Ama bunun için devletten beş dakikalığına da olsa İstanbul'da
sıkıyönetim ilan etmesini talep ediyor! Çünkü tam sabah ezanı saatinde çıt sesinin dahi çıkmaması gerekiyor. "Bu ezanların kuracağı harmoni bütün dünya
müzik sistemini çökertecek, acayip ses getirecek." diyen Öçal, hayalinin gerçekleşmesi için devletten
yardım bekliyor.
Müzisyenlik, konserler, sinema oyunculuğu şimdi de TRT Türk'te televizyon programı. Tutamıyor musunuz kendinizi?
Allah'a
şükür enerjim yerinde. İşkoliğim. Hiperaktifliğimi ancak o enerjimi boşaltarak dengeleyebilirim. Yoksa huzursuz, mutsuz olurum, hastalık var abi. Ama sunuculuk başka bir dünyaymış, öğreneceğim. Eğitici ve sürekli bir program yapmak isterim, laylaylomla işim olmaz.
Başınızı yastığa nasıl koyuyorsunuz?
30-50 notla girerim yatağa. Yapacağım işleri not almadan, duamı yapmadan uykuya dalamam.
Bu yoğun tempoda derin bir uyku çektiğiniz oldu mu?
Arada bir tek tük, 7-8 saat uyumuşumdur. Fazla uykuyu sevmiyorum ama artık vücudum 'Lütfen beni uyut, ben sana tekrar döneceğim' diyor, valla. Konuşuyorum vücudumla.
Vücudunuzu oluşturan organlar hayati fonksiyon icra etmekten çok bir orkestra kurmak için bir araya gelmiş gibi. Siz de öyle görüyor musunuz kendinizi?
Organlarım görmese bile beynim görüyor. Yanlış anlaşılmasın, ben galiba Allah'ın lütuflarından faydalanan yeteneklere sahibim. Aranjmanı düzenlerken pek fazla düşünme gereği duymuyorum, sanırım her şey kodlanmış. Tabii yetenek direkt verilmiyor sana, işlemeyi bileceksin.
Yeteneklerle doğan insanlarda genelde birtakım kişisel bozukluklar görünür. Sizde de var mı?
Kesinlikle! Bunun için
psikiyatri bilimi var, kimse mükemmel doğmaz. Kişisel bozukluk yok. Hiçbir zaman müziği iyi icra edeyim diye ekstra yollara başvurmadım. Ben zaten Cenab-ı Hakk'ın bana verdiği sarhoşlukla çalıyorum,
alkol içerek çalmak başka bir tarz. Benimle çalan müzisyenlere de sahnede içirmem.
Evlenmeyi düşünmüyor musunuz?
İki kere evlenip boşandım. Benim hayatım çok zor. Çok iyi
baba olabilirim. Çok çocuğumun olmasını da istiyorum. Ama ben misyonumu icra etmekle görevliyim. Etmediğim zaman beni alıp götürürler. (Yukarıya bakıyor)
Düğününüzü Kırklareli düğünü gibi mi yapardınız?
Sade bir nikâh isterim, Çırağan Sarayı'nda düğün yapmam. Ama çocuğum olursa onun düğününde Trakya'nın bütün davulları, zurnaları vuracak. Bir telefona bakar. Kimisi şefimiz, kimisi babamız, kimisi baromuz der bana. Normal hayatta her şeye riayet ederim, vergimi verir, kırmızı ışıkta dururum. Ama müzikte Romanlarla manyak şeyler yaparım.
Konforlu bir düzen içinde yapılan müzikler beni tatmin etmez.
Sizin gibi konfor içinde yaşayan biri var mı Burhan Bey, Allah aşkına yani?
Hâlâ acı çekiyorum. (Gülüyor) Cebimde param var ama dışarıdan pek yiyemiyorum. Arabalarım var binemiyor, evlerim var oturamıyorum, birçok ülkede vatandaşlıklarım var ama geziyorum. Beynim
göçebe. Ticari müzik yapmıyorum. Düşün bu dünyadaki yerimi. Trakyalı bir Türk'üm. Haftada üç kere uçağa binen adamım. Bunlara rağmen dünyada dirsek savaşı veriyorum. Kimin işi daha zor? Yetmez mi bu acılar bana?
