''
Kafes Eylem Planı'' ve ''Amirallere
Suikast'' iddialarına ilişkin
davalarla birleştirilen
Poyrazköy'de ele geçirilen
mühimmatla ilgili 69
sanıklı davanın
duruşmasında söz alan Tuğamiral Mehmet Fatih Ilğar, ''Peygamber ocağımız suç makinesine dönüştürüldü. Bu iftiralar bir yerde bitmeli'' dedi.
İstanbul 12. Ağır
Ceza Mahkemesindeki duruşmada
savunma yapan sanık
avukatlarından
Hüseyin Ersöz, müvekkilleri Levent
Bektaş, Binan Efe Noyan ve Faruk Akın'ın suçsuz olduklarını ve uzun süredir
tutuklu bulunduklarını söyleyerek, ''Ülkemiz zor bir süreçten geçiyor. Mahkemelerin muhalefet şerhleri de buna yansıyor. Biz bunları görünce adil yargılama konusunda şüpheye kapılıyoruz'' ifadesini kullandı.
Dava dosyasında çok sayıda çelişki bulunduğunu öne süren Ersöz, ''Teğmenlerin evlerine yapılan aramada malzemeler ele geçirilince yüzlerindeki şaşkınlığa şahit oldunuz. Üstelik böyle bir durumda
parmak izi araştırması yapılmasını isteyen suçlu gördünüz mü hiç?'' diye sordu.
Ersöz, müvekkillerinin
tahliyesini istedi.
Duruşmada söz alan ''
Balyoz Planı'' davasının tutuklu, bu davanın tutuksuz sanıklarından Tuğamiral Mehmet Fatih Ilğar da duruşma salonunun duvarına yansıtılan görüntülü sunumla savunma yaptı.
''Kafes
eylem planı'' ile ilgili ciddi çelişkiler bulunduğunu savunan Ilğar, planda yer alan imzanın
emekli Koramiral Feyyaz Öğütçü'nün eli ürünü olmadığının polis kriminal
raporuyla belirlendiğini ve planın eklerindeki imzaların da gerçek olmadığının tespit edildiğini aktardı.
Ilğar, ''Kafes planı, bir
sahtekarlık ürünüdür. Bunu devletin kurumları söylüyor. Ancak buna ilişkin raporlar
iddianame hazırlandıktan sonra ortaya çıkmıştır. Üstelik başka bir davanın, Balyoz davasının klasörlerine girmiştir.
Levent Bektaş'tan ele geçirilen CD ve DVD'lerde suç unsuru bulunamadığına dair rapor varken sonra ne hikmetse gizli dosyalarda Kafes eylem planının çıktığı belirtilmiş'' dedi.
-''Peygamber ocağımız suç makinesine dönüştürüldü''-
Kafes eylem planının
emniyet raporlarına göre tespit edildiği tarihleri açıklayan Ilğar, bu tarihlerden önce
savcılıkta sorgulanan
Binbaşı Eren
Günay'a bu planın sorulduğunu kaydetti. Yapılan başvuru sonucu savcılığın, ''Kafes eylem planının kendilerine sözlü olarak söylendiğini ve bu nedenle planı sorduklarını'' bildirdiğini aktaran Ilğar, ancak başka bir savcılık yazışmasında belgelerin bu tarihlerde daha emniyete verilmediğinin görüldüğünü ileri sürdü.
Poyrazköy'de mühimmatların ele geçirilmesiyle ilgili aramada da şüpheleri bulunduğunu ve kendilerinden gizlenen ihbar mektubunu görmek istediklerini belirten Ilğar, ''Cezaevinde suçsuz yere yatıyoruz. Son günlerde ne kadar askerin tutuklandığı malumunuz. Peygamber ocağımız suç makinesine dönüştürüldü. Bu iftiralar bir yerde bitmeli. Artık bu
rüzgar dönmeli'' şeklinde konuştu.
Söz alan sanık avukatlarından Celal Ülgen de yargılamayı yapan
mahkemeye güveninin kalmadığını söyleyerek, ''Biliyorum, siz de onların tutuksuz yargılanmalarını istiyorsunuz ama yapamıyorsunuz. Bu durumda ben ne yapabilirim? Hiçbir şey yapamıyorum. Neyi talep edeyim? Müvekkillerimden aldığım para
helal değil'' dedi.
Sanıklardan Binbaşı Eren Günay'ın avukatlığını yapan babası Nurdoğan Günay da ''Sanıkların
tahliye talebi,
delilleri karartacakları gerekçesiyle reddediliyor. Bugüne kadar yaptığımız tüm talepler mahkeme tarafından reddedildi. Acaba hangi delilleri kim karartıyor?'' diye sordu.
-Bilişim konusunda uzman üniversiteden inceleme talebi-
Duruşmada talebi sorulan sanık avukatlarından İbrahim Şahinkaya da dosyadaki dijital materyallerin,
bilişim konusunda uzman bağımsız bir üniversite tarafından incelenmesini istedi.
Müvekkillerinin ifade vermek için Beşiktaş'taki İstanbul
Adliyesine nasıl geleceklerine dair birbirleriyle telefonda yaptıkları görüşmenin iddianamenin tek delili olduğunu savunan Şahinkaya, müvekkillerinden ele geçtiği belirtilen bin 50 materyalde suç unsuruna rastlanmadığını ileri sürdü.
