Samanyolu Haber Tv Genel Yayın Yönetmeni
Ahmet Böken Samanyoluhaber.com'daki köşesinde önemli tespitlerde bulundu. İşte Sayın sürecini perde arkası
“Sayın” süreci nasıl gelişti?
Geçtiğimiz günlerde bir internet sitesinde, ‘sözde’
Kürt vatandaşlarımızın demokratik hak ve özgürlüklerini savunan siyasi partinin kimi yetkililerinin, derin mekanizmaların kontrolünde olduğuna dair bir haber-
analiz yayınlanmıştı.
Tespit geride bıraktığımız “
Nevruz” bağlamında yapılıyordu. Ülkede gerginlik meydana getirecek bir Nevruz gününün, en başta
Türkiye’de demokratik
gelişim istemeyenlerin ekmeğine yağ sürecine değinildikten sonra, “bazı Kürt kökenli şahısların, bu amaca
hizmet edecek türden,
tahrik dolu açıklamalar yapması, böyle bir kanaati güçlendiriyor” deniliyordu.
Derken bir “sayın” süreci başladı. Yurdun dört bir yanında bazı kişiler, Türkiye’ye kabus dolu yıllar yaşatmış
terörist başına “sayın” diyor, güvenlik güçleri de ‘katile saygı-teröre
destek’ anlamına geldiği gerekçesiyle “sayın” diyen kişileri alelacele göz altına alıp, hapse tıkıyordu.
İlk etapta bu “sayın” polemiğinin Nevruz öncesi ülkeyi germek için bölücüler tarafından üretilmiş bir tahrik malzemesi olduğu düşünüldü. Ama kısa bir süre sonra bunun sadece ‘gergin bir Nevruz’a payanda olsun’ diye senaryolaştırılmadığı anlaşıldı. Asıl
hedef birkaç gün sonra ortaya çıkacak/çı
kartılacak başka bir “sayın”lı konuşmaydı.
Başbakan Erdoğan’ın yıllar önce, 14 Ocak 2000 tarihinde konuk olduğu Avustralya'nın SBS radyosunda yaptığı ve bölücü başı için iki kez “sayın” ifadesini kullandığı konuşmanın ses kaydı, bir anda internet sitelerinde dolaşmaya başladı. 7 yıl.. 2 ay.. filan gün... önce yapılan bu konuşma - tesadüfe bakın ki - ülkedeki sayın provokasyonlarından hemen sonra ve Erdoğan’ın muhtemel en güçlü Cumhurbaşkanı adayı olacağı günlerden hemen önce ortaya çıkıyor, böylece ilgilisinin önüne yeni bir kart açılmış oluyordu.
Ana muhalefet liderinin mal bulmuş mağribi gibi üzerine atladığı bu olay açık bir
psikolojik harekattır. Erdoğan’ın terör ve
PKK konusundaki görüşleri/tavrı herkes tarafından bilinir. Üstüne üstlük
AK Parti’ye oy veren yığınların çok önemli bir bölümü de Başbakan’ın bu konudaki görüşlerini bilerek kendisine
iktidar yolunu açmışlardır.
Erdoğan’a her türlü
suçlama yapılabilir. Bunlara inanan olur, inanmayan olur. Ama 7 yıl.. 2 ay.. filan gün.. önce yaptığı konuşmanın tamamını görmezden gelip, içinden cımbızla çekilen bir bölümden dolayı, onu ‘PKK yandaşlığıyla suçlamak’ ve insanlardan buna inanmalarını beklemek, hayalciliğin bile ötesinde bir şeydir.
Amma velakin “Sayın”
Baykal, “Sayın Erdoğan
Çankaya’ya çıkamaz” iddiasını bir tek bu “Sayın” stratejisi üzerine kurduysa, bu süreç mutlaka önemsenmelidir. Çünkü “Sayın” Baykal’ın kulağına fısıldamalarda bulunduğu öne sürülen “sayın” odakların bu “sayın” hamlesinden ciddi medet umdukları, hiç değilse hedefe giden yolda bu kelimeyi etkin bir taş olarak gördükleri kesindir.