Yetmez! Bu acılar sizi egoist mi yaptı, mütevazı mı?
Dünyanın
keman virtüözü
Yahudi Menuhi'nin mavevi oğluydum. 82 yaşındaydı ve çantalarım ağır olunca alıp taşırdı. Buradan
Amerika'ya götürdüğüm birkaç Türk
genç arkadaşa 'Ellerim dolu, şu çantamı üst
kabine koyar mısın?' dediğimde 'Aman parmaklarıma bir şey olur' dediler. Aradaki fark bu. Ben böyle insanlardan feyiz aldım. Piyasadaki egosu şişik adamlarla karşılaştırılmak istemiyorum. Sokaktaki herkesle sohbet ediyorum. Sahnede ise tek hakim benim.
Bütün vurmalı ve telli çalgıları çalabiliyorsunuz. Üflemeli enstrümanlar denemediniz mi?
Askerdeyken askerî bandoda trombon çaldım.
Mikrop kaptım, boğazımda şişlik olunca da bıraktım.
Notayı orada öğrendim. Üç ay
komando eğitimi aldım. İki sene askerlik yaptım. Disiplinli olmayı öğrendim.
Dayak attım, dayak yedim.
Silahla da tempo tutuyor muydunuz?
9/8'lik atışlarım olurdu arada bir. Dagidi dagidi dagidi dagidi tak! (Gülüşmeler)
Birçok ödülünüz var ama istediğiniz bir ödül yok mu?
Üç arzum var abi! Tüm dünyada ses getiren, başrolünü oynadığım iki tane sinema filmi yapmak istiyorum. İki tane çocuğum olsun, biri kız biri erkek. Ve iki tane orkestra eseri yapmak istiyorum. Enstrümantal orkestra olacak, artık laylaylom yapamam. Türkiye'nin diğer bölgelerinde çalmayı çok istiyorum. Dünyayı bilen adamım ama ülkemi bilmiyorum. Bunu 40 yıl sonra fark ettim.
Adana,
Kayseri,
Mersin,
Ankara ve İstanbul'da çaldım sadece. İstanbul'da müzikal
kirlilik var.
Bu yoğun gürültüde ruh dinginliğiniz ne alemde?
İnsanların debdebeli hayatından uzak yaşıyorum. Kırklareli'ndeki köy evime kaçıyorum.
Dünya literatürüne geçmiş bir tekniğiniz var mı?
Tırnak usulü çalma yoktur benden başka. Kapalı ve açık aynı anda kullanabiliyorum, poli düşünce! Dünyanın en güzel
ritimleri 9/8, 11 ve 12/8'liktir. Bunları bil, çalamayacağın şey yoktur. Piyasadaki hiçbir
albümümü beğenmiyorum. Acemice geliyor. Kalıcı şeyler yapmak istiyorum.
Tezgâhta yeni projeler var mı?
2010 için ezan projem var. İstanbul'da iki bin kadar cami vardır. Oralardan belirli aralıklarla genelde hicaz olarak sabah ezanı okunuyor. Ben de Amerika ve Fas'ta okudum. Fas'ta her sene okurum. İstanbul'da üç ayrı makamdan okunan ezanları kaydetmek istiyorum. O saatte sıkıyönetim ilan edilmeli,
uçak bile uçmayacak. Uydularla dünyaya yüzlerce görüntü yollanacak. Çıt çıkmayacak ama! Beş dakikada İstanbul'u bütün dünya tanıyacak.
Ezanların kuracağı harmoni bütün dünya müzik sistemini çökertecek. Çünkü hiçbir nota birbirini tutmayacak. Bunu beş dakikalık bir hit yap,
İslam alemi uçar. Uçlardayım ben abi! Ya hep ya hiç!
Başka?
Bizans ayinhanları ile bizim hafızları birleştirerek arkasında
Berlin Filarmoni'nin çalacağı konser projem var. Ama kime gideceğiz ki?
Annemin yazdığı muskaları ve pasaportlarımı yanımdan hiç ayırmam
Ayak parmaklarınızla bir şey çalabiliyor musunuz?
