'Sadece Baykal'la da sınırla kalmasa...'

CHP Lideri Baykal'ın Kutlu Doğum Haftası törenlerine katılmasını ''fevkalade olumlu'' bulan Arınç, 'Sayın Baykal'la da sınırlı kalmasa... Yüksek organlarımızın çok değerli başkanları bu toplantılara hiç çekinmeden, hiçbir rezerv koymadan katılabilseler' dedi.

'Sadece Baykal'la da sınırla kalmasa...'

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın İstanbul'daki Kutlu Doğum Haftası törenlerine katılmasını ''fevkalade olumlu'' bulduğunu belirterek ''Keşke bugüne kadar da katılabilselerdi. Keşke bundan sonra da katılabilseler'' dedi. Yaşar Taşkın Koç'un sorularını yanıtlayan Arınç, CHP Genel Başkanı Baykal'ın bu yılki Kutlu Doğum Haftası'na katıldığının hatırlatılması üzerine her yıl nisan ayının bu günlerinde Kutlu Doğum Haftası'nın yapıldığını anımsattı. Meclis Başkanı olduğu dönemde de Kutlu Doğum Haftası programlarına katılmaya gayret ettiğini belirten Arınç, ''Tabii İslam'ın birleştiriciliği var. Müslümanlar, peygamberlerini çok severler, çok sevmeliler. İslam'ın öğretisini iyi bilmek ve iyi uygulamak zorundayız. İslam sulh dinidir, barış dinidir. İslam'ı çok iyi anlamak ve İslamofobia içerisinde olan insanlara da İslam'ın bir korku sistemi olmadığını, aslında herkesin gönüllerinde bir barış, bir huzur, bir sevgi yeşertebildiğini göstermemiz lazım'' dedi. CHP Genel Başkanı Baykal'ın İstanbul'daki Kutlu Doğum Haftası törenlerine katılmasının fevkalade olumlu ve çok doğru olduğunu ifade eden Arınç, ''Çünkü halkımızın ortak değerleri içerisinde hem inancımız vardır hem de bu inancımızın başında peygamberimiz gelmektedir. Keşke bugüne kadar da katılabilselerdi. Keşke bundan sonra da katılabilseler ve sadece Sayın Baykal'la da sınırlı kalmasa... Yüksek organlarımızın çok değerli başkanları, kurumlarımızın kuruluşlarımızın çok değerli yöneticileri bu toplantılara hiç çekinmeden, hiçbir rezerv koymadan katılabilseler. Ben bunu gönülden istiyorum'' diye konuştu. Baykal'ın son 5-6 yıldır Konya'daki Şeb-i Arus törenlerine katıldığını ve Mevlana'nın felsefesini, getirdiklerini güzel konuşmalarla yad ettiğini hatırlatan Arınç, İstanbul'daki törende yaptığı konuşmanın beğenildiğini dile getirdi. İstanbul'daki törende TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin ve Devlet Bakanı Faruk Çelik'in de konuşma yapmalarına rağmen Deniz Baykal'ın konuşmasının basında daha çok yer aldığına dikkati çeken Arınç, ''Çünkü ilginç olanı, Sayın Baykal'ın katılması ve konuşma yapmasıydı. Bunu bu kapsamda değerlendirmek gerekir. Çok normaldir. Geçmişteki bazı skolastik düşüncelerin veya tabuların aşılması gerekir. Sayın Baykal'ın bunu cesaretle yapmış olmasını ve belki de bunu yanlış bulanlara rağmen yapmış olmasını fevkalade olumlu buluyorum, samimi buluyorum, içten buluyorum'' ifadesini kullandı. Arınç, Baykal'ın 29 Mart yerel seçimleri öncesinde başlarını örten ve çarşaf giyen kadınları parti rozetiyle kabul etmesini, geçmişte bu örtüler, çarşaflar üzerinden yapılan olumsuz siyaseti silecek çabalar göstermesini çok olumlu bulduğunu kaydetti. Baykal'ın bu yaklaşımının iyi niyetle devam etmesi temennisinde bulunan Arınç, ''Toplumda ihtiyaç duyduğumuz kaynaşmayı, müşterek değerlere birlikte sahip çıkmayı ve irtica, gericilik, yobazlık, laiklik düşmanlığı gibi Türkiye'yi çatışma alanlarında yıllardan beri meşgul eden konularda yeni bir yorum yapmayı tekrar gündeme getirir'' görüşünü dile getirdi. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Anayasa değişikliği ile ilgili olarak CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a yönelik, ''(Ben siyasi sorumluluğu 24 maddede alıyorum ama 3 maddedeki sorumluluğu ben parti olarak üstüme almıyorum. Buna halk karar versin. Halkın önüne gitmesine ve halkın vereceği karara hiçbir itirazım olamaz) diyorsan elini tutalım, bu konuda bir araya gelelim'' dedi. Arınç, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın Anayasa değişikliğine ilişkin daha önce yaptığı teklifi neden reddettiklerinin sorulması üzerine bu konuları çok konuştuklarını söyledi. Baykal'ın konuşmaları içerisinde ''samimiyet, samimi olmamak, tuzak kurmak'' gibi kelimelerin geçtiğini belirten Arınç, ''Tabii geçmişte yaşanan bazı olaylara bakarak, acaba bu tekliflerinde ne kadar samimidir bunların araştırılması gerekiyor'' dedi. ''Baykal'ın Kutlu Doğum Haftası'na katılmasının arkasında şöyle bir amaç vardır'' diye düşünmenin yanlış olacağını ifade eden Arınç, ''Biz herkesi samimi ve içten kabul etmeliyiz. Mecelle'nin meşhur kaidesidir, (Beraatı zimmet asıldır). Yani bu çok hoş bir şeydir. Bir insanın suçluluğu açıkça ortaya çıkmadıkça ve bir yargı kararına bağlanmadıkça onun iyi, doğru, güzel olduğu kabul edilir'' dedi. ''Sayın Baykal'ın bu teklifi üzerine sütten ağzı yananların yoğurdu üfleyerek yemesi bence çok tabii'' diyen Arınç, samimiyet testine veya niyet okumaya girilmemesi gerektiğini söyledi. -''ANAYASA'YI DEĞİŞTİRMEK İSTİYORUZ-'' Baykal'ın Anayasa değişikliği öncesi ile bugünkü tavrı arasında samimiyet testi olmadan ve bazı sorular sorarak gerçeği anlamalarının gerekebileceğini kaydeden Arınç, şunları söyledi: ''Ben, bundan bir hafta kadar evvel, İzmir'de Gazeteciler Cemiyeti'ni ziyaretim sırasında bu konuda 3-4 tane soru sormuştum. Bu sorularım cevaplandırılmadı. Ama bir başka açıdan ben bu sorularımın cevabını aldım. Bir defa hem bu Anayasa değişikliği öncesinde hem demokratik açılım konusunda Sayın Baykal'ın ve partisinin yaptığı toptan suçlamadır. (Bunlar kötüdür, bunlar yanlıştır, bu vatan hainliğidir, bu bölücülüktür, sadece Türk'le konuşmak DTP ile konuşmak değildir, İmralı'yı PKK'yı muhatap almaktır, bu terörle mücadele değildir, terörle müzakeredir...) Hep bu sözleri duyduk. Yani (Demokratik Açılım)ın (D)sine bile girmeden bunu yanlış buldu, çirkin buldu, kötü buldu, vatan hainliğiyle eş noktaya getirdi. Şimdi bu mesele çıktı. Biz dünyaya yeni gelmedik Satürn gezegeninden. Bu Türkiye'de yaşıyoruz. 