Sanatın geleceği ve düşüncenin hürriyeti bağlamında her kesimi tedirgin eden bu operasyonu değerlendiren ünlü oyuncu Mustafa Avkıran, hukuki ve etik olarak artık neyin doğru olduğunun şaştığı bir ortamda olduğumuza dikkat çekerek, bir dizinin neye hizmet ettiğini tartışmak kadar manasız birşeyin olmayacağını, bir kurmacanın tartışıldığı ve buna yönelik tutuklamaların yapıldığı bir ortamda olmaktan çok mutsuz olduğunu söylüyor.
Yönetmen Atalay Taşdiken ise RTÜK’ün görevini hatırlatıyor ve sözü edilen dizide ülke bütünlüğüne, hukuka aykırı birşey varsa, zaten şimdiye kadar cezalandırılmış olacağını düşünüyor.
Bir dramanın, hayal ürünü bir yapımın tutuklama için delil olarak gösterilmesini çok saçma bulduğunu söyleyen Sinema ve Dizi oyuncusu Bülent Çolak da, böyle birşeye hepimizin karşı gelmesi gerektiğini, bugün sesimizi çıkarmazsak aynı şeyin yarın bizim başımıza geleceğine dikkat çekiyor.
Mustafa Avkıran: Herkesin üzerine yapışan bu korkudan korkuyorum!
Türkiye’de bir süredir sap ile samanı bir birinden ayıramadığımız zamanlar yaşıyoruz. Hukuki ve etik olarak da, neyin doğru olduğunun şaştığı bir ortamdayız. Ortam çok puslu. İtiraf ederim ki, neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt edecek kadar bir hukuk bilgimiz de yok.
Burada “Tek Türkiye” dizisinin nasıl bir dizi olduğunu tartışmak kadar manasız bir şey olamaz; çünkü o bir kurmaca. Kurguya dayanan bir öykü. O tip dizilerin neye hizmet ettiği niçin yapıldığı ayrı bir tartışma konusu. Tartışmayacağımız bir tek konu vardır ki, o da sanat bağımsız ve özgürdür. Medya da bağımsız ve özgür olmalıdır. Bunun tartışıldığı bir ortamda olmaktan çok mutsuzum işin doğrusu. Hiçbir şey yapamayacak ve konuşamayacak olmaktan çok mutsuzum. Herkesin üzerine yapışan bu korkudan korkuyorum. Korkudan korkuyorum!
Bülent Çolak: Çok gülünç durumdalar aslında
Bu gün bir dizi olur, yarın edebiyat olur, sonra başka bir alan olur hiç fark etmez. Bu, tahakküm uygulayanların bahanesidir bence. Toplumun bütün katmanları böyle birşeye “hayır” diyebilmeli. Birbirimizi desteklemezsek başımıza daha çok şeyin gelebileceğini düşünüyorum. Çünkü bu durum hepimizin canını yakıyor. Herkesin canını yakmaya devam edecek. Çok kaygı verici buluyorum. Dizinin senaryosunu yazanlar, diziyi yönetenler, çekenler sektörden arkadaşlarımız.
Bu bir drama sonuçta. Hayali kahramanlar. Bununla İnsanları cezalandırmak çok saçma. Aynı zamanda, bu yaşadığımız süreci çok trajik-komik buluyorum. Trajik tarafı, ceza kesilen taraf, masum insanlar. Komik tarafı ise iktidarın uyguladığı politika. Çok gülünç durumdalar aslında. Çok korkmuşlar demek ki.
Bu malum günlerde operasyonların yapılması her şeyi açık açık gösteriyor. Operasyon, özgür sanata yapılmıştır bence. Bu nedenle de herkesin herkesi kucaklaması gereken bir noktadayız. “Şu zamanda da onlar bize destek vermemişti” gibi durumlar yaşamamalıyız. Yıpratıcı şeyler düşündüğünüz zaman kafada kurup duruyoruz. Böylece iktidarın ekmeğine yağ sürüyoruz. Artık bizim bunlardan bir ders almamız lazım.
Atalay Taşdiken: Hukuka aykırılığı olsaydı, RTÜK görmezden gelmezdi!
Dizi özelinde bir tutuklama ve gözaltını çok yanlış buluyorum. Sanatın, kültürün bu tür şeylerden uzak olması lazım. Sözü edilen dizileri açıkçası hiç izlemedim ama sonuç olarak bir dizinin içeriği ne olursa olsun Türkiye’de RTÜK denilen bir kurum var. Bu kadar yıl yayınlanmış bir dizide gerçekten hukuka ve ülke bütünlüğüne aykırı bir durumu olsaydı herhalde RTÜK bunu görmezden gelmezdi. O işle ilgili müeyyidesi neyse, bunu uygulayacak olan RTÜK’tür diye biliyorum. Yıllarca yayınlanmış dizi, RTÜK’ten bir uyarı almamış.
Dizi yapanlar yasaklara dikkat ederek işlerini yaparlar. Buna rağmen gözden kaçan bir şey olursa RTÜK zaten gereğini yapar. Senaristen yönetmene kadar uzanan böylesi bir operasyon herkeste tedirginlik oluşturacaktır.
Alin Taşçıyan: Bu tür suçlamalar demokrasi yolunda büyük zarar getirir!
Prensip olarak bir kurmaca ile ilgili olarak, fikir üreticisinin tutuklanmasını mantıklı bulmuyorum. Bırakacaklardır. Ben çok ciddiye almıyorum. Türkiye’de daha önce de, eski, polis kayıtlarına dayanarak filmlerin yasaklandığına tanık olmuştuk. Uzunca bir süredir böyle uygulamalara rastlamıyorduk. Tekrar kurmaca yapıtları üzerinden suçlamalar getirilmesi, ilerlemekte olduğumuz demokrasi yoluna büyük zarar getirir. Kurmacaların hiç masum olduğunu düşünmüyorum. Masum olsaydı Hollywood bu kadar propagandist olmazdı. Ama önemli olan burada ifade özgürlüğüdür.
Kaynak : Cafesanat