Türk
Sağlık-Sen üyeleri,
Sağlık Bakanlığı önünde toplanarak, Bakan Recep Akdağ'ın
protesto edildiği sloganlar attı. Sendika Genel Başkanı
Önder Kahveci, burada yaptığı açıklamada, sağlıktaki
döner sermaye uygulamasının tam bir faciaya dönüştüğünü savunarak, çalışanlara ödenen miktarlar arasında uçurumlar oluştuğunu, emekliliğe yansıtılması gibi düzenlemelerde çalışanlar arasında ayrım yapıldığını söyledi.
Birbirinden farklı 7 istihdam modeliyle Sağlık Bakanlığında
teşkilat bütünlüğünün bozulduğunu, ayni işi yapan fakat farklı haklara sahip olan çalışanlar oluşturulduğunu dile getiren Kahveci,
sözleşmeli istihdamla çalışanların eşinden, ailesinden, memleketinden uzak yaşamakla karşı karşıya bırakıldığını belirtti.
Sağlıkçıların
mesai saatlerinde haksızlığa uğrayarak fazla çalıştırıldığını ifade eden Kahveci, sağlıkçıların maruz kaldığı şiddet olayları ile ilgili ise hiçbir
tedbir alınmadığını ileri sürerek, şöyle konuştu:
''Artık bu şiddete dur denilmelidir. Sağlıkta rutinleşmiş olan şiddetin önüne geçilmelidir. Sağlık çalışanlarını
mağdur etmeyi kendilerine ilke edinenler yaşanan şiddet olaylarına çözüm üretmedikleri gibi
yabancı doktor, yabancı hemşire getireceğiz gibi açıklamalarla çalışanlara aba altından
sopa göstermektedirler.
8 yıldır
iktidarda olup da doktor eksikliğini çözemeyenlerin sızlanarak yabancı doktora ihtiyacımız var demesi üzüntü vericidir. Doktor eksikliğini çözmek istiyorlarsa doktorların ihtiyaç duyulan
hastanelerde askerlik yapmalarının önünü açmalıdırlar. Bizim bu yöndeki talebimizi yerine getirmelidirler. Yabancı doktor sevdasından iktidar vazgeçmelidir. Çünkü hasta ile
iletişim kuramayan, bizim kültürümüze ve kullandığımız kelimelere yabancı olan hekimler bu millete
şifa veremez.
Türk
Sağlık-Sen olarak bugün burada doktor önlüklerini
bakanlık demirlerine asarak sağlıkta yaşanan adaletsizlikleri ve yabancı doktor sevdasını protesto ediyoruz. Hastanede askerlik, sözleşmelilere kadro gibi taleplerimizin de yerine getirilmesini istiyoruz. Çözümü sağlayacak olanlara da bu önlüklere bakında ibret alın diyoruz.''
Kahveci, ayrıca önündeki iki farklı sepetteki ürünleri sayarak
TÜİK'in
enflasyon sepeti ile çalışanların tükettiği ürünlerden oluşan enflasyon sepetinin ayrı olduğunu söyledi.
TÜİK enflasyon sepetinde pinpon topu, matkap ucu,
eldiven, flüt,
dinamit bulunduğunu anlatan Kahveci, buna karşın çalışanların enflasyon sepetindeki domates, mutfak tüpü, benzin gibi zorunlu
tüketim malları olduğuna, bunları fiyatlarının da yüzde 8 ila 63 oranları arasında arttığına dikkati çekti.
Kahveci, ''Böyle bir sepetin sonucunda da kamu çalışanlarına 2010 yılının Temmuz-
Aralık dönemi için yaklaşık yüzde 0,21 oranında
komik bir
enflasyon farkı zammı çıkmıştır. Bu düpedüz milleti kandırmaktır'' dedi.
Açıklamanın ardından,
sendika üyeleri, önlüklerini çıkararak bakanlığın bahçe demirlerine astı.