Polis kontrolünde hayatı değişti

Kuaförlük yapan Hasan Yazıcı, rutin bir polis kontrolünde 5 ayrı şehirde arandığını öğrendi.

Polis kontrolünde hayatı değişti

Yazıcı’nın kimlik bilgilerini çalanlar bankalardan çek koçanı alıp birçok kişiyi sahte çeklerle dolandırmıştı. 20 gün hapis yatan Yazıcı, aylardır masum olduğunu ispata çalışıyor. Hasan Yazıcı, kendi halinde bir berberdi. Asgari ücretle iki çocuğunu büyütmeye çalışıyordu. Ancak rutin bir polis kontrolü, hayatını altüst etti. Götürüldüğü polis karakolunda; beş farklı şehirde 40’a yakın suç işlediğini, adına trilyonluk şirketler kurulup, bankaları karşılıksız çeklerle dolandırdığını öğrendi. 20 gün hapis yattı. Aylardır mahkeme koridorlarında masum olduğunu ispatlamaya çalışıyor. Hasan Yazıcı, kimlik bilgilerinin ne kadar önem taşıdığını yaşadığı acı bir tecrübeyle öğrendi. Dolandırıcılar, onun adına Manisa’da ikamet edinip, çeşitli bankalardan çek koçanları aldılar. Dilara adında elektrik, gıda ve inşaat malzemesi satan bir şirket kurdular. Çeklerin karşılıksız olduğunun farkına varan alacaklılar ise bir bir Yazıcı hakkında suç duyurusunda bulundu. Yazıcı’nın aleyhine Manisa, Afyon, Konya, Bursa, İstanbul’da davalar açıldı. Yazıcı, suç duyuruları üzerine gıyabında görülen davalarda hapis cezasının yanı sıra ağır para cezalarına çarptırıldı. Bütün bunlar olurken, bir berber dükkanında çalışan Yazıcı, her şeyden habersizdi. Ancak polis tarafından yapılan rutin bir yol uygulamasında, hakkında 40’a yakın suç dosyası ortaya çıktı. Bunun üzerine apar topar gözaltına alınan Yazıcı, iki gün nezarette kaldıktan sonra Metris Cezaevi’ne gönderildi. Aranan şahıs olmadığı anlaşıldıktan 20 gün sonra tahliye oldu. Başına gelenlere inanamayan Yazıcı, psikolojisinin her geçen gün bozulduğunu ifade ederek, “Hukuki mücadeleden yılmayacağım.” diyor. Hasan Yazıcı’nın avukatı Abdullah Yazıcı, müvekkilinin başına gelenlerden mahkemeleri sorumlu tutarak, mahkemelerin sahte kimlik ile nüfus müdürlüğünden istenen kimlik bilgilerinin karşılaştırılmadığını iddia ediyor. 20’ye yakın mahkeme başkanının aynı hatayı yaptığını savunan Avukat Yazıcı, “Hakimler ellerindeki sahte kimlik fotokopisiyle, nüfus müdürlüğünden gelen kimlik bilgilerini karşılaştırmış olsalardı, müvekkilimin aranan şahıs olmadığını görürlerdi.” diye konuşuyor. Müvekkilinin büyük sıkıntılar çektiğini söyleyen Yazıcı, Türkiye’de bu tür mağdurların her geçen gün arttığını ve yetkililerin önlem alması gerektiğini vurguluyor. Yazıcı, 6 aydan beri verdikleri hukuk mücadelesinde gelinen noktayı ise şöyle özetliyor: “Duruşma hakimleri sanıkların kimlik bilgilerini istiyor. Nüfus müdürlükleri de şahsın aile sıra numarası, sıra numarası ve cilt numarası bilgilerini girerek çıkan bilgileri mahkeme başkanlarına gönderiyor. Mahkemede sahte nüfus kimliği ile nüfus müdürlüğünden gelen bilgiler karşılaştırılmadan direkt nüfustan gelen bilgiler zapta geçiriliyor. Böylece suç hiçbir şeyden haberi olmayan müvekkilimin üstüne kalmış oluyor. Bazı mahkemeler karşılaştırmayı yapıp Hasan Yazıcı’nın suçsuz olduğunu görünce direkt davayı düşürüyor. Bazı mahkemeler ise sonradan yapılan yanlışlığı fark ettiği için iade-i muhakeme kararı verdi.” İstanbul Muhtarlar Derneği Başkanı Akif Ak, fotokopi çektirmek için gidilen kırtasiyelerde dikkatli olunmasını istiyor. Yarım ya da bozuk çıktığı için atılan kimlik fotokopilerinin mutlaka imha edilmesi gerektiğinin altını çizen Ak, “Kimliğini kaybedenler de en kısa zamanda polise zabıt tutturmalı.” uyarısında bulunuyor. Kimlik bilgileri konusunda hayati öneme sahip hususlardan biri de bazı hizmetlerin kiralanması karşılığında kimliğin ya da kimlik fotokopisinin verilmesi. Ak, bu tür uygulamaların usulsüz olduğuna dikkati çekerek, vatandaşların asla kimlik fotokopilerini bu şekilde vermemelerini istiyor.
<< Önceki Haber Polis kontrolünde hayatı değişti Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER