Samanyolu Haber Televizyonu’nda yayınlanan Prof. Dr.
Mümtazer Türköne ve Faruk Mercan’la
Endaze programına Prof. Dr. Naci
Bostancı ve
Diyarbakır Barosu Eski Başkanı Mehmet
Emin Aktar katıldı. Programda Güneydoğu’da yükseltilen gerilim ve
Kürt meselesi ile ilgili çarpıcı değerlendirmeler yapıldı.
“GÜNEYDOĞU’DA ŞİDDETLE BÜYÜMÜŞ BİR GENÇLİK VAR VE BUNLAR PROVOKE EDİLİYOR”
Diyarbakır Barosu Eski Başkanı Emin Aktar, Güneydoğu’da yaşanan gerilimle ilgili olarak bölgede şiddetle büyümüş bir gençliğin yetiştiğini ve bu gençlerin içine birilerinin karışıp provoke ettiğini BDP’nin desteklediği bağımsız adayların da bu duruma hakim olamadıklarını, BDP’lilerin de bundan rahatsız olduklarını iddia etti.
“ONLAR DA BU ÜLKENİN ÇOCUKLARI, HERKES KENDİNİ SORUMLULUK SAHİBİ OLARAK GÖRMELİ”
Endaze’ye katılan Ak Parti
Amasya milletvekili adayı Prof. Dr.
Naci Bostancı da, hiç kimsenin şiddetin içinde yer alan bu gençlerin BDP ile bağlantılı olduğu için onların kontrolünde halledilebilecek bir mesele olarak görmemesini, bu çocukların sonuçta bu
ülkenin çocukları olduğunu ve herkesin bu konuda kendini sorumluluk sahibi olarak görmesi gerektiğini söyledi.
Endaze programına katılan Diyarbakır Barosu Eski Başkanı Emin Aktar,
Kürt meselesini iki temel noktada, Kürtlerin insani hakları ve demokratik hakları noktasında toplamının mümkün olduğunu söyledi. Aktar, İnsani haklar meselesinin, Kürtlerin kendi dilini kullanabilmelerini, eğitimde bundan yararlanmaları, kendi tarihlerini araştırmaları, kültürlerini geliştirmelerini kapsadığını, demokratik hakların da, örgütlenebilme hakkı, kendi kimliğiyle
siyaset yapabilme ve
yönetime katılabilme hakkı olduğunu söyledi. Emin Aktar, Eğer bundan bir statü talebi çıkıyorsa tabi ki bunun statü talebi olduğunu, sadece BDP’nin değil Kürtlerin çoğunluğunun da Türkiye’nin artık sadece Ankara’dan yönetilemeyecek kadar büyük bir ülke olduğuna inandığını, bunu hükümetin de söylediğini iddia etti. Aktar, Mesela Diyarbakır’da bir
kent parlamentosu oluşturulduğunda, burada çoğunluğun Kürtlerden oluşması gerektiğini, anayasada anadilde eğitim hakkı verilmişse, Diyarbakır parlamentosunun
Kürtçe eğitimi programına tabii olarak alması gerektiğini söyledi.
“ÖZERKLİK TALEBİ KÜRT MESELESİNİN ÇÖZÜMÜNÜ DAHA DA ZORLAŞTIRIR”
Programda Prof. Dr. Mümtazer Türköne ise, Kürt vatandaşlarımızın insani ve demokratik haklar konusunda ülkenin diğer vatandaşlarından eksik hissettikleri şeyler varsa bunların düzeltilmesi gerektiğini, fakat statü meselesinde ise durumun farklı olduğunu belirtti. Prof. Türköne, Statü meselesinde
Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler
Özerklik Şartı çerçevesinde Edirne’ye Samsun’a bulunacak çözümün benzerinin Diyarbakır ve Hakkari’ye de bulunacağını, bunun da sadece Kürtlere yönelik değil, Türkiye’nin her yerine özgü bir yerel yönetim hakkı olarak bir ilerleme ve gelişme olacağını söyledi. Ama sadece Kürtlere yönelik siyasi özerklik, otonomi, iki başbakan, farklı
bayrak gibi söylemlerin demokratik haklarla alakasının olmadığını, doğrudan doğruya Kürt etnisitesinin özerklik talebi olduğunu bunun da Kürt meselesinin çözümünü daha da zorlaştırdığını belirtti.