ŞAKA GİBİ AMA GERÇEK
Hakkari Gediktepe'de 12 askerimizin şehit olduğu
terörist saldırıdan sonra bazı eski askerler televizyon
ekranlarında bir iddiada bulundu.
“
Ergenekon soruşturmaları sebebiyle askerin morali bozuluyor, dolayısıyla terörle mücadeleyi iyi yapamıyor” dediler.
Şaka gibi.
Sonra Hakkari'nin
komutanı saldırıyla ilgili Başbakan'a brifing verirken “biz teröristleri aslında daha önce tespit ettik ama
çoban sandık” dedi.
Bu da
şaka gibi.
Çoban sanılan teröristler arkadan dolaşıp bizim askerlerimizi şehit etti.
Aynı komutan TSK'nın döşediği mayınların patlaması sonucu 7 askerimizin şehit olmasını da “olur böyle kazalar, önemli değil” diyerek büyük bir olgunlukla(!) karşılamıştı.
Şimdi bu kez
Hatay'da şaka gibi bir olayla daha karşı karşıyayız.
Bu kez askerler;
köylüleri terörist sanıp ateş etti.
Sonuç; 2 köylü öldü.
Şimdi ekran ekran dolaşıp
psikolojik harekat yürüten bu asker eskilerinin mantığıyla düşünelim ve “Ergenekon sebebiyle kimyası bozulan asker teröristi çoban, köylüyü terörist sanmaya başladı” diyelim de çıkalım işin içinden.
Kalan sağlar bizimdir.
Olaylara bu kafayla bakarsak; bu ülkede ciddiyetsiz komutanlar sebebiyle şehit olacak vatan evladı da, pisi pisine ölecek köylü de bitmez.
Ergenekon soruşturması sürdüğü sürece asker bir türlü terörle mücadeleye motive olamaz, bu tip
iş kazaları yaşanır, “önemli değil” derler geçer gider.
O halde Ergenekon soruşturmaları derhal bitirilsin,
tutuklu bütün askerler hemen serbest bır
akılsın.
Ya da en iyisi bazılarının söylediği gibi; bu
referandum terörü azdırdığından, ortamı gerdiğinden
Anayasa değişikliği işinden vazgeçilsin.
Referandum işi askıya alınsın hatta iptal edilsin, eski
sistem yola devam edilsin.
Nedir eski sistem ?
Yargıdaki kast sistemi.
Dolayısıyla Ergenekon'un kurtuluşu.
Yüksek yargı beğenmediği davaları normal mahkemelerden alıp kendisi görsün, bassın tahliyeyi, beraati bu çile bitsin.
Bakın o zaman kimyası bozulan askerin morali nasıl düzelir, nasıl da teröristleri avlamaya başlar !
Ama onlar meselenin aslını esasını hiç görmek istemiyorlar.
Askerin kimyasını asıl neyin bozduğunu anlamak istemiyorlar.
Askerin kimyasını asıl bozan; askerlik dışındaki işlerle uğraşması.
Ülkeyi yönetmeye kalkması, siyasete yön verme arzusu.
Darbe planlaması, beğenmediği
sivil yönetimleri alaşağı etme çabası.
Kafası bozulduğunda hemen kağıda kaleme sarılıp siyasi
iktidara
muhtıra döşenmesi.
Askerliği bırakıp millete nizam vermeye kalkması.
Bazı iktidar heveslisi pili bitmiş sivillerle birbirlerine gaz verip, yeniden ülkenin yönetimini hep birlikte ele geçirme gayreti.
Ak Parti'den kurtulup kendi kafalarına göre bir
Türkiye oluşturma idealleri.
Yüksek bürokrasiyi de,
yüksek yargıyı da ellerinde bulundurunca kimsenin kendilerine
hesap soramayacağını sanmanın verdiği cesaretle yola devam etmeleri.
Sonra ?
Siyaseti yönetmeye kalkıp ülkeyi şekillendirme çabalarında muvaffak olamayınca elde kalan, boşverilen askerlikte kaybolan
disiplin, tam bir darmadağın olmuş
manzara.
Darbe hevesiyle geçirilen yıllarda ne kadar terörist saldırı gerçekleştiyse hepsinde ortaya çıkan akıl almaz ihmaller, onlarca askerimizin şehit olmasına sebep oldu.
Dağlıcası da aynı, Aktütün'ü de, Reşadiyesi de, İskenderun'u da, Gediktepesi de.
Hepsi şaka gibi.
Ama ölenlerin hepsi gerçek.
Hepsi vatan evladı.
Hepsinin bir bekleyeni, bir sevdiği, ana babası var.
Ülkeyi yönetmeye kalkıp, siyasete ayar verme hevesi maalesef askerin kimyasını bozdu.
İşte terörle mücadelenin geldiği nokta.
Teröristi çoban, köylüyü terörist sanan bir akıl almazlık.
Şimdi ekranlarda asimetrik harekat peşindeki eski askerler; yoksa “bakın her terörist sanılana ateş edilirse manzara böyle olur” mu diyecekler ?
Askerin kimyasını bozan Ergenekon mu, yoksa kendi işi dışındaki işlerle uğraşmaya kalkması mı ?
Ama en azından
toplum üzerinde psikolojik etki oluşturmak amacıyla üretilen “Güçlü
Ordu Güçlü Türkiye” sloganının yanlış olduğunu görmeleri, önemli bir gelişme diye düşünürken
Genelkurmay onun da
baskı hatası olduğunu açıkladı.
Meğer Kara Kuvvetlerinin afişlerindeki “Güçlü Türkiye Güçlü Ordu” sloganı matbaada yanlışlıkla ters basılmış.
İşte sorun burada.
Ordu; güçlü Türkiye'ye ayak uydurmaya çalışmadığı sürece bu sorun da bitmeyecek.
Teröristleri çoban sanan komutana “dalga mı geçiyorsun” diye hesap sormayan siyasi iradenin de, artık bu ülkenin gençlerinin “vatan için ölmeden da kahraman olabileceklerine” toplumu inandırması gerekiyor.
ABDULLAH ABDULKADİROĞLU - SAMANYOLU HABER
[email protected]