Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''özel hayatın kutsallığı anlayışıyla kişilik haklarının kutsallığından hareketle
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kabul ettiği ölçütler içerisinde, suç işlenmesini
tahrik, cebir ve şiddeti
teşvik etmemek, kamu düzenini bozmamak gibi kıstaslarla ifade özgürlüğünün mutlak anlamda tanınması konusunda çaba sarf edilmesi gerektiğini'' bildirdi.
Radyo ve
Televizyon Yayıncıları Federasyonu'nun (RATEF) 1. Olağan Genel Kurulu'nda konuşan Arınç, 1 Mayıstan itibaren basını içine alan bir görevlendirmeyle Başbakan Yardımcılığı görevine atandığını hatırlattı.
Türkiye'yi temsil ettiği Reykavik'teki Avrupa Konseyi'ndeki ülkelerin medyadan sorumlu bakanlarının katıldığı
Medya ve Yeni İletişim Hizmetleri konulu toplantıda, internetten kaynaklanan bazı yeni sorunların gündeme geldiğini anlatan Arınç, burada
terör, video konferansların internete konulması, suçu tahrik ve teşvik, özel hayata ve kişilik haklarına müdahale gibi bazı olumsuzluklara karşı yapılabileceklerin ele alındığını kaydetti.
Arınç, ''Dolayısıyla medya dediğimiz zaman yazılı ve görsel medyanın ötesinde yeni
iletişim hizmetleri içerisinde sayılan internet başlı başına ayrı önemli bir yer tutuyor'' dedi.
Geçen yıl TRT'yi yeni bir yapıya büründüren özel
kanun çıktığını hatırlatan Arınç, bununla kurumun kamu yayıncılığı konusunda daha aktif,
küçük ama fonksiyonel olması, yeni kanallar açması, dünyaya hitap etmesi, çocuk ve
aile kanalları yanında çok dilli yayınlar yapmasının öngörüldüğünü söyledi.
TRT Genel Müdürü İbrahim
Şahin ile TRT açısından yerel medyaya
destek verilmesi konusunda anlaşmaya vardıklarını belirten Arınç, ''Böyle bir şey zaten planlarında varmış. Ama hem yayın hem paket hem de içerik açısından inşallah yerel televizyonların ve medyanın TRT bakımından desteklenmesi konusuna önem vereceğiz'' şeklinde konuştu.
Basın-Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğünün de mevcut yapısıyla çok fonksiyonel olmadığını kaydeden Arınç, kurumun Türkiye'nin dünya ile irtibat kurma noktasında biraz daha fonksiyonel hale getirilmesi gereğine işaret etti.
Anadolu Ajansının ise faal bir kuruluş olduğunu anlatan Arınç, hem Türkiye genelinde hem de
yurt dışında muhabirlerinin haber ağını görmenin mümkün olduğuna işaret etti. Arınç, ''Onlar da görüntülü habere geçmek suretiyle yine yerel medyanın desteklenmesi konusuna önem veriyorlar'' dedi.
RTÜK'ün ise hem
Anayasa hem de kanunla belirlenen sorumlulukları olduğunu belirten Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Biz bu görev ve sorumluluklar açısından RTÜK'ü güçlendirmek istiyoruz. Yıllardır
ihmal edilmiş bazı konular var. Bunların kanuna madde olarak girmesi lazım. Bunlar sahiplik, frekansların tahsisi konuları ve diğerleridir. Bir de bu günlerde tartışmaya açılan bir konu var. Bu
reyting ölçümleme meselesi. Bu konuda TRT'nin haklı bazı itirazları var. RTÜK'ün bu konuda bir yasal
düzenleme ihtiyacı içinde olduğunu görüyoruz. Ama yasama döneminin sonuna geldik. İnşallah bu konuda 1 Ekimden itibaren yasal bazı değişiklikleri birlikte gerçekleştirmek istiyoruz.''
Bunlarla ilgili sektörde görev yapanların
öneri,
eleştiri ve desteğine ihtiyaçları olduğunu kaydeden Arınç, patronluk, yayın ilkeleri,
Basın Konseyi ve diğerlerinin Türkiye'de medyanın içinde bulunduğu sorunları çözme noktasında neler yaptığını merak ettiğini, yapılanları öğrenmek istediğini, yapılamayanların ise yapılamama nedenine bakmayı umut ettiğini söyledi.
-''BASIN-YAYIN SEKTÖRÜNDE ÇALIŞAN ARKADAŞLARIMIZ SIKINTI İÇİNDE''-
Medyada patronluk açısından bir sıkıntı ve şikayet olmadığını ama çalışanlar açısından yıllardır devam eden büyük sıkıntılar bulunduğuna işaret eden Arınç, şunları kaydetti: ''Çalışma güvencesi, gelecek, sendikalaşma ve diğer konularda basın-yayın sektöründe çalışan arkadaşlarımızın büyük sıkıntılar içerisinde, gelecek güvencesi olmadan bu işi yaptıklarını biliyoruz. Kriz zamanlarında da en çok sıkıntı çekenler yine medya çalışanları oluyor. Yani kapının önüne konuluyorlar, güvencesiz oldukları için de bu sıkıntıları aşma noktasında maalesef zaman zaman üzüntülü günler yaşanıyor. Bütün bunları ele alarak, yani 'Basın hürdür,
sansür edilemez' Anayasa hükmü ama sorumluluk anlayışının da özel hayatın en azından kutsallığı anlayışıyla kişilik haklarının kutsallığı konusundan hareketle ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kabul ettiği ölçütler içerisinde suç işlenmesini tahrik etmemek, cebir ve şiddeti teşvik etmemek, kamu düzenini bozmamak gibi kıstaslarla ifade özgürlüğünün mutlak anlamda tanınması konusunda çaba sarf etmemiz gerekiyor.''
Bunun çok etraflıca ele alınması gerektiğini, belli bazı odaklarla bu konuda mücadele etme noktasında olduklarını bildiğini, çok kolay olmadığını belirten Arınç, ama bunun için gayret göstereceklerini söyledi.
Türkiye'de özgür bir medya oluşturulması, bu kurumlara reklam başta olmak üzere ayakta kalabilmeleri noktasında imkanlar tanınması için el ele vermeleri gereğine dikkati çeken Arınç, şöyle konuştu: ''Bu yıllardır ihmal edilen, biraz da halının altına süpürülen geçmişteki tortular ve önümüzdeki sorunlar gibi duruyor. Artık bunları cesaretle ele almak mecburiyetindeyiz. Yoksa bugün 5 dakikada çözülebilecek bir sorun, yarın 5 saate çıkıyor. Daha sonra hiç çözülmez hale gelebiliyor. Sorunları kronik hale getirmeden, inşallah umarım ki el birliğiyle herkesi tatmin edebilecek, en azından büyük ölçüde tatmin edebilecek bir noktaya geliriz diye düşünüyorum.''
Konuşmasının ardından Arınç'a, genel kurula katılımından dolayı bir plaket verildi.
AA