Sanıklardan emekli Koramiral Feyyaz Öğütçü'nun avukatlarından Çağla
Köroğlu da 3 ayda bir duruşma yapıldığını hatırlatarak, duruşma günlerinin ayda bir ya da daha kısa tarihlerle yapılmasını talep etti.
Söz alan sanık Öğütçü de
Gölcük Donanma Komutanlığında ele geçirilen 8 klasör belgenin emniyet tarafından ''Poyrazköy'de bulunan mühimmat'' davasına gönderildiğini belirterek, ''Bu klasörlere ilişkin 10.
Ağır Ceza Mahkemesinde savunma yapıyoruz.
Polislerin duruşma salonuna gelerek bu klasörleri niçin size gönderdiklerini izah etmelerini istiyorum'' dedi.
Sanık avukatlarından Ümit Müjdeci de 1960'da askerliğe başladığını ve duruşma salonundaki en
yaşlı avukat olduğunu kaydederek, ''75 yaşındayım. 1960'ta askerken bu salondakilerin büyük bölümü daha doğmamıştı. Ben 50 yıl önce yaşananları hatırlarken, 20-30 yaşındaki bu çocuklar (
tanık olarak dinlenen polisler) geliyorlar buraya, bir şey soruyorsunuz, 'hatırlamıyorum' diyorlar'' diye tepki gösterdi.
Duruşmada söz alan tutuklu sanıklardan emekli Binbaşı Levent Bektaş da ''Hazreti Yusuf Medresesi'' diye nitelendirdiği cezaevinde 30 ayını doldurduğunu belirterek, Poyrazköy davasına savcı olarak ilk kez çıkan
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali
Uysal'a yönelik, ''Hayırlı olsun. Bu delili olmayan davaya hoş geldiniz. Burada savcılar açısından işiniz zor değil. Suçsuzluğumuzu ispat etmek için her şeyi yapıyoruz. Siz de iki gündür bunu görüyorsunuz. Diğer açıdan da yapacak bir şey yok. Çünkü delil yok. Deniz Kuvvetlerine karşı bir
kampanya yürütülüyor. En alt rütbelisinden en üst rütbelisine kadar 70'e yakın kişi karşınızda yargılanıyor'' dedi.
-
Ergin Geldikaya, tahliye taleplerinin geri çekilmesini istedi-
Mahkemenin hukuki yapısı ve davanın işleyişiyle ilgili eleştirilerde bulunan tutuklu sanıklardan emekli Astsubay Ergin Geldikaya da ''Ben size 'insanım' diyorum. Siz benden
eşek olmadığımı ispatlamamı istiyorsunuz. Bunu nasıl yapacağım, bilemiyorum'' dedi.
Yargılamanın yapıldığı bu mahkemede, sanıklar açısından suçsuzluğun ortaya çıkmasına kadar herkesin suçlu sayıldığını ve şüpheden sanıklar yerine mahkemenin yararlandığını savunan Geldikaya, mahkemede hukuk dışı işlemler yapıldığını iddia etti.
''Kanıtlar yerine tipim dolayısıyla yattığımı düşünüyorum. Mahkemedeki kanıtların okunmadığına kalıbımı basarım'' diyen Geldikaya, hukuksuzluğu ilke edinenlere rest çektiğini ve üyesi olduğu iddia edilen ''Ergenekon''un bir numaralı isminin de ''Börteçine'' olduğunu söyledi.
Davanın hukuki değil, siyasi bir dava olduğunu ve iktidarla kimi güç odakları tarafından hakimlerin yönlendirildiğini öne süren Geldikaya, şöyle konuştu:
''Hukuksal savunma yapmanın boş olduğuna inanıyorum. Tahliye talep etmeyi de zül addediyorum. Daha önceki tahliye taleplerimden sarfı nazar etmek istiyorum. Ben cezaevinde yatarım, size bir şey olmasın. Bu davanın Büyük
Ortadoğu Projesine
hizmet ettiğine dair kuvvetli şüphelerim ve bu şüphelerimi destekleyen kanıtlarım var. Lehe deliller toplanmadığı gibi,
soruşturma da polis tarafından yönlendirilmiştir.''
-Cumhuriyet savcısının tahliye talebi-
Taleplerle ilgili görüşü sorulan
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Uysal da duruşmada dinlenilen tanıkların yanında, aramalarda görev almış ve tutanaklarda imzası olan görevlilerin de tanık olarak dinlenilmesini istedi.
Sanık avukatlarının, tanıkların ses analizinin gerçekleştirilmesine yönelik bilirkişi incelemesi yapılması talebi konusundaki takdirin, savunmaya yönelik olduğu için mahkemede olduğunu belirten Savcı Uysal, Geldikaya'nın CMK'nın 109. maddesi gereğince, hakkında adli
kontrol uygulanarak tahliye edilmesini ve Geldikaya'nın bu duruşmada mahkemeye sunulan yazılı savunmasının da inceleme yapılmak üzere Cumhuriyet Savcılığına gönderilmesini talep etti.
Savcı Uysal, diğer tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına karar verilmesini istedi.
Duruşmaya ara verildi.