Sandığın köşeleri -YORUM

22 Temmuz seçimine doğru yol aldığımız günlerdeyiz.Toplumdan bihaber toplum mühendisleri işe çoktan başladılar bile.Hazırlanan projeler topluma sunuluyor daha doğrusu yutturulmaya çalışılıyor.Peki toplum sandıkta hangi projeyi uygulayacak ?

Sandığın köşeleri -YORUM

Her seçimin kendine has dengeleri ve dinamikleri olur. 22 Temmuz Seçimleri'nin temel eksenleri oluşmaya devam ediyor. Yolun büyük kısmı aşıldı. 8 Haziran'da aday listelerinin kesinleşmesinden sonra, birkaç gün süren aday tartışmaları akabinde seçim atmosferini en yüksek yoğunlukta solumaya başlayacağız. Manzara o zaman bütün detaylarıyla karşımıza çıkacak. 27 Nisan e-bildirisi, kuvvetle muhtemeldir ki, 2007 seçimlerinin başlangıç vuruşu olarak tarih kayıtlarına geçecek. AK Parti hükümetinin tek başına temsil ettiği siyasî istikrar, bu bildiri ile sona erdi. İstikrar, aktörlerin bir denge haline girmesi ve böylelikle geleceğin öngörülebilir ve yönetilebilir duruma gelmesidir. İstikrar, adı üzerinde bir karar halidir. Cumhurbaşkanı'nın seçilememesi ve nasıl seçileceğine dair kuralların da belirlenememesi, siyasî-ekonomik istikrarı sandıktan çıkacak güçlü bir iradeye bağımlı hale getirdi. Siyaseti, dolayısıyla ekonomiyi istikrarsızlaştırıcı müdahaleler, doğal olarak sandıktan, "istikrara destek refleksi" ile karşılık bulacak. AK Parti sadece istikrarı yeniden sağlama ve sürdürme yeteneği göstererek, bu refleksin güçlü desteğini arkasına almış olacak. Merkez sağ ve soldaki birleşme teşebbüsleri, AK Parti'yi istikrarın yegane kutbu olarak yükseklere taşıyor. Masa başında yapılan mühendislik projelerinin ürünü gibi görünen bu teşebbüsler aslında sandığın ağırlığını dikkate almıyor. "AK Parti'ye yönelik terör estirmek ve muhalefeti birleşmeler ile iktidar alternatifi haline getirmek" şeklinde özetlenebilecek bu projenin akla uygun tek sonucu umulanın tam tersi olan sonuçtur. Bu proje, 27 Nisan Bildirisi'nin yaptığı gibi, AK Parti'yi zirvelere, muhalefeti de hezimete taşır. "Solda birleşme"yi alalım. CHP-DSP seçim koalisyonu olarak yürütülen proje, aslında bir birleşme değil. Tersine DSP'yi seçim sonrasında Meclis'e taşıyacak bir proje olarak soldaki bölünmeyi kalıcı hale getirecek bir teşebbüs. Siyasetin doğal dinamikleri, CHP'yi bir türlü oluşturamadığı sol kimliğin yegane adresi haline getirmişti. Bu seçimi yine tek muhalefet partisi olarak atlatacak olan CHP, gelecek seçimin iktidar alternatifi haline gelebilirdi. Rakibini sırtlayıp Meclis'e taşıyarak, bu fırsatı kaybetmiş olacak. DYP-Anavatan seçim koalisyonu, 27 Nisan müdahalesine verdiği destek yüzünden yola zaten kolu-kanadı kırık çıktı. Anavatan lideri, Bildiri için ertesi gün, "bütününü reddetmemekle birlikte eksik bulduğum hususlar var" yorumunu yapıyordu. Bugün, "Kutlu Doğum Haftası etkinliklerinin rejim tehdidi olarak gösterilmesi"ne tepkisini ifade etmeye başladı. "Bu bildiri, ilaç olmak istenen hastalığı azdırmıştır" sözleri ile, yanlış ata oynadığını itiraf ediyor. Bu sözler, asker üzerinden siyasî rant peşinde koşan omurgasız siyasetçilerin iflasını yansıtıyor. DYP-Anavatan seçim koalisyonu, sandığa kadar ulaşmasa bile, Cumhurbaşkanlığı seçimi ile istikrarsızlığa katkıda bulunduğu için, merkez sağ seçmeni AK Parti'nin istikrar vaadinin peşine zorla takmış oldu. AK Parti girdiği ikinci seçimde, merkez sağın eski patronlarını emekliye ayırma şansı yakaladı. Varlığını sivil-demokrat geleneğine borçlu olan merkez sağın, demokrasi dışı müdahalelerle aynı frekansa girmesi bir tarafa, bu müdahalelere canını dişine takarak engel olmaması bile tarihten silinmesi için yeterli değil mi? MHP tek başına farklı bir kulvarda yoluna devam ediyor. "Toplumsal merkezin siyasal izdüşümü"nü temsil etmek gibi, derin ve zengin bir ufkun yanında, Yeni Ulusalcı ideolojiden ödünç alınmış gibi duran "Millî Mücadele edebiyatı" arasında sıkışmış görünüyor. MHP kurmayları "toplumsal merkez" ile Ulusalcılık arasındaki derin uçurumu kapatacak donanıma sahipler. Birinden bütünleşme, diğerinden ayrışma dinamikleri çıkar. İstikrar bekleyen seçmen açısından bu uçurumun kapatılamaması, MHP'nin 2002'dekine benzer bir seçim sonucuna sürüklenmesi demek. Taşlar yerli yerine oturuyor. Bazı partiler, daha seçim günü gelmeden sandığın köşelerine takılarak oyundan düşüyor. Mümtazer Türköne/ Zaman
<< Önceki Haber Sandığın köşeleri -YORUM Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER