RTÜK Başkanı Akman,
Almanya'da kurulmuş olan Offenbacher Und Frankurter Wohnunggsbaugenossenschaf E.G isimli
kooperatifin sorumlu yöneticisi olduğu iddialarını yalanladı.
Avukatı aracılığı ile yaptığı yazılı açıklamada bazı gazetelerde yayınlanan bir haberde Dr. A.
Zahid Akman'ın, Almanya'da kurulmuş olan Offenbacher Und Frankurter Wohnunggsbaugenossenschaf E.G isimli kooperatifin yöneticisi olduğu iddialarının gerçeği yansıtmadığı belirtildi.
Açıklamada şu bilgilere yer veriliyor:
"Bugün bir
basın toplantısı yapan
Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu; tarafımızca yalanlanmış olan iddiaları tekrar gündeme getirmiş ve iddiaları vesile ederek müvekkilim hakkındaki
iftiralarını sürdürmüştür.
Haberde bahsi geçen ve Almanya'da kurulmuş olan Offenbacher Und Frankurter Wohnunggsbaugenossenschaf E.G isimli kooperatife müvekkil; 2004 yılında fahri üye olarak seçilmiştir. Ancak müvekkilim; anılan kooperatifin hiçbir toplantısına katılmamış ve bir süre sonra da bu görevden ayrılmıştır. Fahri üyesi olmasından dolayı kooperatifin almış olduğu hiçbir kararında ve işleminde de imzası bulunmamaktadır. Bu kooperatifle müvekkilimin ilişkisi; sadece ve sadece fahri üyelik ilişkisinden ibarettir.
Kısa bir süre fahri üyesi olduğu ve daha sonra ayrıldığı, hiçbir toplantısına katılmadığı bir kooperatifle ilgili olarak sanki hukuki bir sorumluluğu varmış ve bir
takım kişilerin mağduriyetine sebep olmuş gibi gerçeğe aykırı iddialarla müvekkilimi karalamak; vicdana, insafa, ahlaka sığmadığı gibi hukuka da aykırıdır.
Bu kooperatifin başkanı olan Abdullah Özer'in yapmış olduğu 11.09.2008 tarihli
basın açıklamasında da bu iddialar yalanlamış ve iddialara ilişkin gerekli ve gerçek bilgiler kamuoyuna sunulmuştur.
Hatta bu basın açıklamasında; kooperatif başkanı
telefon numaralarını vererek bu konudaki tüm
belgelerin istenildiği takdirde kamuoyu ile paylaşılacağını da açıkça bildirmiştir.
Kılıçdaroğlu; zahmet edip kooperatif başkanını aramış mıdır? Alman makamlarınca bu kooperatifte yapılmış denetim raporlarını istemiş midir? Yoksa zaten iddialarının gerçeğe aykırı olduğunu bildiği için araştırma gereği dahi duymamış mıdır?
Niyet gerçekleri öğrenmek yerine; iftiralarla saygın insanların şeref ve haysiyetlerine saldırmak olunca; maalesef müvekkilim tarafından yapılan tüm açıklamalar, müvekkilim lehine Türk Mahkemelerince verilmiş tekzip kararları ve sunulan belgeler görmezden gelinerek gerçekler çarpıtılmaya devam edilmektedir.
Müvekkilin Almanya'da devam eden
dava ile bir ilgisi bulunmamaktadır ve bu konuda çıkan haberlerin daha önce defalarca tekzip edildiği, basın açıklaması ve basın toplantısı ile kamuoyuna duyurulmuş ve
mahkeme kararları basına dağıtılmıştı.
Bir diğer husus da; Almanya'daki
Deniz Feneri e.V davasının iddianamesinde müvekkilin adının geçtiği iddiasıdır. Artık internetten bile erişilebilen bu davanın iddianamesi incelendiğinde müvekkilimin isminin sadece sanıklardan birinin ifadesinde geçtiği ve bu şahsın iftiralarının da Alman makamlarınca ciddiye alınmadığı
duruşma tutanaklarından açıkça görülecektir.
