Depremde hangi bölgelerin ne kadar etkilenmiş olabileceği bilgisinin yer aldığı haritalar, kısa süre içinde ilgili kurum ve kişilere ulaştırılarak acil
yardım ekipleri bu verilere göre yönlendirilecek.
Acil kurtarma ekiplerinin doğru bölgeye en kısa zamanda intikali ile can kaybı en aza inecek. İstanbul'da da can kaybına yol açan 1999
depreminde 2 ay gibi uzun bir sürede hazırlanabilen 'sarsıntı haritaları', yeni
sistemle 60 saniye gibi kısa sürede hazırlanabilecek.
Boğaziçi Üniversitesi
Kandilli Rasathanesi ve Deprem
Araştırma Enstitüsü (BÜ-KRDAE) Deprem Mühendisliği Anabilim Dalı tarafından geliştirilen ELER (Earthguake Loss Estimation Routine) sistemi düzenlenen basın toplantısıyla kamuoyuna duyuruldu. Toplantıya
Kandilli Rasathanesi Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Nurcan Meral,
Ulusal Deprem İzleme Merkezi Müdürü Dr.
Doğan Kalafat, Araştırma Görevlisi ve Yüksek Mühendis Yaver
Kamer katıldı.
Afete
hazırlık çalışmalarının en önemli kısımlarından bir tanesinin depremin parametrelerinin hızlı ve güvenilir bir şekilde halka ve kamuoyuna duyurulması olduğunu söyleyen Kandilli Rasathanesi Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Nurcan Meral, deprem sonrası hızlı müdahale ve
arama kurtarma ekiplerinin yönlendirilmesinde bu parametrelerin çok önemli olduğunu vurguladı. Deprem sonrası acil müdahalenin Kandilli Rasathanesi'nin verilerine göre yapıldığına işaret eden Meral, sarsıntı ve etki alanı haritalarının ABD,
İtalya ve
Japonya gibi deprem bölgelerinde birkaç yıldır uygulandığını vurguladı.
Kandilli Rasathanesi'nin de Deprem Mühendisliği Ana
Bilim Dalı'nın geliştirdiği 'ELER' programının yardımıyla depremden yaklaşık 60 saniye sonra bu haritaları üretmeye başladığını söyledi. 2010 yılında meydana gelen depremlerde haritaların
test amaçlı üretildiğini anlatan Meral, 2011 yılından sonra bu haritaların otomatik olarak ilgili kişi, kurum ve kuruluşlarla paylaşılacağını aktardı.
"SARSINTI HARİTALARI DEPREMDEN 60 SANİYE HAZIR OLACAK"
Meral'in konuşmasının ardından Ulusal Deprem İzleme Merkezi Müdürü Doğan Kalafat, ELER programı ve çalışmalar hakkında bir sunum yaptı. Deprem meydana geldiğinde öncelikle 'depremin oluş zamanı', 'yeri', 'derinliği ve büyüklüğü' bilgisinin önemli olduğunu belirten Kalafat, sarsıntı haritaları denen otomatik haritaların ise deprem sonrasında 'hangi yerleşim birimi ne kadar etki altında', 'Muhtemel can kayıpları', Nasıl bir
yıkım meydana gelmiş olabilir' sorularına
cevap vermek amacıyla üretildiğini anlattı.
ELER deprem
hasar tahmin programının afete hızlı müdahalede en önemli faktörlerden birisi olacağı vurgusunu yapan Kalafat, bu yöntemle acil kurtarma ekiplerinin doğru bölgeye en hızlı şekilde intikalinin amaçlandığını belirtti.
Program sayesinde yaklaşık 60 saniye içinde ilk haritanın hazırlanacağını anlatan Kalafat, elde edilen yeni bilgilerle haritanın hızlı bir şekilde revize edileceğini bildirdi.
İstanbul'da meydana gelecek 7'nin üzerindeki muhtemel deprem konusuna da değinen Kalafat, 90 yıl içinde yüzde 95 olasılıkla büyük bir deprem beklendiğini vurguladı. Bununla ilgili
senaryo çalışmaları olduğunu aktaran Kalafat, bu çalışmaların şiddet dağılımının nasıl olacağının bu çalışmalarla ortaya konabileceğini söyledi. Kalafat şöyle konuştu: "İstanbul'da 7 büyüklüğünde bir depremin 2030'a kadar olma olasılığı yüzde 64 olarak, 50 yılda yüzde 75 ,90 yılda yüzde 95 olduğunu söylüyorum. 90 yıl içinde bu iş bitecek. Bu coğrafyanın neresine giderseniz gidelim depreme her zaman hazırlıklı olmamız gerekecek."
99'DA 2 AYDA HAZIRLANIYORDU, ŞİMDİ 60 SANİYEDE
Açıklamaların ardından Rasathane yetkilileri, basın mensuplarının sorularını cevapladı.
Basın mensuplarının bir gazetede yer alan Azeri Profesör Elhcin Khalilov'un, 2013-2015 yılları arasında Marmara'da 6,5 büyüklüğünde 4 deprem olacağı yönündeki açıklamalarının sorulması üzerine Doğan Kalafat, depremin önceden belirlenmesi çalışmalarının henüz araştırma sahfasında olduğunu söyledi. Bu yönde Türkiye'de de çalışmalar yürütüldüğünü bildiren Kalafat, elde olan teknolojiyle böyle bir sonuca varmanın mümkün olmayacağını söyledi. Deprem tahmininde bulunmak için 30'a yakın değerin aynı anda
kontrol edilmesi ve arada bir bağlantı bulunması gerektiğini ifade eden Kalafat, "Bunları yapmadığınızda hipotez olarak kalır. Tarihte 4 depremi ardı ardına göremezsiniz. Bu sıklıkta enerji boşalması deprem oluş düzeni açısından da izah edilir gözükmüyor. Mümkün değil demiyorum,
doğa olayıdır. Bu tür söylemler oluyor. Bundan sonra da olacaktır. Ama bizim yapmak istediğimiz bu ülkede afet bilincini topluma yerleştirmek ve deprem zararlarını en aza indirmek." dedi.
Dünyada deprem
erken uyarı sistemlerine en çok para yatıran ülkelerin Japonya ve ABD olduğunu hatırlatan Kalafat, bu ülkelerde de artık bu çalışmaların terk edildiğini aktardı. Kalafat, bu ülkelerin erken uyarı sistemlerinden çok depreme dayanıklı malzeme bilimine yoğunlaştığını kaydetti.
Basın mensuplarının "Söz konusu sarsıntı haritaları 1999 depremi döneminde ne kadar zamanda hazırlanabilmişti." şeklindeki sorusunu ise Kandilli Rasathanesi Müdür Yardımcısı Nurcan Meral cevapladı. Meral, haritaların 1999 yılındaki ancak 2 ay gibi uzun bir sürede hazırlanabildiğini cevabını verdi.