Konuya ilişkin yazılı açıklamada, saat 13.05'te Sivrice ilçesinde aletsel büyüklüğü 5.9 olan bir
depremin meydana geldiği hatırlatılarak, depremin başta
Elazığ olmak üzere
Malatya,
Hatay,
Siirt,
Diyarbakır,
Adıyaman ve Kahramanmaraş'ta hissedildiği belirtildi.
Depremin dış merkezinin, Türkiye'nin aktif bölgelerinden birisi olan Doğu
Anadolu Fay Zonu içerisinde kalan Sivrice-Elazığ bölgesi olduğu dile getirilen açıklamada, şöyle denildi:
''Bölgede çok fazla miktarda irili ufaklı diri fay mevcut olup bunlar sık aralıklarla bu ve benzer büyüklükte depremler üretmektedirler. Bugün meydana gelen deprem, şiddetlice skalasında bir depremdir. Elazığ Sivrice bölgesinde çok fazla miktarda aktif fay mevcut olup, bir zon karakterini taşır. Depremlerin olduğu Sivrice bölgesinde son yüzyılda çok büyük bir deprem meydana gelmemiştir. Yakın tarihte olan en önemli depremler, 11
Ağustos 2004'te büyüklüğü 5.4 ve 9
Şubat 2007'de büyüklüğü 5.3 olan depremlerdir.
Bölgenin son 10 yıldaki deprem etkinliği dikkate alındığında, deprem oluş düzeninin, deprem dizileri şeklinde oluştuğu dikkati çekmektedir. Deprem dizileri bir zon içerisindeki irili ufaklı diri fay parçalarının kısa zaman aralıklarında art arda kırılması şeklinde meydana gelen deprem etkinliği olarak tanımlanmakta ve bu etkinlik zonun özelliğine, içindeki diri fay parçalarının miktarı ve uzunluğuna bağlı olarak ortalama 3-6 adet orta büyüklükteki ana depremi ve onların artçılarını içerisinde barındırmaktır.''
-ARTÇI SARSINTILAR-
Açıklamada, depremin, kaynağına yakın yerleşim birimlerinde sınırlı
hasara ve can kaybına neden olabileceği vurgulanarak, bu nedenle vatandaşların hasarlı yapılara bir süre girmemeleri gerektiği, artçı depremlerin özellikle hasar görmüş yapılarda yıkıma neden olabileceği belirtildi.
Bu büyüklükte bir depremden sonra artçı depremlerin meydana gelmesinin çok
doğal bir süreç olduğunun kabul edilmesi gerektiği dile getirilen açıklamada, ''Artçı depremler zaman içerisinde sıklıkları ve büyüklükleri nispeten azalarak birkaç gün, hatta haftalarca sürebilir'' denildi.
Açıklamada, bölgenin 1. derecede
deprem bölgesi içerisinde olmasından dolayı yörede oturan vatandaşların depreme dayanıklı binalarda ikamet etmeleri veya satın alacakları konutların depreme dayanıklı olarak inşa edilmiş olmasının afete karşı en güvenli
tedbir olacağı ifade edilerek, ''Ayrıca özellikle yerel yönetimlerin imar uygulamalarında depreme dayanıklı projeler üretilerek, bu projelerin herhangi bir taviz vermeden uygulanması sağlanmalıdır'' görüşüne yer verildi.