Savcıların hiçbir şeyden çekinmemesini isteyen Bakan Şahin, şu teminatı verdi:
"Sonuna kadar gidin. Sonu nereye varırsa varsın, her kişi ve kurumla ilgili gereken işlem neyse yargı mensupları onu yapmalıdır. Hiçbir mağduriyete uğramayacaksınız." Zaman'a önemli açıklamalarda bulunan Bakan Şahin,
Danıştay saldırısını gerçekleştiren
Alparslan Arslan'ın
Ergenekon örgütüyle bağlantılı olduğunu düşünüyor. Şahin, söz konusu eylemle Türkiye'de iç çatışma çıkarılmak istendiğinin vurguladı. Ona göre 'ail yakalanmasaydı olayın boyutları çok geniş olurdu.' Şahin, "
Hükümete ve mütedeyyin insanlara yönelik toplumda bir infial başlatmaktı amaç. Çok
şükür emniyet ve yargımızın elbirliğiyle çalışması bu oyunları bozdu."
Yargıtay Başkanı'nın "Rejim tehlikesi görmüyorum." yönündeki açıklamasını takdirle karşılayan Bakan Şahin,
Anayasa Mahkemesi'nin başörtüsü düzenlemesi konusundaki iptal başvurusunu sadece şekil yönünden denetleyebileceğini hatırlattı. Aksi durumda Yüksek Mahkeme'nin saygınlığına gölge düşeceğinin altını çizdi. İşte sorular ve Şahin'in bunlara verdiği cevaplar:
Ergenekon'la çetelerin çözülmesi bir fırsat olarak görülüyor; ancak bir yandan da 'daha üste çıkılmaz, burada kalır endişeleri var, ne dersiniz?
Adalet Bakanı olarak yargı mensuplarına şu güvenceyi vermek istiyorum: Hiçbir şeyden çekinmeyin. Her şeyin üstüne gidin. Sonuna kadar gidin. Sonu nereye varırsa varsın, her kişi ve kurumla ilgili gereken işlem neyse yargı mensupları onu yapmalıdır. Hükümet arkanızdadır. Yargı mensuplarına 'hiçbir mağduriyete uğramayacaksınız' teminatını vermek durumundayım. Sayın Baş
bakan da söyledi, ben de söylüyorum; 'Bu tip suç örgütleri konusunda nereye kadar uzanırsa oraya kadar gidilmelidir.' Onların sonuna kadar gitmesi için ne ihtiyacı varsa bunu karşılayacak olan bir
iktidar işbaşında.
Tutuklanan ve ismi geçenler yeterli mi, daha önemli isimler var mı sizce?
Başkaca uzantıları da olabilir diye düşünüyorum. Tabii bu nedenle kafalarda hiçbir soru işareti kalmamalı. Gerek vatandaşın, gerekse soruşturmaları yürüten görevli arkadaşlarımızın kafalarında soru işareti kalmamalı. Soru işaretlerini ortadan kaldırıcı bir çalışmayı mutlaka yapmak gerekir. Bununla ilgili her türlü imkanı seferber ederiz. İstanbul'da bu son örgütle ilgili elde edilen dokümanları deşifre ettik. Bir sisteme göre dosyalanması konusunda Ankara'da Emniyet Genel Müdürlüğü'nde tecrübeli elemanları geçici olarak İstanbul'da görevlendirdik. İstanbul'dakilerin böylesine geniş kapsamlı bir arşivleme çalışması gecikebilir düşüncesiyle yaptık. Hiçbir fedakarlıktan kaçınmayız.
Bu çetelerin amacı darbe yaptırmak mı?
Çıkar amaçlı olanlar da var, siyasi amaçlı olanlar da. Siyasi amaçlı olanlar mevcut iktidarı beğenmiyor.
Millet iradesine saygı duymuyor. Acaba bu iktidarı toplumda bir kargaşa ve çatışma çıkararak nasıl uzaklaştırabiliriz diye bunun altyapısını oluşturanların bir araya getirip oluşturduğu örgütler var. Böyle bir çalışma yapan, bunun için maalesef
cinayetler işleyen, suç işleyen insanlar olmuştur. Ama artık bunlar deşifre oldu. Son yıllarda ortaya çıkartılan çetelerde artış var. 350 civarında çete çökertilmiş.
Ergenekon çıkınca ilk açıklamanızda 'ders olsun' demiştiniz...
Gayet tabii. 'Bir daha bu tür işlere girmeyin. Sonuç alamazsınız. Hem millet artık bu konuda tecrübe sahibi olmuştur. Hem de devletin güvenlik sistemi ve yargı gerekeni yapar. Amacınıza ulaşmanızın imkanı yoktur' demek bunun anlamı.
Danıştay saldırısı sonrası 'ulusalcı' yapılanmaya dikkat çekmiştiniz. Ergenekon'dan sonra 'haklı çıkmışım' dediniz mi?