1982 Anayasası kabul edileli 30 seneye yaklaştı. Bu, bir darbe sonucu hazırlanmış bir Anayasa'dır. Bu Anayasa'nın geçiciden hariç 175 maddesi var ve bugüne kadar da 16 defa değişmiş. 16 defa nasıl değişiyorsa 17'nci defa biz, Anayasa'yı değiştirmek istiyoruz. Ama ilk günden bu yana (Bunlar Habur'u, Anayasa'ya taşımak istiyorlar), (Bunlar Cumhuriyet rejiminin ismini değiştirmek istiyorlar), (Bunlar AKP Anayasası yapmak istiyorlar...) Sayın Baykal'ın tabiri. Burada üç madde beş madde ayırarak konuşmuyor. Yine cepheden, bodoslama yine tamamını içerisine alacak suçlama yapıyor. Biz de üzülüyoruz. Birbirimize bakıyoruz. Biz vatan haini miyiz? Biz bölücü müyüz? Niye AKP Anayasası olsun? Bunlar Anayasa'nın değişebilir maddelerinden. Bugüne kadar nasıl değişebildiyse bundan sonra da öyle değişebilir.'' -''MÜZAKERE KAPISI ARALANABİLİR''- Baykal'ın, AK Parti'nin Anayasa değişikliği teklifini adeta ''hainlik'' derecesine indirdiğini kaydeden Arınç, ''Şimdi geldiğimiz nokta (ilk teklifine kadar her şeyine karşıyız ve bununla mücadele edeceğiz). Son anda bir değişiklik. O nedir? (3 madde) diyor. Sonra bunun başlık olduğu ortaya çıktı. (3 madde ayrılsın. O, referanduma gitsin 24'üne biz de destek verelim). Çok güzel, çok iyi. Ama o zaman bir tek sorum var sana. Toptan hepsine karşı çıkarken ve hepsi çok kötüyken nasıl oldu ve niçin böyle bir ayrım yaptınız? 24'ü nasıl çok güzel oldu sizce 4'ü veya 3'ü nasıl 'tu kaka' oldu. Bunu bana bir söylemeniz lazım ki ben bu kuşkularımdan kurtulayım. O zaman mı doğru söylüyordunuz şimdi yanlış yapıyorsunuz. O zaman mı yanlıştı şimdi mi doğru yapıyorsunuz?'' diye konuştu. Baykal'ın karşı çıktığı 3 maddenin Anayasa Mahkemesi ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısı ile parti kapatmayla ilgili olduğunu anımsatan Arınç, bunların içinde 11 maddenin olduğu çerçeve maddeler olduğunu söyledi. Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Ben İzmir'de ikinci soruyu sordum. Siz şunu mu demek istiyorsunuz, (24'ü iyi biz de 367'nin üzerinde oyla çıkmasını istiyoruz. Diğerleri de referanduma gitsin. Halk buna karar versin). O zaman burada bir incelik var. Şunu mu söylüyorsunuz? (Ben siyasi sorumluluğu 24 maddede alıyorum ama 3 maddedeki sorumluluğu ben parti olarak üstüme almıyorum. Buna halk karar versin. Halkın önüne gitmesine ve halkın vereceği karara hiçbir itirazım olamaz) diyorsan elini tutalım, bu konuda bir araya gelelim. Ama sen şunu mu söylüyorsun yoksa? (24'üne evet oy vereceğiz. Ama 3 için de elimizden geleni yapacağız. Referanduma gitmesini engelleyeceğiz). Çünkü geçmişte buna benzer söylemleri oldu. Burada iki tehlike var. Bir, Anayasa Mahkemesi'ni izam etmek için söylemiyorum, ama geçmişte biz, bunu yaşadık. 