Eğer iddia edildiği gibi müvekkilim hakkında bu dava ile ilgili bir suç isnadı olsaydı; müvekkilim de bu davanın sanıkları arasında yer alırdı. Oysa müvekkil hakkında Almanya'da açılmış hiçbir dava bulunmamaktadır. Kılıçdaroğlu da müvekkilim hakkında Almanya'da açılmış bir davanın olmadığını çok iyi bilmektedir.
Bu duruşmaları izleyen sadece Kılıçdaroğlu değildir. Müvekkilimin
yurt dışındaki avukatları da tüm duruşmaları yakından izlemektedir. Kılıçdaroğlu'nun iddialarının aksine yapılan duruşmalarda bir sanığın ifadesi dışında müvekkilin ismi yer almamaktadır. Müvekkil ile ilgili hiçbir somut
delil ve belge olmadığı Alman makamlarınca bizzat duruşmada beyan edilmiştir. Kılıçdaroğlu'nun bunu duymaması ve bu gerçekten bihaber olması manidardır.
Kılıçdaroğlu, kamuoyumuzu yanıltmaya çalıştığı gibi Alman Mahkemesi üzerinde de
baskı kurmaya çalışmaktadır. Şöyle ki; Alman hâkimin odasına girerek Mahkemeye telkinlerde bulunmaya çalıştığı ve hâkimin odasından zorla çıkarıldığı birçok basın organında haber konusu olmuştur.
Müvekkilimin adının iddianamede geçiyor olmasından dolayı
istifası istenmektedir. Gerçek dışı iddia ve iftiralar sebebi ile eğer istifa etmek gerekseydi şüphesiz Sayın Kılıçdaroğlu'nun bunu önce kendi çevresinden istemesi gerekirdi.
Zira
Ergenekon iddianamesinde; partisinin ismi 92 kez, partisinin Genel Başkanı Baykal'ın ismi 41 kez geçmektedir. Acaba Kılıçdaroğlu bu konuda ne düşünmektedir?
Kılıçdaroğlu; yakın çevresi ve partisi içinde de aynı
tavsiye ve taleplerde bulunmuş mudur?
Bunlar Kılıçdaroğlu'nun ilk iftiraları değildir. Daha önce benzer iddialara sıkça konuğu olduğu
Kanaltürk Televizyonu'nun "
Yolsuzluk ve Yoksulluk" isimli programında da yer vermiş ve bu iddiaların yalan olduğu
Ankara 5. Sulh
Ceza Mahkemesi'nin 2007/702 Tekzip, Ankara 9. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2007/894 Tekzip, Ankara 12. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2007/531 Tekzip, Ankara 5. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2008/358 Tekzip, Ankara 4. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2008/406 Tekzip kararları ile tespit edilmiştir. Yalan olduğu 5 kez mahkeme tarafından tespit edilmiş olan iddiaları sürdürmesi hayret vericidir.
Kılıçdaroğlu mesnetsiz iftiralarla kamuoyunu yanıltmaya çalışarak milletvekilliği görevini kötüye kullanmaktadır. Müvekkilim hakkında bir medya grubu ve Kılıçdaroğlu'nun mensubu olduğu parti tarafından yürütülen
linç kampanyası
halkımız tarafından da ibretle izlenmektedir. Bu yalan ve iftiralara kendilerinden başka kimseyi inandıramadıklarından her geçen gün mantık ve muvazenelerini kaybettikleri hayretle görülmektedir.
Gerçeğe aykırı iddialarla müvekkilimin karalandığı elbette ortaya çıkacaktır. O zaman geldiğinde iftira sahiplerinin ne
cevap vereceğini sağduyulu kamuoyu ve müvekkilim merakla ve sabırla beklemektedir.
Müvekkil hakkında kamuoyunda yanlış bir kanaat oluşmasını sağlayacak şekilde yapılan açıklamalara karşı hukuki ve cezai müeyyidelerin uygulanması için yasal yollara başvurucağız. Gerçekleri kamuoyuna bir kez daha saygıyla bildiririz.
Aykut Zahid AKMAN
Vekili Av. Ali YILDIZ