Başbakan Tayyip Erdoğan dün
Kamu Araştırmaları Vakfı tarafından düzenlenen '
Türkiye Anayasasını Arıyor' sempozyumunun açılışında yaptığı konuşmanın ilk kısmını, anayasa çalışmalarına değil, ABD ile yaşanan
PKK-
Irak gerilimine ayırmıştı sanki. '
Çanakkale ruhundan', milli birlik beraberlik gereğinden, tepki gösterilerinde ölçünün kaçırılmasının bu ruhu bozacağından söz etti.
İlk bölümün sonunda binayı terk ederken "Rice ile görüşmenizde ne diyeceksiniz?" diye sorabildim. "Aslında şu ana dek söylediklerimizden çok farklı olmayacak" dedi. "Bir öngörüşme olacak.
Bush'a söyleyeceklerimizin bir tür hazırlığı mahiyetinde.."
Ardından kameralar önünde bir önceki
akşam Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in söylediklerini temel olarak tekrarladı. Çiçek, 24
Ekim'deki MGK tavsiyesi uyarınca dün Irak'taki
Kürt yönetimine uygulanacak
ekonomik ve diğer yaptırımları görüşen Bakanlar Kurulu'nun ardından, hedefin PKK olduğunu, ancak ona yardımcı olanların (Çiçek, tıpkı bir gün önce Erdoğan'ın söylemiş olduğu gibi 'yataklık' sözünü kullandı) da aynı hedefte olduğunu söylemişti.
Ankara, adını ağzına almasa da, Irak'taki
Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani'nin hedefte olduğunu her fırsatta söylüyor artık.
Bu söylemin ilk kez
Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Yaşar Büyükanıt tarafından kullanıldığı hatırlanacak olursa, son gelişmeler üzerine hükümet ve askerin bir konuda da aynı frekansta olduğu rahatlıkla söylenebilir.
Erdoğan'ın söyledikleri üzerine dün yetkili makamlardaki kaynaklarımla yaptığım görüşmelerden aldığım izlenim ise şu:
Ankara, ABD
Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın Türkiye'yi yatıştırmak, Irak'taki PKK varlığına yönelik yeni adım atmamaya ikna etmek için gelmesini istemiyor. Yani, Ankara, artık '
nasihat duymak istemiyor'. 'Artık
vaat değil, hareket beklendiği' de Rice'a en açık şekliyle söylenecek. Bir yetkili, "Her şeyi baştan konuşmaya gerek yok. Ne yapılması gerektiğini biz de biliyoruz, Amerikalılar da biliyor. Her şey ortada" diye gelinen noktayı özetliyor.
Aslında ortada ilginç bir durum var. Çünkü, ABD kaynaklarına göre, Rice da Ankara'ya 'söylemekten çok dinlemek' için geliyor. Evet, Rice'ın dosyasında yine kaynaklara göre önemli mesajlar var.
Ancak asıl amaç,
pazartesi günkü Bush-Erdoğan görüşmesi öncesi Ankara'nın tutumunu net olarak anlamak ve bu önemli görüşmeye
hazırlık yapmak.
Peki, ABD'nin önceki akşam 'Türkiye'ye nitelikli istihbarat verilmeye başladığını' açıklaması, hemen ardından U-2
casus uçaklarının Türkiye'ye PKK istihbaratı vermek üzere Türk-Irak sınırı üzerinde uçmaya başladığı bilgisini
Amerikan basınına sızdırması yeni bir gelişme sayılır mı? Dahası, bu bir 'operasyona yeşil ışık' anlamına gelir mi?
Ankara'daki algılamaya göre, hem
evet, hem hayır. Gelebilir, eğer Ankara'ya gerçekten nitelikli istihbarat, yani PKK'lıların şu anki konumlarını gösteren bilgiler zamanında, yani o hedefleri vurmaya izin verecek zamanda akarsa ve Türkiye'nin o hedefleri vurmasına engel çıkarılmazsa.
Çünkü 1- ABD ile zaten kurulmuş bir istihbarat paylaşımı mekanizmazı var. Türk ve Amerikan istihbaratçılar, askeri istihbaratçılar haftada bir görüşüyor. Ama birbirlerine verdikleri neredeyse medya özetleri denebilecek sığlıkta. 2- Belki farkında değiliz ama, Türkiye'nin
sınır ötesi operasyonu zaten başladı ve devam ediyor. 20 Ekim PKK saldırısından bu yana Türk birlikleri zaman zaman kendileri de Irak topraklarına girerek operasyonu sürdürüyor. Türkiye'yi 'itidale' çağıran ABD, AB ve
Rusya dahi, PKK saldırılarına karşı Türkiye'nin kendini
savunma hakkını teslim ederek söze başlıyor. Sorun, bir sonraki harekât dalgasının kapsamının ne olacağı, nereye kadar gideceği ve ne zaman döneceği.
Ankara'da doğrusu, '
Özür dilemek izin almaktan kolaydır.
İsrail gibi vuralım, sonra izah ederiz' anlayışını savunanlar yok değil. Neyse ki serinkanlı hareket gereğini vurgulayanlar ağır basıyor hâlâ. Ama Erdoğan zaten ortada 'İzin' diye bir konunun olmadığını söylüyor. Her şeyi Bush ile konuşmasına bağlaması, aslında uluslararası meşruiyet açısından Türkiye'nin haklıyken haksız konuma düşürülmesine karşı önlem olarak da düşünülebilir.
Peki son günlerde hatta sınır değişimi tartışmasına esnetilen sınırın Irak tarafında 'güvenlik koridoru', ya da 'tampon
bölge' pazarlığı var mı?
Yetkililer, "Şu anda gündemde değil" diyorlar. Şu anda gündemde olan Rice'a Türkiye'nin nasihat değil
eylem isteme kararlılığını anlatmak, sonra da Bush'tan sonuç istemek.
MURAT YETKİN RADİKAL