10 ve 42. maddeleri MHP ile birlikte 485'in katıldığı 411'in kabul ettiği bir Anayasa değişikliği yaptık. CHP, yanına 3-5 imza topladı gitti ve esasa girerek iptal ettirdiler. Şimdi önümüzde kötü bir örnek var bize göre. Siz şöyle söylüyorsanız, (Yani 24'ü evet. 3'ü ben bunu referanduma götürmeyeceğim. Ya referandumdan önce yürütmeyi durdurma kararı alarak bunu halka götürmeyeceğim veya referandumda çıkan oy ne olursa olsun -ki kabul noktasında- onu götürerek onu iptal ettireceğim). (Bu kadar da çılgınlık olmaz) diyeceksiniz Taşkın Koç olarak. Ama bunu konuşanlar var.'' ''(Anlaştığımız maddelerde işbirliği yapacağız, anlaşamadığımız maddelerde referanduma gidilecekse gidilsin. Halk karar versin) denilirse bu bir uzlaşma mıdır?'' sorusu üzerine Arınç, bunun yetmediğini Baykal'ın, ''Ben halkın karar vermesine saygı duyacağım ve referanduma gitmenin önündeki tüm engelleri kaldıracağım ve hiçbir engel çıkarmayacağım'' demesi gerektiğini söyledi. Arınç, ''Sayın Baykal çıkacak bu akşam veya yarın diyecek ki (24'üne ben de oy vereceğim. 3'üne ben oy vermeyebilirim. Ama ben halkın referandumda vereceğe karara saygılıyım. Ben referandumu engellemek için yasal hakkımı kullanmayacağım. 110 milletvekilinin imzasıyla Anayasa Mahkemesi'ne müracaat etmeyeceğim. Millete diyeceğim ki ey Millet, bunlara biz de oy verdik. Ama burada benim çekincelerim var. Buna siz karar verin. Egemenlik milletin). Bunu dersen, açık yüreklilikle söylersen ben şahsım adına bundan çok memnun olurum ve bu bir müzakere kapısını bize aralayabilir'' diye konuştu. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Sayın Baykal, Cumhurbaşkanı'ndan bir şövalyelik beklediğine göre o zaman 367 ile kabulü için oy verip sonunda Sayın Cumhurbaşkanı'nın hukuki düşüncesine, vereceği karara da saygı duyması gerekli'' Arınç, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın Anayasa değişikliği ile ilgili Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü muhatap aldığını söyledi. CHP'ye 30 maddenin beğenmediklerine oy vermemesi, beğendiklerine oy vermesi ancak tümü oylanırken 'evet' oyu kullanması önerisinde bulunan Arınç, ''O zaman demektir ki 367'nin üzerinde çıkacak gibi bu. Nereye gidecek, Cumhurbaşkanı'na. O zaman kendi sözünün muhatabı olan makamın yapacağını beklesin. Cumhurbaşkanı bakacak 367'nin üzerinde, olabilir ki MHP de katılacaktır olabilir ki diğer partiler de... Belki 400, 420... O zaman onların doğrudan yayımlanması için gönderebilir. Bakacak, eğer CHP'nin iddiası doğruysa 330 civarında kalmış olan maddeleri Sayın Cumhurbaşkanı kendi yetkisiyle referanduma sunabilir'' dedi. Kendisinin Cumhurbaşkanı Gül'e yol gösterme noktasında olmadığını belirten Arınç, ''Ama Sayın Baykal Cumhurbaşkanı'ndan böyle bir şövalyelik beklediğine göre o zaman 367 ile kabulü için oy verip sonunda Sayın Cumhurbaşkanı'nın hukuki düşüncesine, vereceği karara da saygı duyması gerekli'' diye konuştu. ''330 verdi, verdi. Ama sonunda beğendiği maddeler var onlara da oy verecek. Peki beğendiği maddelerin çıkması için oy vermesi gerekiyorsa onların kabulü için de sonunda tümünün oylamasında 'evet' vermesi lazım'' diyen Arınç, sonunda ''evet'' demeyecekse CHP'nin beğendiği maddelerin de kabul edilmesi ihtimalinin de olmadığını