Vefalı dostlarım var benim.
Aydın Doğan'ın “
Bayram namazını evlâd-ı fâtihan ile birlikte kılalım” kararı üzerine, “Doktor tekneyi hazırla” mesajını yazımdan alan doktor dostum gibi... Dr. Hüseyin Lüleci teknesini hazırladı, kendisiyle gitmediğim halde
Rodos'a yelken açtı...
Kendilerine 'Rodos Şövalyeleri' diye takılan yazımdaki “Aydın Doğan,
Ertuğrul Özkök ve Mehmet Y. Yılmaz'ın sabahın
erken bir saatinde Rodos sokaklarında camiye doğru yürümelerine ben de tanıklık etmek isterdim” cümlemi okuyan
ülkemizin en büyük medya patronu, aynı gün, “Ayrı gitme zahmetine katlanma, birlikte gidelim” mesajını bana iletmişti çünkü...
Aynı mesleğin değişik yerlerindeyiz Aydın Doğan'la, ancak yolumuz sadece bir kez yüzyüze gelecek biçimde kesişmiştir; o da birkaç dakikalığına... Yazılarımla ilgili bir mesajı olduğunda, bizzat görüşmek yerine dostlarını ve
gazetelerin yayın yönetmenlerini aracı olarak kullanmayı yeğledi hep...
Bayram namazı kılacağını aklımdan bile geçirmediği insanlardan oluşan bir grubu İbrahim Paşa
Camii'ne giderken gözlemek önemliydi elbette, ancak Aydın Doğan'la 24 saat geçirme fırsatı çok daha değerliydi benim için... Hemen hergün elime aldığımda sinirlerimi ayağa kaldıran yayınları yapan gazetelerin patronu Aydın Bey, pek çok yazımın da 'konusu'; görüşlerini kendi ağzından dinlemek, ülke ve dünya sorunlarına nasıl baktığını öğrenmek, aynı konular hakkında düşüncelerimi kendisine aktarmak...
Böyle fırsatları hayatta kaçırmam ben... Aydın Bey'le neredeyse her ânında birlikte olduğumuz 24 saat beklentilerimin hepsine -hem de fazlasıyla-
cevap verdi. Serbestçe konuşma, görüşlerini alma, itirazlarımı yöneltme, 'gazete patronluğunu' nasıl algıladığını yakından görme fırsatını buldum Rodos seferimiz sırasında.
Havasından mı suyundan mı, bilemiyorum, Rodos'a gidildiğinde insanlar belli konularda uzlaşma yolu bulmaya çalışıyorlar. Bir-iki 'Rodos mutabakatı' da biz kotardık biraradayken; Aydın Doğan'ın sessiz tanıklığında taraf çıktığım 'Rodos Protokolü' önümüzdeki dönemde nasıl işleyecek, hep birlikte göreceğiz...
Ertuğrul Özkök kendisinin ruh dünyasını “Ben inançlıyım, ama
dindar değilim” formülüyle açıkladı son yazısında. 50 yıldır camiden içeri girmemiş ama bayağı deneyimli biri gibi davranıyordu
Hürriyet yönetmeni; dizi gerektiği gibi kıvrılıyor, bağdaş kurabiliyor... Mehmet Y. Yılmaz da öyle... Aydın Doğan'ın ise dinî hassasiyetleri var;
Ramazan boyu içkiye el sürmeyecek kadar hem de... Her insanda küllenmiş, ya da bizzat keşfedemediğim hasletleri öğrenince her daim aklıma üşüşen o soruyu, “Böyle insanlar nasıl oluyor da?” sorusunu, hiç değilse bu defalığına yanıma yaklaştırmadım.
Rodos'ta yaşamaya devam eden Türk sayısı 3500 civarındaymış; 150 kadarı Türk pasaportu da taşıyor... Köylerdekilerle birlikte adada 27 cami varmış vaktiyle, bunlardan ibadete açık olan şimdilik yalnızca İbrahim Paşa Camii...
Süleymaniye Camii de elden geçirilmiş, ama ibadete henüz açılmamış... Bu yılın Ramazan Bayramı'nda cemaatin sokaklara taştığını gören ada yönetimi
Kurban Bayramı için Süleymaniye'yi açma güzelliğini gösterebilir...
Aydın Doğan, arkadaşı Taylan Bilgel, Ertuğrul Özkök, Sedat
Ergin, Mehmet Y. Yılmaz ve Ahmet Hakan'la birlikte bayram vesilesiyle bizlerin Rodos'a gelmemiz, tarih hassasiyetine sahip hali vakti yerinde insanlarımızı bu coğrafyaya benzer amaçlı geziler yapmaya sevk edebilir. Her bayram bin kişi yola çıksa adalarda yaşayan 'evlâd-ı fâtihan'ın kendine güveni artar.
Ne demek istediğimi anlamak için heyettekilerden birinin dünkü yazısından şu satırları okuyun: “Çoğunluğu Rodoslu Türk olan cemaatle İbrahim Paşa Camii'nin son derece mütevazı dekorunda namazı beklerken, bir ülkede
azınlık olmanın nasıl bir duygu olduğunu hissetmeye çalıştım. / Yanıtımı da namaz çıkışı, hep birlikte
Hafız Ahmet Ağa Kütüphanesi'ne bayramlaşmaya giderken aldım. Rodos Müftüsü, cami avlusundaki kalabalığa döndü ve uzun yolu göstererek şöyle dedi: 'Şuradan dolanalım da herkes görsün kalabalığımızı!”
Rodos Müftüsü İsmail Çakıroğlu, “Hayli yaşlıyım, ama bu günleri gördüm ya, yeter!” derken mutluluktan uçuyordu sanki.
Bülent Katkak (Eman-Tur) Rodos'a bayram turu düzenlemeyi de düşünse iyi olacak...
Cengiz Argeşo'nun sesi, dedesi Rodoslu Ahmet Fethi Paşa'nın vakfına ait Hafız Ahmet Ağa Kütüphanesi'nde eşi-benzeri bulunmaz yazma eserleri bizlere gösterirken sevinçten titriyordu. Aydın Doğan, çürümeye yüz tutmuş eserleri kurtarmak için
yardım sözü verdi, her bayramı Türkiye'den gelerek Rodos'ta geçiren Cengiz Bey'e...
TAHA KIVANÇ - YENİ ŞAFAK