185 klasörden oluşan
belgeler dehşet verici nitelikte.
Suikast ve
kaos planlarından
darbe girişimlerine, cephaneliklerden
terör örgütleriyle bağlantılara kadar pek çok bilgi ek klasörlerde yer alıyor.
Ancak dikkat
çekici başka bir ayrıntı, iddia edilen
Ergenekon terör örgütünün ulaştığı korkunç boyutları gözler önüne seriyor. Savcıların ek klasörlere koymadığı ve adlî emanete teslim edildiğini belirttiği toplam 214 belge 'sır' kalacak. Söz konusu dokümanlar
sanıkların devlet içinde önemli mevkilere sızdığını ve ancak devletin zirvesinde yer alan isimlerde bulunabilecek çok gizli bilgilere ulaştığını gösteriyor. Sanıkların bulundukları konumda elde ettikleri belirtilen gizli bilgi ve belgeleri, Ergenekon örgütünün amaçları doğrultusunda kullandıkları iddia ediliyor.
Devletin güvenlik ve
gizlilik gerektiren bir biriminde çalışmayan Yalçın Küçük'te ele geçirilen ve emanete alınan "çok gizli"
deliller bu örneklerden sadece biri. Aynı şekilde Mehmet
Haberal ve
Fatih Hilmioğlu gibi sanık rektörlerde onlarca DVD, CD ve evrak emanete alınmak üzere dosyadan çıkarıldı. Savcıların 214 delili bu şekilde değerlendirdiği görülüyor. Bunlar arasında özel hayatı ilgilendirdiği gerekçesiyle açıklanmayan belgelerin de bulunduğu vurgulanıyor.
Savcıların
devlet sırrı niteliği taşıyan, gizliliği haiz belgeleri de kapsayan binlerce sayfalık 214 delili adli emanete alınmak üzere dosyalardan çıkardıkları üçüncü iddianamenin ek klasörlerinde açık şekilde görülüyor. Sanıklardan ele geçen ve ek klasörlerde yer alan 97 evrak, 47 CD, 51 CD/DVD, 19 DVD kayda geçmiş.
Başkent Üniversitesi Rektörü
Mehmet Haberal'da ele geçirildiği ileri sürülen evrak ve delillerden 19'u ile İlyas Çınar'da 72, Mustafa Özbek'te 29, Fatih Hilmioğlu'nda 21, Yalçın Küçük'te 6, Hüseyin Buzoğlu'nda 14,
Erol Manisalı ve
Abbas Yurtkuran'da ise 8'er adet delil adli emanete alındı.
Her adliyenin 'adli emanet' adı verilen bir birimi bulunuyor. Mahkeme heyetlerindeki hakim ve savcılar devletin güvenliğini ilgilendiren, gizli kalması gereken kimi bilgi ve belgeleri bu birimlerde muhafaza ediyor. Sadece
mahkeme heyetinin yetkisinde bulunan bu tip belgeler, Ergenekon davasının iki iddianamesinde de ortaya çıkmıştı. Ancak üçüncü iddianamenin ek klasörlerinde yer alan
gizli belge ve delillerin çokluğu dikkat çekiyor. Devletin çok gizli belgelerinin görevli ve yetkili olmayan, bazıları
emekli olmuş devlet memurlarında ele geçirilmiş olması örgütte 'devlet birimlerine' şümullü şekilde sızma hedefinin hayata geçirilmek istendiğinin göstergesi olarak değerlendiriliyor. Üçüncü iddianamede
Kemal Gürüz, Kemal
Yavuz,
Tuncer Kılınç, Hüseyin
Vural Vural, İbrahim
Şahin ve Mehmet Dalagan gibi sanıklara doğrudan devletin güvenliğine ilişkin gizli bilgi ve belgeleri temin etme suçlaması yöneltilmişti.
İddianamede,
soruşturma kapsamında, şüphelilerin ev ve işyerlerindeki aramalarda ele geçirilen ancak devletin arşivlerinde olması ve çok gizli kalması gereken, aralarında iç ve dış güvenliği ilgilendiren binlerce sayfalık belgenin çıktığına dikkat çekilmişti. Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılar, siyasiler, bürokratlar, işadamları ve
yüksek yargı mensuplarına yönelik yapılan istihbari çalışmaları 'Ergenekon'un bir terör örgütü olduğu' iddiasını ortaya koyan deliller olarak sıralamıştı.
ZAMAN-BÜŞRA ERDAL İSTANBUL