleri nasıl değiştirdiğini de ortaya koyuyor.
Uluslararası Kriz Grubu/Kıbrıs Politikaları Direktörü Hugh Pope TEPAV’ın Ankara merkezinde sunum yaptığına göre ve raporun özetine vakfın sitesinde yer verildiğine göre, atıfta bulunulan anket sonuçları gerçeği yansıtıyor demektir.
TEPAV’ın anketine göre, 2011’de kendisini Kürt olarak niteleyenlerin beşte biri bağımsızlığı isterken, 2013’te bu oran üçte bire yükseldi.
2011’de kendisini Kürt olarak niteleyenlerin yarısı Irak Kürdistan Bölgesi tarzı bir federasyonu isterken, 2013’te bu oran üçte ikiye yükseldi.
2011’de kendisini Kürt olarak niteleyenlerin yarısı kendi parlamentoları olmasını isterken, 2013’te bu oran üçte ikiye yükseldi.
2011’de kendisini Kürt olarak niteleyenlerin üçte biri ayrı bir bölgesel bayrakları olsun isterken, 2013’te yarıdan fazlası talep eder
hale geldi…
Kendisini Kürt olarak niteleyenlerin üçte ikisi, hükümetin muhatap olarak Öcalan’ı almasını destekliyor. AK Partili belediye encümen üyesine göre, bu oran yüzde 20’lerden yükseldi.
PKK'NIN MASADAKİ TALEPLERİ
Uluslararası Kriz Grubu'nun raporunda Kürt temsilcileri ile yapılan görüşmelerin satır aralarında masaya şu taleplerle gelecekleri anlaşılıyor;
- PKK/KCK masada, İmralı’da müzakere masasında yer alsın.
- Terörle Mücadele Yasası değiştirilsin.
- Hasta tutuklu ve hükümlüler serbest bırakılsın.
- Silah bırakan militanlar kamuda da çalışabilsin.
- Türkiye, Avrupa Yerel Yönetimler Şartı’na koyduğu çekinceleri kaldırsın.
- Bölgenin zenginliklerinden yerel yönetimler pay alsın.
- Jandarma istihbarat ve JİTEM kaldırılsın.
- Anadilde eğitim serbest olsun.
- Anayasa’dan Türk kelimesi çıkarılsın.
- Valiler seçimle gelsin.
- Bölgesel parlamento kurulsun. Politik yetkileri olsun.
- Yerel yönetimler eğitim, sağlık, kültür ve turizm alanlarında yetkin olsun.
- Geçmişte faili meçhul olaylara karışan kamu ve güvenlik görevlileri cezalandırılsın.
- Mağdurlara tazminat ödensin.
- 50 bin kişiyi bulan korucu sistemi kaldırılsın.
- 20-21 şehirde yerel polis ve öz savunma güçleri kamu düzenini sağlasın.
- Öcalan önce ev hapsine çıkarılsın, sürecin sonunda serbest kalsın.