“
Kuzey Irak’taki
PKK teröristlerini
bölge üzerinde hesapları olan “bir bölge ülkesi”nin istihbarat elemanları eğitti.”
Nasıl yani? Deyince anlatmaya başladı.
- Bundan iki-iki buçuk sene önce
Kuzey Irak’a gelen
İsrailli bir grup, PKK’lıları kampa aldı. Onlara cep telefonuyla bir
hedef nasıl patlatılırın eğitimini verdiler.
Hani şu yakın geçmişte cep telefonlarıyla bizim askerlerimize yapılan saldırılar var ya...
- Eeeee
- O teröristler, bu adamların rahle-i tedrisinden geçmiş bulunmaktadır. Bunu bizimkiler tespit ettiler.
- Peki ama biz, bizimkilerden İsrail’e yönelik açık bir suçlama duymadık bugüne kadar.
- Sıkıntı şurada. Bu adamlar açık vermemenin bin bir türlü yolunu biliyorlar. Eğitime gelenler ya ordudan atılmış, ya da
emekli edilmiş tipler. Bu şekilde kendilerini kamufle ediyorlar.
Suçüstü yapsanız bile resmiyette suçlayamıyorsunuz, çünkü bizim bir bilgimiz yok diyorlar.
Bu güvenlik uzmanı sonra dedi ki:
- İsrail’de 100 binden fazla Kuzey Irak’lı yahudi yaşıyor.
- Ne demek bu:
- Bu şu demek: İsrail, Kuzey Irak yönetimiyle yakın
işbirliği içerisinde ve orada bağımsız bir kürt devleti kurulmasını alttan alta destekliyor. Amacı müttefik bulmakta zorlandığı
Ortadoğu coğrafyasında, kendi güdümünde bir oluşum ortaya çıkarmak. Bunun yolu da parçalanmış bir Irak’tan geçiyor. PKK artık teşeron bir
örgüt haline dönüştü.
Bu yazıyı kaleme alırken, gazeteci
Fatih Çekirge’nin
Hürriyet Gazetesi’nin internet sitesinde bir komutana atfettiği açıklamaları gördüm. Çekirge’nin görüştüğü komutanın söyledikleriyle yazının yukarıdaki bölümü arasında bir bağlantı kurabilecek misiniz bakalım.
“Bunlar düzenli orduya karşı gayri nizami harp taktikleri uygulayan ve gerilla yöntemlerini iyi bilen teröristler. Bunlara gerilla diyemiyoruz. Çünkü siyasi bir kimlik alıyorlar. Uyguladıkları bütün taktikler gerilla taktiğidir. Siste saldırma, köprüde kıstırma, hedef çevirip yok olma. Kamuflaj ve karanlıktan yararlanma. Dağda yaşamak kolay değildir. Bunlar özel eğitim almışlar. Belki de içlerinde başka uluslara ait özel unsurlar var.
Top ayağıma gelince,
Amerika denklemin neresinde sorusunu sordum kendime.
Washington’da “
Türkiye’yi kaybetmemeliyiz” diyenlerle, “Türkiye’ye sağlam bir
ders verelim” diyenler arasındaki kapışmadan kim galip çıkarsa, Amerika’nın denklemde nerede olduğu da ortaya çıkacak.
Böyle bir kırılma döneminden geçiyoruz anlayacağınız.
Devletin yüksek rakımlı mevkilerinde
“Tarih Felsefesinden Anlayan” danışmanlara, fazlasıyla iş düşüyor bugünlerde.
Mehmet ACET- Kanal 7 Ankara Temsilcisi/ Haber7