İçinde üst düzey asker ve
emniyet yetkililerinin de yer aldığı organize şebekeler için dikkat
çekici değerlendirmeler geliyor. Emekli Deniz
Hakim Yüzbaşı Ahmet Karamanlı, çetelerdeki yeni yapılanmayı cunta’ya benzetiyor. Ankara’da ortaya çıkan Sauna
Çetesi’ni örnek verirken, Genelkurmay’dan bilgi sızdırıyorlar. Ankara’yı bölgelere ayırmışlar. Hükümete karşı bir hazır olduğundan bahsediliyor. Bu, çeteden çok bir cuntayı andırıyor.” diyor. Karamanlı, bu tür çetelerin devletin içindeki bazı çıkar odakları ile birlikte çalıştıklarının da altını çiziyor. Stratejist Dr. Ali Nihat Özcan ise ellerindeki gücü kaybetmek istemeyenlerin illegal oluşumlara başvurduğuna dikkat çekiyor ve uyarıyor: “Devlet kendini yenileyip bunlarla mücadele etmeli.” Geçmişte uyuşturucu, çek-
senet,
haraç ve
kapkaç gibi işlerle uğraşan çeteler artık bakanlar dahil istedikleri herkesi fişleyebiliyor. Ankara'da ortaya çıkan Sauna Çetesi'nin bakanlar da dahil bütün milletvekillerini fişlediği ve Genelkurmay'a ait gizli belgeleri ele geçirdiği ortaya çıkarılmıştı. Bursa'da PKK'ya
yardım ve yataklık eden Ahmet Karakaş'la ilişki içerisindeki albay tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılırken, İstanbul'da bir emniyet amirinin
kapkaççı çocukları para karşılığı serbest bıraktığı dinlemeye takılmıştı.
Polis, 2005-2006
Mart döneminde çetelere yönelik olarak
ülke genelinde 400
operasyon gerçekleştirdi. Operasyonlarda yaklaşık 3 bin kişi gözaltına alınırken, bunlardan 700'ü tutuklanarak cezaevine konuldu. Çetelerin en yoğun bulunduğu İstanbul'da ise emniyet, 2005 yılında yüzden fazla operasyon düzenledi.
Emekli Deniz Hakim Yüzbaşı Ahmet Karamanlı, son dönemde ortaya çıkan ve içinde asker ve polislerin yer aldığı çeteleri ‘cunta'ya benzetiyor. Sauna Çetesi’nin bir yüzbaşının etrafında toplayacağı 3-5 kişilik oluşum olmadığına dikkat çeken Karamanlı, “Ankara'da ortaya çıkan Sauna Çetesi, Genelkurmay'dan bilgi sızdırıyor. Ankara'yı bölgelere ayırıyor. Hükümete karşı bir hazırlığın olduğundan bahsediliyor. Bu, çeteden çok bir cuntayı andırıyor. Yargılamadan nasıl bir sonuç çıkar onu bilemiyorum. Ancak bir yüzbaşının etrafına alacağı birkaç adamla tek başına bu işi yapmasına ihtimal vermiyorum. Eğer bu adamların amacı para kazanmaksa diğer çek-senet mafyaları gibi kurar çetesini silahları konuşturup parasını alır. Ancak burada bir çeteden çok her tarafla bağlantısı olan sağlam bir yapı var."
Ordu ve emniyet gibi
kilit kurumlarda görev yapanların daha sonra bazı illegal oluşumlar içine girdiğine dikkat çeken Karamanlı, bunların devletin içindeki bazı çıkar odakları ile birlikte çalıştıklarını iddia ediyor. Karamanlı, "Son dönemde yaşananları Doğu ve Güney
doğu'da başlayan kirli ilişkilerin devamı olarak görüyorum. Çünkü ellerinde rantları kalmadı. Artık ihalelerde haksızlık yapılamıyor. Pazarlarını kaybeden insanlar gayri resmi işlere girmeye başladı. Bunlar devletin içindeki bazı güç odakları ile destekli çalışıyor. Yoksa bu kadar organizeli çalışamazlar. Bu tür çeteler her kurumda var.” diye konuşuyor.
Güç mücadelesinin ürünü
Stratejist Dr. Ali Nihat Özcan'a göre ise
Türkiye ‘kaçınılmaz' bir sürecin içinden geçiyor. Ellerindeki güç, para ve iktidarı kaybetmek istemeyenlerin bu tür illegal oluşumlara başvurduğunu kaydeden Özcan, “Türkiye’de 20-30 yıl düşük yoğunluklu bir savaş yaşandı. Bu süreçte bu işlerle uğraşan bazıları güçlendi. Kimisi şimdi elindeki bu gücü kişisel çıkarları için kullanıyor. Mevcut durumun tespit edilmesi lazım. Bu çeteleşmeler, Güneydoğu'daki olayların parçası. Bunları
doğal görüyorum. Burada bir mücadele var. Bazıları kazanacak, bazıları kaybedecek. Para ve güç mücadelesi var. Bu işin etnik, dinsel ve siyasal istekleri olacak. Devlet de kendini yenileyip bunlarla mücadele etmek zorunda.”
ZAMAN