Irak'tan "durak"a
Halkı
bombalayan,
halk düşmanıdır.
Mayın da, benzeri tuzak bombalar da, bir insanı bombalaştırmak da kahpeliktir.
Kahpelik üstünden;
özgürlük, hak,
demokrasi, cumhuriyet,
adalet, artık her neyse, hiçbir insani, vicdani, siyasi kavram adına söylenebilecek bir şey yoktur.
Türkiye'yi "Iraklaştırmak" isteyenler;
Orayı enine boyuna bölen etnik, dini, mezhepsel çatışma, bölünme,
iç savaş "fizibilite"sini burada da görenler; bir yandan Türkiye'yi Irak içine, bir yandan da Irak'ı Türkiye içine saplamak, gömmek isteyenlerdir.
Türkiye'de siyasi ve toplumsal çoğunluk ile kararlılığın;
1. Irak'ta olmayacağız;
2. Irak olmayacağız;
3. Tüm farklılıklarımıza rağmen Irak'taki gibi birbirimize ırak, paramparça bir durak olmayacağız diye haykırabilmesi gerekir.
PKK'nın yüzlerce kilo A-4 patlayıcıyı Irak'tan (ve İran'dan) Türkiye'ye soktuğu;Patlayıcılarla ilgili eğitim almış
örgüt üyelerinin dağıldığı;İstanbul'dan Hatay'a, İzmir'den Şırnak'a, Muğla'dan Siirt'e, Mersin'den Van'a çok sayıda A-4'ün yakalandığı;
"Ele geçirilen" belgeler ile "elde edilen" bilgilerde, metro,
köprü,
alışveriş merkezi, asker, polis noktaları gibi yerlerin
hedef seçildiği, "yetkililer" tarafından hep açıklanmıştı.
1. Irak'tan çok sayıda
mayın ve patlayıcının Türkiye'ye akmasından, ABD işgal kuvvetleri, Irak Devleti ve Kuzey'deki
Kürt idaresi de sorumludur.
2.
Güvenlik ve istihbarat ile
siyaset zaafları, memleketi sapladıkları gerilim batağı da Türkiye'de hükümeti ve güvenlik güçlerini sorumlu kılar.
PKK, Irak kaosu ve işgal düzeninin parçası ve Türkiye vatandaşı Kürtler'e dayanan bir "örgüt"ten ziyade, her türlü etnik düşmanlık ile otoriter düzen güzergahının "
terör maşası" konumundadır.
PKK, Türkiye'de demokrasi ufkunu karartan, kardeşlik, barış ihtimallerini mayınlayan, bombalayan,
baskı, özgürlük kısıtlanması, nefret, kin, korku ortamının yeniden yeniden pekişmesini sağlayan ve o yolda kullanılan bir odaktır.
PKK, daha insani, vicdani, adil, hukuki, demokratik bir Türkiye'de
yoksul Kürt çocukların daha iyi bir gelecek umudunun da önündeki temel engellerden biridir.
Kürt gençleri;
canlı bomba, cansız beden, canlı
katil, canlı hedef olma, Türkiye'nin çoğu yoksul diğer gençlerinin, çocuklarının kanına girme ve onların da nefretine muhatap kalma cenderesinde boğmaktadır.
"PKK, bomba, mayın gölgesi"nde hakiki özgür, bağımsız, demokratik siyaset yapılamaz.
Kimileri içinse PKK, hep böyle kalması, C-4, A-4, canlı bomba sevk etmesi, mayın döşemesi, terörü azdırması, maşalığı sürdürmesi istenen bir "gerekçe"; sürekli düşman, sürekli terör, sürekli kan, gerilim, nefret, şiddet, sürekli güvenlik paranoyası ve otoriter düzen isteyenlerin de "haklı" bahanesidir.
Ankara'da bir "çete" yakalandığında, içindeki özel harp eğitimli (sonradan ordudan atılan) asker kişinin, "PKK'ya karşı kullanmak üzere" gerekçesiyle, aynı PKK gibi "A-4" temin etmesi, eğitim vermesi, aynı PKK hedefleri gibi "köprüler, alışveriş merkezi, metro, tünel" türü repertuar edinmesi, boyunun çok ötesinde mana taşımaktadır.
Faili PKK veya başkaları, Diyarbakır'da parkın yanı başındaki durakta 10 can alan da bir A-4'tür.
Türkiye kendini hızla, "her şeye müsait ve müstahak
ülke" konumundan çıkarmalıdır.
Güvenlik icapları yanında, asıl önemlisi, çok hırpalanan, kendini ayağından vuran ve diğer ayağı zincirlenmiş
sivil siyasetin ne yapacağıdır.
Bir süre sonra, herkesi temsil ettiği varsayılan yeni bir
Meclis oluşacak.
O yol el birliğiyle açık, aydınlık ve yüce tutulmalıdır.
Seçimin siyasi aktörleri, ülkenin içini, önünü karartacak hiçbir nefretin, ayrımcılığın, şiddet ve baskı çanakçılığının yardımcı rollerine soyunmamalı; kendilerine, tüm insanlara, geleceğe güvenin cesur, demokrat, huzur arayıp huzur veren başrol oyuncuları olabileceklerini hissetmeli, hissettirmelidir.
O "durak"ta parçalanan, bu toprakların her köşesinde yatan "iyi insanlar"a ve özellikle milyonlarca masum Türk ve Kürt çocuğun geleceğine karşı borçları budur!
Umur Talu/SABAH