Hiç denemedim. Birisi internette 'Ben onun çaldığı aletleri ayaklarımla çalarım' demiş. Onu tanımak istiyorum. Bu deha olmalı, dünyanın sekizinci harikası. (Gülüşmeler)
Elleriniz olmasaydı?
(Uzun uzun düşünüyor) Allah korusun, aman aman! Şakası bile terletti beni.
Yanınızdan ayırmadığınız ne var?
Annem
Türkçe bilmezdi,
Arapça bilirdi, beş
vakit namazlıydı. Onun yazdığı nazar ve bereket muskaları ile pasaportlarım hep yanımdadır. Onlarsız asla bir yere gitmem.
Keşke dediğiniz neler var?
13 sene sigara içtim. Keşke içmeseydim.
Takıntılarınız neler?
Yemek konusunda çok takıntılıyım. Ev yemeklerini severim, iyiyimdir mutfakta. Salata,
köfte, hamur işleri,
sebze yemekleri,
İsviçre yemeklerini iyi yaparım. Arabanın torpidosu iyi ses çıkarmazsa onu kullanmam.
Evdeki her eşyanızla ritim tutuyorsunuz. Mutfakta yemek hazırlarken de mi müzik yapıyorsunuz?
Kesin! Tak takarak tak tak! Bir şey yaparım yani. (Gülüyor)
Parmaklarınız sizin diliniz. Nasıl koruyorsunuz onları?
Egzersiz yapmak zorundayım. Çok hareket kireçlenmeyi engeller. Her gün iki saat çalışmak zorundayım. Saniyede 20-23 vuruş yapabilirim. Parmaklarını en iyi kullanan Hintli tablacılar.
Parmaklarınız çelik gibi olmalı?
Yani bir insana dalarsam tehlikeli olur yani. (Gülüşmeler) Enerjiyi orada topluyorum çünkü. Çok
kavga ettim, plajlarda yapmadık bu suratı. Kafamı kazıyayım, en az 10 tane yara izi görürsün.
Aynada parmaklarınızı izleyecek kadar hayran mısınız onlara?
Aynada düşmanlarımı izlerim, resmini aynaya koyar, onlara bakarım. Beni çekemeyen insanlar var. Bir Hintli vardı, onun resmini koyar ve 'Sen misin iyi çalan?' derdim. Türkiye'dekileri o kadar
kale almıyorum. Bu piyasadan kimseyle müzik yapmam, onlar da benimle yapmaz zaten. Zoru seven bir adamım. Benden ikincisi yoktur bu dünyada.
***
Kurbağa dilini biliyorum, kurbağa senfonisi yazacağım
Zengin geçen çocukluğunuzda sizi en çok ne büyüledi?
Çocukluğumu tenis oynayarak geçirmedim ki, çelik çomak oynardım. Balmumlu iplerle köstebek çıkarırdım, balon uçurtmalar yapar içine lambalar koyardım. Kırmızı toprağı olan ve
Kaliforniya dediğimiz bir vadimiz vardı. Radyo açıp Bulgar müziklerini dinlerdik. Sonra vadinin altındaki gölcükte kurbağaları dinlerdim. Konuşurdum onlarla, kurbağa dilini öğrendim. (Kurbağa sesi çıkartıyor. İnanılmaz!) Yavru, ana, baba hepsinin dilini öğrendim. Bir kurbağa senfonisi yazmak istiyorum. Bu sapıklık mı şimdi, özel bir şey. Kalkıp da baldırıma aşkımın baş harfini yazdıracak değilim ki!
Öptüğünüzde prensese dönüşen bir kurbağa çıkmadı mı karşınıza?
Yok çıkmadı, o masallarda var. (Gülüşmeler) Ben Boşnakların arasında büyüdüm. Boşnaklık, Tatarlık, Pomaklık hepsi var bizde.
Kırklareli'ne ne verdiniz?
Aşkımı veriyorum yani. Her fırsatta bunu söylüyorum. Annemin, babamın mezarı orada. Dünyanın en sevdiğim toprağı. Oraya gömülmek isterim.
Romanlık var mı siz de?
Olsa gururla söylerdim, bir paye olur benim için. Ama yok. Hüsnü Şenlendirici iyi bir klarnetçiydi, ne yaptı ya? Magazin bitirdi, hiç affetmiyor.
ZAMAN