İsmailağa cemaatine yönelik aynı yılın kasım ayında başlatılan ve 2 yıl gizli olarak sürdürülen
soruşturma 2009'da zirve yapmış. Bu da akıllara '
Nisan 2009' tarihli '
İrticayla Mücadele
Eylem Planı'nı getiriyor.
Hakimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu (
HSYK), savcıların
yetkilerini aldı ama
Erzurum-
Erzincan hattındaki
tartışma bitmedi. Krize kaynaklık eden Erzincan'daki soruşturmaların, mahiyeti az çok anlaşılsa da henüz aydınlanmamış karanlık noktaları bulunuyor. Bu yöndeki sorular ise daha çok
Cumhuriyet Başsavcısı
İlhan Cihaner'le ilgili. Başsavcının bizzat yürüttüğü sürecin kronolojik safhaları ilginç detaylar içeriyor. Cihaner ve soruşturma kapsamında ifadeye çağrılan ancak gitmeyen 3.
Ordu Komutanı
Orgeneral Saldıray Berk'in Erzincan'a aynı dönemde geldikleri ortaya çıktı. Dini/muhafazakar gruplara yayılan soruşturmaların 2009'un ilk altı ayındaki hareketli seyri ise ister istemez Nisan 2009 tarihli "
İrtica ile Mücadele Eylem Planı" kuşkusunu akla getiriyor.
Geldiği ilde ayağının tozuyla soruşturma başlatan, polise güvenmeyip bütün süreçleri
jandarma eşliğinde yürüten
İlhan Cihaner, 'yetki ve görevlerime kıskançlıkla sahip çıkarım' ifadesiyle çiziyor kendi portresini. Dosya gizleme ve vermeme direncine bakılırsa haksız sayılmaz. Ancak, 'suç izlenim ile başlar' diyen başsavcıya, yaşananların ne derece hak verdiği de önemli.
Tunceli Cumhuriyet Başsavcısı'nın açtığı
dava,
müfettiş tespitleri ve kendi kaleminden çıkan
savunmasına bakmak yeterli. Çünkü sürecin kronolojik kodları, bu
belgelerde gizli.
İlhan Cihaner ve tartışılan isim 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk, 2007'de (2 Temmuz-30
Ağustos) Erzincan'da göreve başlamış. Düğmeye ise 2007'nin
Kasım'ında basılmış. Bundaki 'tesadüf' bir yana Cihaner'in, Paşa için gizli tanıklara 'buranın reisi' diye bahsettiği iddia edilmişti. HSYK'ya sunduğu yazılı savunma ise Başsavcı'nın Erzincan'a gelir gelmez dini grupları fark ettiğini gösteriyor. Buna göre, dikkatini önce, İsmailağa cemaati çeker; İl
Jandarma Komutanlığı ile 2 Kasım 2007'de yazışmalara başlar. 25 günde '
örgütsel faaliyet ve suç' ve şüphelilerin adres tespiti yapılır. Devamı savunmasında şöyle geçiyor: "Yazıda suçların örgüt kapsamında değerlendirildiğine dair açık ibare yok ise de hukuki değerlendirme yaparak iletişimin tespiti için mahkemeden karar çıkarttım." Bir şahsın
telefon takibinden de, cemaatin
Türkiye çapında hızla örgütlenmekte olduğunu çözer!..
SORUŞTURMA 2009'DA HIZ KAZANIYOR
Çalışmalar
arama/gözaltılara geçilecekken 'soruşturma etkinliğini azaltacak gelişmelerden' şüphelenen Cihaner, işlemleri erteler. "Başka cemaatler de bu suçları işlediği halde..." düşüncesiyle de soruşturmayı 20 ili kapsayacak şekilde '
Gülen, Süleymancılar ve Menzil gruplarına' yayar.
23
Şubat 2009'da İsmailağa operasyonları yeniden başlar. Erzincan tartışmasının can alıcı sorularından biri, işte bu safhada ortaya çıkıyor. Belgeler, 'bir geri iki ileri' temposunda yürüyen cemaat soruşturmalarında, 2009 başı ile Haziran arası hareketlilik yaşandığını gösteriyor. Bu altı ay, önemliydi. "İrtica ile Mücadele (
AK Parti ve Gülen'i bitirme) Eylem Planı", yani
Albay Dursun Çiçek ıslak imzalı belge, Nisan 2009 tarihliydi. 12 Haziran'da Taraf'ın haberiyle de şifre olmuştu. Cihaner, 'planın Erzincan'da uygulandığı' eleştirilerine 'soruşturmaların önceden başladığı' savunması getirmişti.
Peki, altı ayda ne olmuştu? Erzurum Özel Yetkili Savcılığı 10 ve 17
Mart 2009'da İsmailağa
dosyasını istiyor. Direnen Başsavcı, ayın 20'sinde gönderiyor. Erzurum, diğer cemaatlerle ilgili soruşturmayı da 23 ve 30 Nisan 2009 tarihlerinde istiyor. Savcı önce soruşturma olmadığını (oysa yazılı savunmasında, 'bu kişileri jandarmanın önleyici dinleme listesinden tespit ettiklerini anladım' diyor) belirtiyor, sonra direniyor. ZAMAN