Türkiye’nin dinci televizyon kanallarının birinde yemek programında,
Suat Usta isimli bir
aşçı, kadınbudu
köftenin tarifini verirken izleyicileri uyarmaya başlamış... Bu köfteye kadınbudu köfte demeyin... Bu köfte pirinçli köftedir... Aynı programın dünkü bölümünde ise bu kez Dilberdudağı
tatlısının tarifi verilirken, izleyiciler yeni bir uyarıyla şaşkınlığa uğramışlar: Usta hızını alamamış uyarıyormuş: “Bu tatlıya Dilberdudağı Tatlısı yerine Ay Tatlısı demeniz daha doğrudur...”
Reha Muhtar dervişin fikri ne ise zikri odur sözünde olduğu gibi,
zihin okuma alışkanlıyla şu yorumu eklemiş yazısına; “Kadınbudu demek bu zihniyetin kafasında kadının budunu çağrıştırıyor ve erotik bir sembol olarak köfteye konması yasaklanıyor... Keza Dilberdudağı Tatlısı yerken aynı zihniyetin aklına Dilberdudağı Tatlısı’nı yemek değil, dilberdudağını emmek geliyor herhalde ki, onu da yasaklamışlar...”
Önce yazıdaki maddi hataları düzeltelim. Reha Muhtar aşçının ismini Suat olarak vermiş. Haydi, onu bir derece mazur görelim. Ama haberi okuduğunu söylediği
sitede aşçının ismi Osman Usta olarak geçiyordu. Dikkat ettim, yanlışlık ertesi günü ancak düzeltildi. Bu ayrıntı neden önemli…
Ne kadar ekmek o kadar köfte…
Akşam gazetesi yazarı
Oray Eğin salı günü şu satırları kaleme almıştı; “Sevgili
Cengiz Semercioğlu’nun programı Sky Türk’te başlıyor. Cengiz, medyatava.com sitesinin de sahiplerinden biri. Dikkat ediyorum, bugünlerde Sky Türk’ün atağa kalktığına ilişkin pek çok haber yer alıyor orada. Hepsi de övülerek veriliyor. Oysa kısa süre öncesine kadar Sky Türk’ten pek hoşlanmazdı medyatava. Hatta Cengiz Semercioğlu, köşesinde Sky Türk’ü yerden yere vuran yazılar yazardı. Hiç beğenmez, her yaptığına laf ederdi. Yayın yönetmeni
Serdar Akinan’la polemikleri arşivlerde mevcut.”
Oray Eğin’in medyatava’nın sahiplerinden olduğunu söylediği Cengiz Semercioğlu
Hürriyet gazetesinde televizyon eleştirileri de yazan bir isim. Oray Eğin yazısında, düne kadar yerdiği bir kanalda programa başlayacak olmasından dolayı SKY’ı övmeye başladığından söz etmiş Cengiz Semercioğlu’nun. İddia edilenler doğrusu ise hoş bir durum değil haliyle. Dün aynı site,
Sabah’a geçen Engin Ardıç Akşam gazetesini eleştirdi diye, “Akşam çalışanları Ardıç’a tepkili” başlıklı bir haber yapmış ve kimden geldiği belli olmayan üç e-maile yer vermiş. Demek sadece program yapacağı kanalı değil, yeni geçtiği grubun diğer yayın organlarını da müdafaa etmek gibi vefakâr bir özelliği var Cengiz Semercioğlu’nun… Tebrik etmek lazım…
Bitti mi, bitmedi… Mademki Cengiz Semercioğlu tv eleştirmeni, bu özelliğiyle
doğal olarak tüm kanalları yakından izlemesi iş ciddiyetinin gereği… Ki, objektif olabilsin. Eşime sordum,
Oktay Usta’nın programı nerede ise 8–10 yıldır yayınlanıyormuş. Kaldı ki magazin dünyasından çok sayıda tanınmış ismi mutfağında sürekli ağırladığı da biliniyor
Oktay Usta’nın…
Yemek ismi değişikliğinin sözünün edildiği günkü izlenme paylarına baktım, mesela M. Ali
Erbil’in sunduğu Çarkıfelek 3,5 iken,
Yeşil Elma 8,2 olmuş. Yani 2 katından fazla.