söyledi. -''BAYKAL TÜMÜNE 'EVET' DEMELİ'' Deniz Baykal'ın birkaç gün öncesinden farklı olarak bugün, ''Bütün engelleri çıkaracağım. Bunu Türkiye için yapacağım. Bunlar yanlıştır. Bunlar tehlikelidir'' dediğini anımsatan Arınç, ''O zaman bütün engelleri çıkaracaksan ben geçmişteki bütün kötü örneklere bakarak senden kuşku duyacağım o zaman'' dedi. Baykal'ın, Anayasa oylamasının tümüne 367 verilirse beğendiği maddelerin de kabul edileceğini kaydeden Arınç, şunları söyledi: ''Tümüne 367 çıksın diye 'evet' oyu verip de ilk gün muhatap aldığı Sayın Cumhurbaşkanı'nın bu konudaki gelişmelere bakarak ne yapacağını beklemesi lazım. Ne yapabilir Sayın Cumhurbaşkanı? Hepsi 367'nin üzerinde kabul edildiğine göre doğrudan yayımlanmak üzere Resmi Gazete'ye gönderebilir veya Türkiye'deki gelişmelere bakarak '3'ü, 4'ü, 5'i referanduma gitsin diğerleri de oradan yayımlansın' da diyebilir. Bunu Cumhurbaşkanımız sadece CHP istediği için değil, belki kendi hukukçularının da göreceği lüzum üzerine böyle bir karar da verebilir. Ama bunu bu şekilde yapıyor olması, CHP'nin bu Anayasa değişikliğinde asıl amacının ülkenin böyle bir Anayasa ihtiyacı olduğunu düşünmesinden geçer, diye söylüyorum. Bütün bunları yaparken 'Ben bütün bunlara baştan kategorik olarak karşı çıkmıştım. O yanlış bir siyasetti ama doğrusunu şimdi yapıyorum' diyerek bu Kutlu Doğum Gecesi'nin güzel vesilesiyle yeni bir siyasi sayfa açması lazım. Çünkü CHP geleneği, tek parti geleneğidir. Tek parti geleneği de totaliter bir anlayıştır. Totaliter bir anlayışta da hiçbir zaman uzlaşma vs. yoktur. Eğer Sayın Baykal bu tabuyu yıkacaksa yani İttihat ve Terakki geleneğini, tek parti geleneğini, Milli Şeflik geleneğini bir kenara koyup da artık, gerçekten adında olduğu gibi Avrupa'daki arkadaşları, dostları siyasi partiler gibi halk için, halka göre, halkla beraber bir siyaset anlayışını benimsediğini gösterecekse referandum en tabii haktır, demokratik bir yoldur. 'Halk bu konuda ne karar verirse başımın üstünde yeri var' demesi lazım.'' -''MUHALEFET ŞERHLERİ ASLINDA HAZIRDI''- Deniz Baykal'dan kimsenin korkmadığını dile getiren Arınç, şöyle devam etti: ''Onun bir siyasi lider, figür olarak bu konuda yapacağı çok hayırlı bir iş varsa biz onu, geçmişi bir kenara bırakalım. Geçmişi ama bunu da bir insanın söylemesi lazım. Yani ben, karşıdan çıktım, her şeyi söyledim. Madde madde yazdım, grup konuşmalarını, basına açıklamalarını... Yenilir, yutulur şeyler değil. Hiçbir şeyimiz kalmamış bizim. Zaten Türkiye'de bir gerginlik var, bir gerilim var. İnsanlar birbirlerine kuşkuyla bakmaya başlıyorlar. 'Bunlar vatanı mı satıyorlar, toprağı mı satıyorlar'... Bir mayınlı arazilerin temizlenmesinde bile hiçbir şeyimiz kalmadı, hiçbir kutsalımız kalmadı. Yüksek yargı ile ilgili konular bize göre çok önemli konulardır ve mutlaka değişmelidir. Ona göre yanlıştır, değişmemesi gerekiyor. Bu samimiyetsizliğe ve güvensizliğe bir sebep olarak da şunu söyleyebilirim, ne dedi? '24'üne evet vereceğiz ama 3 tanesine karşıyız' dedi. Ama ne yaptı biliyor musunuz? Anayasa Komisyonundan çıkarken iki gün istediler muhalefet şerhi yazmak için. Muhalefet şerhleri aslında hazırdı. O sözlerinin aksine şeyler yazdı. O 29 maddenin hepsine itiraz ettiler. İşin kötüsü hepsini Anayasa'nın 2'nci ve 4'üncü maddeleriyle bağlantılı gösterdiler. 