Yapılanların anayasa, yasa ve evrensel hukuka aykırı olduğuna dikkat çekilirken, kaba şiddetin yerini sistematik işkencenin aldığına vurgu yapıldı. 2 kişinin kalabileceği nezarethanelerde 4 polisin konulması, arkadan kelepçeleme, sahur ve iftar yapılmasına izin verilmemesi, soruşturma amirlerinin ‘terörist’ hitabı, aleyhte ifade vermesi için gözaltı tehdidinde bulunulması, ışıklı ortamda uykusuz bırakılıp sorgu yapılması gibi muamelelere karşı dile getirilen tepkiler özetle şöyle:
İnsan Hakları Derneği (İHD) Başkanı Öztürk Türkdoğan:Görevi başındaki emniyet müdürleri, polis şefleri ile ilgili böyle bir uygulama anlaşılan onlara mesaj vermeye dönük bir uygulama. Geçmişte de bunlar yanlıştı, şimdi de yanlış. Davet usulüyle ayrıntılı olarak ifade almak varken, bu gözaltı biçiminde bu işlemlerin yapılması doğru değil. Arkadan kelepçeleme doğrudan doğruya o insanları kamuoyu nezdinde küçük düşürmeye dönük davranışlar. Adalet böyle bir şey değil. Adalette intikam, öç alma olmaz.
MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal:Soruşturmanın hukukî ve insani standartlara uyma zorunluluğu var. Dolayısıyla bu 2 kişilik koğuşlarda 4 kişinin kalması, sahur ve iftar konusunda sıkıntıların yaşanması ve kelepçelenme olayları doğru şeyler değil. Bunlar adalet duygusunu değil, intikam duygusunu tatmin eden şeyler. Buradan adalet ve hukuk çıkmaz.
Hukukçu-yazar Orhan Kemal Cengiz: Uluslararası hukukta özellikle Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde işkence, insanlık dışı muamele ve onur kırıcı davranış yönünde bir yasak var. Yani hiçbir gerekçe bu şeyi meşrulaştırmaz. Bir ülke savaş halinde olsa bile ‘ben bu yükümlülüklerden vazgeçiyorum, insanlık dışı davranacağım’ diyemez. İntikam duygusu bu. İnsanların hakim önüne çıkartılmasının dışında onurlarının kırılmasına çalışıldığını, baştan beri suçlu ilan edilmeye çalışıldıklarını görüyoruz. Bu insanlar gerçekten suç işlemişlerse bunun doğru düzgün soruşturulması hukuk devleti ve kamuoyu için çok önemli. Bunlar tesadüfen olmuyor. Arkasında siyasi irade olarak yapılan şeyler bunlar. Bu insanlık dışı muamelede uluslararası hukuk bakımından da değerlendirilecek şeyler var. Bunlar suçtur.
Evrensel hukuk ilkeleri çiğneniyor
İnsan Hakları Gündemi Derneği Başkanı Doç. Dr. Günal Kurşun: Şüphesiz polislerin gözaltı sırasında yaşadığı tüm muameleler insan hakları standartlarının ihlalidir. Bir kere gözaltına alınan kişiye nasıl muamele edilmesi gerektiğine yönelik evrensel standartlar belirlenmiştir. Türkiye hem anayasa hem ceza muhakemeleri kanunu hem de taraf olduğu uluslararası anlaşmalar çerçevesinde bu standartları uygulamak zorundadır. Yaşananlar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) götürülürse ihlal kararı çıkar.
Avukat Erdal Doğan: CMK 147. maddesi ifadenin alma ve aynı zamanda usulü tüm açıklığıyla belirtmektedir. Maddenin amaçladığı hedef savunma hakkıdır. Ama bu husus tam tersi gözaltına alınan kişiden delil yaratmaya yönelik uygulanmaktadır. İfade alma tarzının nasıl olmamasını kanun beş madde halinde sıralar. Yorgun düşürülmeyecek, hile yapılmayacak, aldatılmayacak, kötü muamele ve işkence yapılmayacak, ifadeler avukat huzurunda alınacak. Saydığım bu hususları yerine getirmeyenler suç işlemiş olur.