Hayat emanetini korumak, ona emredilen ölçüde sahip çıkmak insanın sorumluluğundadır. İnsan, iradesine verilen bu vazifenin gereğini yerine getirerek fizikî ve ruhî aktivitelerini engelleyecek tüm olumsuzluklardan sakınmak ve sağlığına özen göstermek zorundadır. Sağlığın kaderi Allah’ta, duası da insandadır. Bu dua ancak dikkatli olmak, helâl yol ve yöntemleri tercih etmekle yapılabilir.
Hayat pratiği insanın tercihlerini zorlayacak kadar güç değildir. Kolaylaştırıcı nitelik ve çeşitlilikte yaratılmıştır. Bediüzzaman Hazretleri’nin ifadesi ile ‘Helâl dairesi geniş ve keyfe kâfidir.’ Bu tezin gerçekliğini ve geçerliliğini test etmek için basit bir parmak hesabı bile yeterlidir. Haram kılınan her ne varsa, saydığımızda iki elin parmağını geçmediği görülecektir. Helâl dairesine giren tüm davranış ve nimetler ise sayılamayacak kadar çoktur. Peki, hayatın mayasında böylesine bir kolaylık ve yeterlilik varken neden insanlar hayatı hem kendilerine hem de çevrelerine zorlaştırmaktadır? Bunun nedeni; Allah’ın kendilerine sunduğu Kur’ân ve Sünnet rehberliğinden insanların yeterince istifade edememesidir. Allah Yüce Beyân’ı ile insanları muhatap almış ve Beyân’ını anlamayı kolaylaştırmak için de İnsanlığın İftihar Tablosu sallallahu aleyhi ve sellem’i içimize rehber olarak göndermiştir.
Tıbbı Nebevi
Allah Resulü, her konuda olduğu gibi hayat emanetini ve sağlığı muhafaza etme hususunda da insanlığa eşsiz yöntemler gösteren bir önderdir. Tıp dünyası bugün onun 15 asır önceki uygulamalarından edindiği çıkarımlarla insanlığa korunma yollarını aktarmış, Tıbbı Nebevî isimli saha ile tedavi metotlarını geliştirmiştir. Efendiler Efendisi’nin hayatı ve tavsiyelerine dikkatlice bakıldığında, insan sağlığının helâl ve temiz gıdaların kullanımı ile doğrudan bağlantılı olduğu görülecektir. Ancak beslenme konusunda gösterilecek dikkat ve titizlik, sağlıklı bir hayat yaşanmasına zemin hazırlayabilir.
Yerken Tükenmeyin
İnsanlar biyolojik yaşamlarını devam ettirebilmek için çeşitli gıda ve besin kaynaklarını tüketmek durumundadırlar. Ve aslında bu tüketim yalnızca bedenin değil ruhun da gelişimine tesir eder. Hemen her konuda olduğu gibi burada da ifrat ve tefrit yaşandığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Kimi insanlar yaşamak için yerken kimileri de âdeta yemek için yaşarlar. Bu olumsuz yaklaşımın üzerine bilinçsiz tüketim de eklenince insan sağlığı günden güne tehlikeye giren bir hal alır. Sağlık istatistiklerine bakıldığında, hastalıkların %90’ının, beslenirken yapılan şuur ve bilgi mahrumu tercihlerden kaynaklandığını görüyoruz. Hiçbir kaygı taşımadan gelişi güzel beslenme insanın kendisini hiçe sayıp, kendi eliyle kendisini ateşe atmasıyla eş değerdir.
Işık Yayınları tarafından yayımlanan ve Doç. Dr. Serkan Çakır’ın hazırladığı ‘YEDİKLERİNİZ HELÂL OLSUN’ isimli çalışma, okurlarına helâl yol ve gıdalarla beslenmenin önemini anlatarak, çağın insanını yedikleriyle tükenmekten korumaya çalışıyor. Helal ve temiz beslenme konusunda detaylı bilgiler veren kitap, başta Efendiler Efendisi’nin yeme içme âdâbından örnekler sunarken, Sahabe Efendilerimiz’in, âlimlerin ve tarihi simâların beslenmelerine gösterdikleri özen ve dikkati ilginç anekdotlar eşliğinde aktarıyor. Kitap, bitkisel ya da hayvansal gıdaların hazırlık ve kullanım sürecindeki İslâmî hassasiyetlere etraflıca değiniyor. Gıda sektöründe yaşanan denetim yetersizliklerinin nedenlerini, katkı maddeleri ve jelatin kullanımlarındaki risk faktörlerini masaya yatırıyor. Helâl ve temiz beslenmek için akla gelen ilginç birçok soruya açıklıkla cevap veren ‘YEDİKLERİNİZ HELÂL OLSUN’, her evde bulunması, herkesin okuması gereken bir beslenme rehberi.