Bunlar arasında çarpıcı olanlarından biri de
Balyoz davası sanıklarının
avukatı Şule Erol'un adıyla hazırlandığı görülen 2 sayfalık
belge. Doküman,
Ergenekon ve Balyoz davalarının nasıl karartılarak, manipüle edileceğine dair notları içeriyor. Belgede geçen kararların askerî bir toplantı sonrası alındığı ileri sürülüyor. Toplantı kararları 3 ana bölümden oluşuyor: Karartma, inkâr etme ve sulandırma. 'Sn. Komutanım' hitabıyla başlayan belgede Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarını engelleme ve sulandırmanın yolları tek tek sıralanıyor. Dokümanın 1 Temmuz 2010 tarihine ait olduğu ileri sürülüyor.
Söz konusu belgenin, komutanlar tarafından Avukat Şule Erol'dan talep edilmesi üzerine hazırlandığı ileri sürülüyor. Belgede
delillerin nasıl karartılacağı,
aramalardan sonra neler yapılacağı, medyanın bu konuda tavrının nasıl olması gerektiği, maddeler halinde sıralanmış. İşte o belgeden bazı bölümler: (Arama öncesinde): "Arama için gelen savcı ve
emniyet güçlerinin (...) birliklere girişlerinin geciktirilmesi sağlanabilir. Kazanılan zamanda ilgili mahallerin
temizliği, birinci öncelik delil olabilecek malzemelerin
imha edilmesi veya olay mahallinden
transfer edilmesi olmalıdır. Burada önemli olan, aramadan hemen önce temizlenmiş kanısı oluşsa dahi delillerin elde edilmesinin önüne geçilmesidir."
(Arama sırasında): "Tüm aramalarda yardımcı olunuyormuş gibi tavır takınılması, problem teşkil edebilecek yerlerde malzemeleri ilk defa görüyormuş gibi temiz olunan yerlerde ise tüm detaylara hakim olunduğu imajı verilmesi faydalı olabilir. Arama anında ani yöneltilen sorulara kısa cevaplar verilmeli, az konuşulmalı, suç unsuru içermeyen yerlerde kesin ifadeler kullanılarak malzemeler sahiplenilmeli, diğer yerlerde ise delil olabilecek malzemelerin ilk defa görüldüğüne dair ifadeler kullanılması uygun olabilir."
ASIL HEDEF TSK VURGUSU YAPILMALI
(Aramadan sonra): "Aramaya esas konuyu içeren yeni bir dava askerî
mahkemede açılarak
yetki problemi yaratılıp yürüyen davanın askerî mahkemeye intikali sağlanmaya çalışılabilir. Özellikle ailesinde
Anadolu usulü başörtüsü kullananların mahkeme önünde ve medyaya yapılan açıklamalarda görüntülerde yer alması sağlanarak, 'halkın içinden biri' imajı verilmesi. Davalarda adı geçen personelin, daha önce yaptığı kahramanlıklar ve görevlerinde gösterdikleri başarıların medyada yer almasının sağlanması faydalı olabilir. Topluma bu davalarda asıl
hedefin bizzat TSK olduğu ve asıl amacın ise önce TSK'yı yıpratmak olduğu algısı oluşturulmalı. Bunun için medya desteği sağlanmalı." BÜŞRA ERDAL İSTANBUL