Şunu demek istiyorum; Tv eleştirmeni sıfatıyla programlarla ilgili yazı karalayacaksanız, işinizde daha hassas olmak durumundasınız. 10 yıldır yayınlanan bir programın sunucusunun ismini bile doğru dürüst satırlara dökemediğinize göre, bu kanalları ya izlemiyorsunuz, ya da kulağınıza fısıldanan “böyle oldu” söylentileriyle iş yapıyorsunuz demektir ki, her iki seçenek de çok olumlu sayılmaz. Biri çıkar Oktay’ı Osman yazar, öbürü çıkar aynı yazıdan yola çıkarak ‘vay demek öyleymiş’ diye konuyu ciddi ciddi ele alırken aynı ismi Suat olarak yazar… Mademki Oktay Usta’nın mutfağından irtica kokusu geliyor, yaz gitsin muhabbeti yani… Baktım dün aynı
tartışma başka yayın organlarına da malzeme olmuş.
Yemek isimleri…
Memleketim olan
Bartın havalisinde insan kalçasına “çon” derler. But kelimesi ise, anatomik olarak iki ve dört ayaklı canlı hayvanların pelvis bölgesinin arka tarafında yer alan kısmına verilen isimdir.
Eğer bahsi geçen programda kadınbudu yerine pirinçli köfte ismi
önerilmişse (ki,
Anadolu’nun birçok bölgesinde o isimle anılır), olsa olsa bu durum, “daha uygun düşer” anlamında Oktay Usta tarafından yapılmış bir öneri anlamına gelir. Yoksa
sırf bir yemek ismi değişikliğinden yola çıkılarak bunu adeta rejim meselesi haline dönüştürmek, olsa olsa sadece Türkiye’de olur. Hem bakarsınız, MGK’ya sunulan irtica dosyalarına da giriverir (!) Gülmeyin, şimdiye kadar hangi türden örneklerle ortalığı ayağa kaldırıyorlardı sanıyorsunuz. Ülkesinin milli marşındaki bazı ifadelerden bile rahatsız olan ve bunu mesele yapan insanların pozisyon sahibi olduğu bir ülkede yaşıyoruz…
Kaldı ki, yemek isimlerini değiştirmek dünyanın sonu değil ki…
Hani evinde sürekli
kuru fasulye yemekten muzdarip bir adam lokantaya gittiğinde ismi orijinal geldi diye bir de barbunyayı denemek istemiş ya… Gele gele yine fasulyeye benzer bir yemek gelince şaşkınlığını gizleyememiş… Kısacası canınız ne isterse yemek isimlerine onu koyarsınız. Başkası bir türlü anar, canın isterse siz başka türlü anarsınız. Bu kadar basit…
Yıllarca
Çankaya Köşkü,
Dışişleri Konutu ve Devlet Konukevi’nde pasta şefi olarak görev yapan, yarım asra yakın meslek hayatı boyunca aralarında cumhurbaşkanları ve başbakanların da bulunduğu çok sayıda devlet büyüğüne
hizmet eden 50 yıllık usta Şemsettin
Balıkçı, bir gün dönemin Cumhurbaşkanı Kenan
Evren’in Devlet Konukevi’nde verdiği bir davetin sonunda kendisini yanına çağırarak yedikleri tatlının adını sorduğunu, "Elma Charlotte" cevabını alan Evren’in, bir süre düşündükten sonra "Bundan sonra bu tatlının adı Çankaya Charlotte olsun" dediğini anlatır… Evren’in o günden sonra her yemeğin sonunda tatlı olarak, üstünde
elma olan üzümlü, kekli, kremalı "Çankaya Charlotte" yediğini söyler.
KKTC eski
cumhurbaşkanı Rauf
Denktaş’la geçtiğimiz yıllarda yemek yerken, yemekte ikram edilen çorbanın lezzeti herkesin hoşuna gitti. Garsona çorbanın ismi sorulduğunda soğan çorbası olduğu cevabı alınınca, çorbanın lezzeti ile ismi arasındaki farklılık üzerine konuklar, bu soğan çorbası değil, olsa olsa
sultan çorbası olur diye takıldılar.
1998 yılının son günlerinde Sayın
Fethullah Gülen’le aynı masada yemek yerken,
İzmir yöresinin yemeklerini çok iyi yapan eşimin pirinçli köfte diye andığı yemek de ikram edilenler arasındaydı. Sayın Gülen sofradakilere köfteyi işaret ederek yemeğin adının ne olduğunu sorduğunda, sofrada bulunanlardan biri kadınbudu köfte dediğinde, meğer bizim evin sevilen menülerinden pirinçli köfte ile kadınbudu köftenin aynı yemek olduğunu o gün öğrenmiştim.
Konya’nın etli ekmeğinin birçok yerde kıymalı pideye benzetilmesi gibi…
Sözü uzatmaya gerek yok… Canınız nasıl arzu ediyorsa öyle anın yemek isimlerini…
Dünyanın sonu değil…
OSMAN ÖZSOY - HABER7.COM