Zor zamanların spikeri olarak bilinen Küçük, aslında yedek kulübesinde kalmayı kendisi
tercih ediyor. Şu günlerde kulislerde
Ali Kırca ve Defne Samyeli gibi isimler konuşulsa da, o bunlardan hiç etkilenmiyor.
Ana haber spikeri arayan atv'de görev yeniden Şebnem Sunar Küçük'te. atv kurulduğu günden beri (16 yıldır) haber spikerliği yapan Küçük, kendine has sunumuyla dikkat çekiyor. 'Zor günlerin spikeri' veya 'yedek
sunucu' (co-anchor) olarak bilinmesi onu pek de rahatsız etmiyor; çünkü yedek kulübesinde kalmak kendi tercihi. Zor günlerin spikeri Küçük, tecrübeli isimlerin
ekranda daha çok görünmesinden yana. 'Anchorwoman'lık için ise daha zaman olduğunu düşünüyor. Şebnem Sunar Küçük'le atv Ana Haber'e sunucu arayışlarını, neden hafta sonları spikerliğine heves ettiğini ve merak edilen pek çok konuyu konuştuk.
Şimdilerde atv Haber için tekrar Ali Kırca ve Defne Samyeli'nin isimleri konuşuluyor. Bunlar sizi ne kadar etkiliyor?
Ben hafta sonuna
gönüllü olduğum için, hiç etkilemiyor açıkçası. O gelecek, bu gidecek diye hayat geçmez. Zaten sürekli değişimlerin olduğu bir meslekteyim. Önemli olan, kalıcı ve vazgeçilmek olmak. Ben işimi iyi yaptığımı düşünüyorum, onun için içim çok rahat.
Siz ne zaman hafta içi sunmaya başlasanız, atv Haber'in reytinglerinin yükseldiği söyleniyor...
Reytingi gerçekten kendime bağlamıyorum. Ama artık benim de bir
seyirci kitlem olduğunun farkındayım. Bunu yolda yürürken de hissediyorum. Seyirci ile çok samimî bir ilişkim var. Zaten haberleri onlarla konuşur gibi sunuyorum, herhalde bunu hissediyorlar. Doğru yolda olduğumun ve işimi iyi yaptığımın farkındayım. Ama önemli olan kalıcı olmak.
Aslında Fuat Kozluklu sizin halefiniz olarak gelmişti değil mi?
Evet. Önce hafta sonu için geldi, sonra hafta içine geçti. Ben o dönem, üç ay boyunca her gün çalıştığım için çok yorulmuştum. Hafta sonunda kalmak istediğimi söyledim, benim tercihimdi yani. Onun dışındaki gelişmelerle çok da ilgilenmedim.
Sizi meslekî anlamda destekleyen ve arkanızda duran biri oldu mu?
İlk zamanlar hep kendi başıma, bakarak, görerek bir şeyler yapmaya başladım. Bu meslek tecrübe işi, şansım vardı, diksiyonum ve ses tonum bu işe uygundu. Mehmet Barlas'la çalıştığım dönem benim için çok önemlidir. Kısa bir dönem çalıştık ama ondan çok şey öğrendim ve ne kadar özel bir insan olduğunu gördüm. Kendisini babam kadar çok sevdim, hayatımda önemli bir yeri var. Fuat Uğur şimdiye kadar görmediğim bir beyefendiliğe ve dürüstlüğe sahip biri. Çalışanlarını sahiplenen, haklarını koruyan biri oldu hep.
Ekran karşısına geçtiğinizde kimi seyrediyorsunuz?
Ali Kırca, M.Ali
Birand ve
Uğur Dündar... Hepsini seyretmeye çalışıyorum, çok değerli insanlar ve umarım daha uzun yıllar ekranda kalırlar. Kimileri gençlerin de önü açılsın diyor ama onlar da gençlerin önünü açacaklardır. Gülgün Feyman'ın çok seyredilen kanallardan birinde olmasını çok isterdim. Zamanında sunumunu, kendisini örnek aldığım insanlardan biridir. Feyman'ın, Serap Ezgü'nün sesinden haber dinlemek çok keyifliydi.
Günümüzde birçok spikerin yaptığı gibi, haberi yorumlu sunmak mı gerekir?
Yorumun önemi yok diyemezsiniz.
Gazetecilikten gelen insanlar haberi birebir yaşayan insanlar, dolayısıyla onlar olayları çok daha farklı açıdan seyirciye aktarabilir. Buna bir de dinamiklik katarsanız her şey mükemmel olur.
Bazı anchormanler yorum ya da gazetecilik noktasında başarılı olabilirler, ama sunum olarak seyircilerden çok tepki alıyorlar?
Valla sunum olarak Uğur Dündar da Ali Kırca da başarılı bence. Onu M.Ali Birand için söylüyorlar. Ama o çok
doğal bence. 32. Gün'de de insanlarla konuşur gibi söyleştiği için beni rahatsız etmiyor. Ama arada ne dediği belli olmayan, okuduğundan bir şey anlamadığım kişiler de oluyor, o zaman da kanalı hemen değiştiriyorum.
16 yılda haber bültenlerinde ve sunumlarda neler değişti?
Özel kanalların sayısının artmasından sonra daha tempolu, daha dinamik, bol canlı bağlantılı, daha yorum ağırlıklı metinler yazılmaya başlandı. Bu da izleyiciyi ekrana çekti. Sunumlar seyirciyle konuşur gibi yapılmaya başlandı. Ben mümkün olduğunca yorum yapmıyorum ama konuşur gibi sunmaya çalışıyorum.
İnsanlar haberde ne seyretmekten hoşlanıyor?
Hayatın içinden haberleri çok daha fazla seyrediliyor. Son günlerde yaşanan,
küçük Muhammed'in annesi tarafından öldürülmesi, müthiş bir haberdi. Münevver'in katili aranıyor şimdi. Bize dair ve hayatın içinden haberler her zaman seyircinin daha çok ilgisini çekiyor. Ama bunun dışında eğlenceli haberler de ilgi çekiyor.
Siyasî haberlere yaklaşımları nasıl?
Çok fazla ilgili olduklarını düşünmüyorum. Ama
seçim zamanı, hükûmet değişikliği, ülkemizin kaderini belirleye.cek özel günleri iyi takip ediyorlar. Ama hiç de belli olmuyor, AB müzakere sürecinde bir Semra Hanım fırtınası esiyordu Türkiye'de. Kaynana Semra'nın reytingi
ana haber bültenlerini geçiyordu.
Bültene nasıl hazırlanıyorsunuz?
Toplantıdan sonra haberlerin yazımı başlıyor. Ben kendime ait haberleri
kontrol ediyorum. Bazen editörlerimizin yazdığı haberler oluyor. Hepsini tek tek kontrol edip okuyorum. O günün en önemli
gündem maddesi neyse o konuyla ilgili
ders çalışıyorum. Eğer
akşam bir konuğum olacaksa ona hazırlanıyorum. Sonra makyaja iniyorum, saçımı yapıp kıyafetimi giyip habere hazır hale geliyorum.
Yıllardır saç renginizi ve şeklini hatta uzunluğunu bile değiştirmiyorsunuz, belirli bir sebebi var mı?
Benim seyircim, makyajımla, saçımla hakikaten çok ilgileniyor. Bir şov programı sunsaydım uzun saçı düşünürdüm ama kısa saç daha dinamik gösteriyor ve habere daha çok yakışıyor, bence tabii. Bununla birlikte ben saçımla, makyajımla, kıyafetimle ve üzerimde taşıdığım takılarla haberin arkasında kalmaya özen gösteriyorum. Makyajımı saçım yapılırken kendim yapıyorum ve bu iki iş yarım saatte bitiyor.
İleriye yönelik aklınızdan neler geçiyor?
Benim hedefim, iyi bir anne olmak. Çok iyi bir eş olmak. İşimi yapabildiğim kadar iyi yapmak tabii. Bu işi daha çok uzun yıllar yapmak istiyorum. Her zaman insanların sevdiği, saydığı biri olarak kalmak dışında, çok bir hedefim yok, zaten hedeflediğim bir yerdeyim.
***
Görev insanıyım, elimden geleni yapıyorum
Ben haber editörlerimizin hazırladığı haberleri en iyi şekilde sunmaya çalışıyorum, yorum yapmıyorum. Kendime hiçbir zaman 'Türkiye'nin en iyi anchorwomeni benim.' gibi cümleler kurmadım, kurmayacağım da. Ben görev insanıyım. Geldiğim nokta ana haber spikerliği; bu hafta içi de olabilir, hafta sonu da olabilir. Yaptığım işin kalıcı olmasını istiyorum ve bu, bizim ülkemizde zor ama ben elimden geleni yapıyorum.
***
Kader bir şekilde beni burada tuttu
atv bir
marka ve yanımda kimse olmadan tek başıma geldim buralara. Hiç mi köstek olunmadı, hiç mi zorluklarla karşılaşmadım? Çok karşılaştım. Çok ağlayarak eve gittiğimi biliyorum. 'Ben neden bu işi yapıyorum ki?' dediğimi biliyorum. Ama bir şekilde kader sizi burada tutuyor. Mesela, bir buçuk yıl ara verdikten sonra dönüp dolaşıp yine atv'ye geldim. Halbuki pek çok kanalla görüştüm. Ama sizin başka bir kanalda başka bir koltuğa oturmanız demek başka birinin ekmeğinden olması demek. Dolayısıyla ben hep fırsat bekledim ve tekrar atv'ye kısmet oldu.
***
Ailem, çok anlayış gösterdi
Bu işlerin hepsi geçici, ama ailem benim için çok değerli. Maalesef bizim meslekte ailesine fazla zaman ayıranlar çok barınamıyorlar, böyle bir gerçek var. Ben mümkün olduğunca ikisini idare etmeye çalışıyorum. Kızım 12 yaşına geldi, şu an onunla hafta sonları ilgilenebiliyorum. 15 yıldır evliyiz, eşimle her zaman, her yerde birbirimize destek oluruz. Bizim mesleğimizin zor yanları var. Herkes tatile giderken siz çalışıyorsunuz, ne bayramınız var ne seyranınız var! Onun için çok anlayış gösterdiler bana.
ZAMAN - PAZAR