Şu anda hakkında
operasyon yapılan ve birtakım mensuplarının tutuklandığı Ergenekon çetesiyle, öyle bir örgütlenmeyle o zaman isim belli değildi. Bağlantılı olduğuna dair izlenimler edinmiştik. Bu örgüt adına cinayeti işlediğini tahmin etmiştim. Nitekim üstüne üstüne gidildi. Ancak hep dikkatleri başka yere çekmeye çalışıyor. Hâlâ saldırıyı yapan
avukat (
Alparslan Arslan) son açıklamalarıyla bile başka yere çekme gayretinde. Halbuki o taraklarda hiç bezi olmayan bir insandır. Mahkeme de ciddi bulmadı zaten.
Alparslan Arslan yakalanmasa ne olurdu?
Danıştay saldırısıyla Türkiye'de kargaşa ve iç çatışma çıkarmak istediler. Fail yakalanmasaydı boyutları çok geniş olurdu. Hükümete ve mütedeyyin insanlara yönelik toplumda bir saldırı infiali başlatmaktı amaç. Çok şükür bu oyunlar bozuldu. Emniyet ve yargımızın elbirliğiyle çalışması bu oyunları bozdu.
Danıştay davasında bazı sanıkların itirafta bulunacağı iddia edilmişti; ancak mahkemede ismi geçen sanık konuşmadı. İlişkiler hâlâ tam olarak aydınlanamadı.
Danıştay saldırısıyla ilgili mahkeme kararını eleştirmem. Ama yargı süreci henüz bitmiş değildir. Mutlaka
Yargıtay'a da gelecektir. Söylediğimiz noktalarda da Yargıtay'ın ilgili dairesi incelemeler yapacaktır, ek soruşturmalar yapılabilir.
Başörtüsü kararı Yüksek Mahkeme'nin saygınlığını etkiler
Başörtüsüyle ilgili değişiklik Anayasa Mahkemesi'nin önüne gidecek. Yüksek Mahkeme nasıl karar verir?
148. madde gayet açıktır. Anayasa Mahkemesi'nin nasıl bir denetim yapacağı, denetiminin sınırları açıkça belirtilmiştir. Ben Yüksek Mahkeme'nin bu çerçevede olaya bakacağı kanaatindeyim. Çünkü Anayasa Mahkemesi'nin geçmişte, çok tartışılan önemli konularda kararları oldu. Mahkeme kararlarıyla ilgili çokça tartışıldı. Bu tartışmalar Türk hukuk sistemine ve Anayasa Mahkemesi'ne itibar kazandırmadı. O bakımdan hukukun genel çerçevesi ve anayasanın çizdiği o sınırlardan uzak ya da sınırı aşan bir yorum ve karar, sanıyorum daha çok yargıya güveni etkiler. Yüksek Mahkeme'nin saygınlığını olumsuz etkiler diye düşünüyorum.
301. madde sürekli gündeme geliyor ama erteleniyor. Bir sıkıntı mı var?
Hizmet içi eğitimlerden sonra mahkemelerimiz 301. maddeyle ilgili davalarda
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına atıfta bulunarak karar vermeye başladı. Hem
beraat edenlerin sayısında artış, hem mahkumiyette ve dava sayılarında azalma var. Buna rağmen 301. maddeyle ilgili değişikliğe ihtiyaç olduğu kanaatindeyim. Biz 301. maddeyi AB ülkelerindeki ortalama yaklaşıma yakın yapmaya çalışıyoruz. Hazırladığımız teklifte Adalet Bakanlığı'nın iznine tabidir denilmişti. Şimdi cumhurbaşkanımızın iznine bağlıdır diye bir düşünce de var. Bence ikisi de olabilir.
Yargı kurumlarıyla hükümetin arasını açma çabaları var.
Hiçbir siyasi iktidar gerginlik istemez. Kurumlarla sürtüşme yanlısı olmaz. Siyasi iktidarları başarılı kılacak olan uyumdur, iç barıştır. Biz deli miyiz ki toplumda huzursuzluk çıkaralım, kurumlarla cedelleşelim,
kavga edelim. Bu, bindiğimiz dalı kesmektir.
Yargıtay Başkanı'nın 'rejim tehlikesi görmüyorum' açıklamasına ne diyorsunuz?
Sayın
Gerçeker gerçekten sorumlu bir kişi olarak değişik sorular karşısında bana göre isabetle böyle bir değerlendirme yapmıştır. Bu ancak takdir edilebilir. Bulunduğu makamın sorumluluğu bunu gerektirir. 85 yıl sonra hâlâ Cumhuriyet'i tartışıyor olmak, tehlikede olduğunu söylemek aslında bazılarının bağlılığında sorun olduğunu gösteriyor. Ben Cumhuriyet'in halkımıza mal olduğunu düşünüyorum. Niye kediyi kuyruğundan asılıyoruz? Böyle yapınca o kurumlara da zarar veriyoruz.
CHP ikide bir Atatürk'ün partisiyiz diyor.
Allah aşkına bu ülkede Atatürk'ün saygınlığı yüzde 20 midir? Yüzde 100'dür.
ZAMAN