'Yani Anayasa şeklen değişiyor ama Anayasa'nın ruhunu değiştiriyorlar. Aynen 10 ve 42'de olduğu gibi bunu iptal edin' dediler. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu. Hem diyorsun ki '24'ü çok güzel, çok güzel, çok cici, çok böyle parlak. 'Ama onları da tehlikeli buluyorsun. Anayasa Mahkemesi'ne yazacakları dilekçeleri o aslında. Muhalefet şerhi olarak da komisyon raporuna koyuyorsun.'' -''YA ORADA YA REFERANDUMDA KABUL EDİLECEK''- CHP Genel Başkanı Baykal'ın uzlaşmak için Pazartesi gününe kadar süre vermesini eleştiren Arınç, ''Yanlış bir üslup. Görüşmeler başladığında 'bu iş kolay olmaz' diyor. Belki kendisi söylemedi ama Sayın Özyürek, Sayın Hakkı Süha Okay tehdit ediyor. İçtüzükten gelen bütün haklarınızı kullanırsınız. Ama kavga mı edeceksiniz, bir şey mi yapacaksınız ama bunu bizim böyle gözümüzü korkutacak üsluplarda söylemeleri çok yanlış olur'' dedi. Kendilerinin de TBMM İçtüzüğü'nün verdiği hakları sonuna kadar kullanacaklarını söyleyen Arınç, ''Ama sonunda bu Anayasa değişikliği ya olacak, ya olmayacak. 330 ya çıkacak, ya çıkmayacak. Ya orada kabul edilecek, ya referandumda kabul edilecek. Başka ihtimaller yok. Rejim Cumhuriyet, Anayasal bir rejim. Parlamenter bir sistem var. Bu iş bugüne kadar böyle olmuş, bundan sonra böyle olmaya devam edecek'' diye konuştu. Doğrudan halka gitmenin yolunun her zaman bulunması gerektiğine dikkati çeken Arınç, kendisinin de referandumun 40 yılda bir yapılmasından yana olmadığını söyledi. Batılı ülkelerde yerel yönetimlerin bile referandum yaptığını belirten Arınç, ''Ama diyelim ki halk bunu reddetti, olabilir. O zaman ne diyeceğiz? Halka mı kızacağız? 'Ama halka gitmesin, çünkü halk kabul edecek. Taş üstüne taş koyalım' derlerse bizim bunun karşısında yeniden önümüz duvarlarla örülmesin diye bazı teminatlar istememiz gerekebilir'' dedi. Arınç, ''330 ile ilgili bir tedirginliklerinin olup olmadığı ve partiden oylamada fire olması ihtimalinin'' sorulması üzerine, ''Ben partimin bütün milletvekillerinden büyük bir destek olduğu, samimi bir destek olduğu kanaatindeyim. Arkadaşlarımızı tanıyorum. Yaptığımız iş, Türkiye için çok önemli bir iş. Onlar halkla temas içindeler. Halkın bu konuda olumlu tavırlarını, davranışlarını biliyorlar. Ben, bir 'hayır' veya 'ret' oyu vereceklerini prensip olarak kabul edemem. Ama gizli oylamada milletvekili, vicdanı ile baş başa kalır. Benim partimde MHP'den de CHP'den de BDP ve diğerlerinden de farklı oy kullananlar bir ihtimal olarak mutlaka çıkabilir'' diye konuştu.
<< Önceki Haber 'Sadece Baykal'la da sınırla kalmasa...' Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER