Jandarma Er Fatih Yonca'nın şehit edilmesinin ardından zor durumda yaşayan ailesine
yardım yağarken şehit ailelerinin toprağa verdikleri yakınlarının ardından yaşadıkları hayatın zorlukları arasında ilgisizlikten yakınmaları dikkat çekti.
2005 yılında görev başında
kalp krizi geçirerek şehit olan
Uzman Çavuş Mustafa Sağıroğlu'nun eşi Mine Sağıroğlu (30) eşinin şehit edilmesinin ardından yaşadığı süreci anlatırken duygusal anlar yaşadı.
Oğlu
Muzaffer (12) ve kızı Melahat (13) ile Hatay'ın merkez ilçesi Antakya'da yaşayan Şehit Eşi Mine Sağıroğlu, "
Allah devletimize ve askerimize zeval getirmesin" sözlerinin altını çizerken içindeki unutulmuşluk duygusundan kurtulamadığını söyledi.
"Senede bir kere şehitleri
anma gününde hatırlanmak beni üzüyor" diyen Mine Sağıroğlu, maddi olarak
maaşının bağlandığını ve üç ayda bir kere çocukları için devletten yardım aldığını söyleyerek, "Eşim bu
ülke için yaşamını kaybetti. Şehit olmasının ardından bir iki kere bayramlarda kapım çalındı. Nasılsın bir isteğin var mı diye sordular. Sonra herkes çekildi. Tek başıma 2 çocuğumla kaldığımda yalnızlığımı hissettim. Korkularım başladı. Ne yapacaktım, çocuklarıma nasıl bakacak ve onlara nasıl bir gelecek hazırlayacaktım. Şehidimin ardından sadece maaş ve 3 ayda bir gelen eğitim hakkından yararlandım. İş hakkı vermediler. İş hakkım olmadığı için şimdi çocuklarımın okuması için elimden geleni yapıyorum. Bir güvencem yok. Devletimin çocuklarıma sahip çıkmasını istiyorum. Hatta sadece benim çocuklarımın değil tüm şehit çocuklarının güvence altına alınmasını istiyorum. Bize sahip çıkılsın, arada birde olsa en azından kapımın çalınmasını ve nasılsın denilmesini istiuorum." şeklinde konuştu.
9 Temmuz 2007 yılında Şırnak'ta teröristler tarafından kurulan tuzakta mayına basarak şehit düşen Süleyman Yılmaz'ın eşi Ayşegül Yılmaz, eşinin şehit haberini aldığında hamile olduğu kızı Ecenur'u koklayarak, "Eşimin bana son yadigârının devlet tarafından korunmasını istiyorum." dedi.
Oğlu Mehmet (7) ve kızı Ecenur (2,5) ile eşinin şehit olmasının ardından zorda olsa bir düzen kurduğunu söyleyen Ayşegül Yılmaz da devlet tarafından maaşının bağlandığını, 3 ayda bir eğitim hakkı aldığını ve iş hakkını oğlu için dondurduğunu belirterek, "Sadece madalyamı almadım. İlk başta eşimin şehit olmasının ardından iş hakkımı kullanmak istediğimi belirttim. Ancak ya oğlum okumazsa dedim. Ona bir iş lazım. Bu nedenle iş hakkımı dondurdum. Çocuklarımın geleceğini garanti altına almam lazımdı. Çünkü yalnızdım." diye konuştu.
Eşinin şehit edilmesinin ardından bayramlarda ziyaretlerin sürdüğünü sonrada kimsenin kendisini sormadığına içerlediğini söyleyen Ayşegül Yılmaz, "Bana maddi olarak tüm imkanlar sağlandı. Ancak 2
küçük yavrumla yalnız kaldım. Devletim tarafından sorulmadım. Aranmadım. İşte en üzücüsü bu." dedi.
Babasını sadece simaen hatırlayan küçük Mehmet büyüyünce babası gibi asker olmak isterken babası şehit düştüğünde annesinin karnında olan 2,5 yaşındaki Ecenur ise babasını sadece fotoğraflardan tanıyor.
Bez bebeğini ayağında sallarken ve etrafa gülücükler dağıtan Ecenur'un bu hali annesi Ayşegül Yımazı duygulandırıp ağzından şu sözlerin dökülmesini engelleyemiyor: "Bizi unutmayın. En azından arada sıra bizlere hal hatır sorun".
(CİHAN)