Medresede eğitim gördüğü yıllarda birkaç öğrenci tarafından köşeye çekilerek sıkıştırılınca daha o zaman hürriyetine ne kadar düşkün olduğunu hocasına söylediği şu sözlerle ispatlamıştı: 'Şeyh efendi bunlara söyleyiniz benimle dövüştükleri
vakit dördü birden olmasınlar. İkişer ikişer gelsinler!'
Medresedeki o çocuk büyür, 15 yaşına gelir. Miran aşiret reisi Mustafa Paşa'nın yöre halkına kötü davrandığını duyar. Aşiret reisini,
baskı ve zorbalıktan vazgeçirmek için çekinmeden Cizre'ye gider ve amacına ulaşır. Bölge halkı derin bir nefes alır... İkinci Meşrutiyet'in çalkantılı yıllarında çevresindekilere meşrutiyet, hürriyet ve anayasanın İslâmiyet'e aykırı olmadığını anlatır. I. Dünya Savaşı yıllarında talebeleriyle birlikte Doğu Milis Teşkilatı'nı kurar ve Van-
Bitlis cephesinde
gönüllü alay komutanı olarak Ermenilere ve Ruslara karşı savaşır. Yakalanarak Ruslara
esir düşer. Kosturma'daki esir kampında Rus başkumandanına karşı sergilediği tavır, onun nasıl bir hürriyet âşığı olduğunun bir başka kanıtıdır. Rus başkumandanı karşısında ayağa kalkmayan ve kendisinin
Müslüman bir alim olduğunu söyleyen
Bediüzzaman, vakur bir tavırla, 'Ben size itaat etmem!' der.
Ülkesine döndükten sonra 1925 yılında patlak veren Şeyh Said isyanına karşı çıkar, hatta Şeyh Said'i isyandan vazgeçirmeye çalışır. Buna rağmen Burdur'a
sürgüne gönderilir. İşte bu vakitten sonra o hürriyet âşığı alim zat, kadere bakın ki bir ömür boyunca hapishaneleri
yurt edinir. Barla,
Kastamonu,
Eskişehir ve
Emirdağ ona zindan olur. Hapishanelerde Bediüzzaman kendi iç dünyasına yönelir, bir anlamda ruhunu beden hapsinden kurtarır, kitaplar yazar, talebeler yetiştirir.
Risale-i Nurlar bütün bir Anadolu'ya yayılır... Onun mayasını şekillendiren hürriyet anlayışı, zaman zaman kesintiye uğratılsa da 80 küsur yıllık hayatı boyunca o hep hürriyetinin peşinden koşar.
Üstad,
küçük yaşta medrese eğitimi aldıktan sonra
Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşüne ve Cumhuriyet'in kurulmasına şahitlik etti. Savaşlar ve işgallerle kırılan bir millete İslam'ı ve imanı, asrın gerekleriyle hatırlatmak gayesiyle yola çıktı. Sadece kitap yazdığı ve talebe yetiştirdiği için pek çok
iftira ve komployla öldürülmeye çalışıldı. Şartlar ne olursa olsun eser vermeye devam etti. Çekilen çileler sayesinde bugün
Risale-i Nur Külliyatı dünyanın dört bir tarafında okunuyor. Bediüzzaman Said
Nursi'nin hayatı, önümüzdeki günlerde 'Hür Adam' ismiyle
seyircinin beğenisine sunulacak.
Film, Üstad'ın hayatından kesitler anlatacak. Yazdığı kitaplar, yetiştirdiği talebeler, baskı ve zulüm gördüğü sürgün yılları dramatik bir dille gözler önüne serilecek.
Hür Adam'ı, gişe rekorları kıran Minyeli Abdullah'ın yönetmeni çekiyor
1980'lerin sonunda gişe rekorları kıran 'Minyeli Abdullah'ın yönetmeni
Mehmet Tanrısever, uzun bir aradan sonra ilk kez 'Hür Adam'la seyircinin karşısına çıkacak.
Senaryosu Mehmet Tanrısever, Mehmet Uyar ve Ahmet Çetin'e ait olan filmin çekimleri geçen hafta Isparta'da başladı.
İstanbul ve Burdur'da da gerçekleştirilecek çekimlerin sekiz hafta sürmesi planlanıyor. Filmde Bediüzzaman
Said Nursi'yi, dizi ve sinema
oyuncusu
Mürşit Ağa Bağ canlandırıyor. Oyuncu, Devlet Konservatuarı'ndan
mezun olduktan sonra bir süre Şehir Tiyatroları'nda çalıştı. Daha sonra televizyon ve sinemaya yöneldi. 'Hanım' ve 'Köpekler Adası' filmleriyle seyirci karşısına çıktı. 'Affet Bizi Hocam' dizisinde oynadı. 'İz Peşinde', 'Kaygısızlar', 'Günaydın İstanbul Kardeş' ve 'Kınalı Kar' gibi televizyon dizilerinin kadrosunda yer aldı. Bağ, son olarak Samanyolu TV'de yayınlanan 'Hakkını Helal Et' dizisinin baş karakteri Murat'ı oynadı.
Bediüzzaman Said Nursi'nin hayatını anlatan Hür Adam isimli filmin çekimlerine Isparta'da başlandı. Filmi Mehmet Tanrısever yönetiyor.
Filmde Bediüzzaman Said Nursi rolünü Mürşit Ağa Bağ oynuyor.