Tunceli'de
PKK baskınına uğrayan
Sarıyayla Karakolu'nda şehit düşen
Uzman Çavuş Kemal
Koçyiğit'in eşi
Lale Koçyiğit, Taraf'a konuştu. Genç yaşta dul kalan acılı eş, hukuk mücadelesi başlatacağını belirtiyor.
Ambulansın takviye birliklerden daha
erken geldiğini öğrendiğini belirten şehit eşi, "Bu bana, teröristlere 'siz işinizi rahat rahat yapın, ne yapıyorsanız yapın, biz sakin sakin geliyoruz' dendiğini gösterdi. Ben bunu hissettim. Bir
ambulans çabuk geliyorsa, 35 kilometreyi de asker yürüyerek geliyorsa, ben başka bir şey düşünemem. Nasıl o askerleri 35 kilometre yürüttüler?" diyor. Karakoldaki askerlerin dere suyunda pişirilen yemekleri yediğini anlatan acılı eş, "Oradaki birçok eksikliğin farkındayım. Eşim de bahsetmişti bazı şeylerden. Ben bunun mücadelesini vermek istiyorum." şeklinde konuşuyor.
Karakola üç aylık erzak gönderildiğini anlatan Koçyiğit, "Eşim şehit olmadan birkaç gün önce 20 yaş dişi çıkarıyordu ve
karakolda sadece, tarihi geçmiş antibiyotikler vardı. Bana diyordu ki; 'Lale, aman ne olacak tarihi geçmişse, yine de alayım, ölür müyüm yani?'
İlaç bile yok." ifadelerini kullanıyor. "Oralara, eğitim almış askerlerin gönderilmesi gerekmez mi?" diye soran Lale Koçyiğit, "Bir aylık acemi birliği eğitiminden sonra, doğru düzgün
silah bile tutmasını bilmeden götürülüyorlar o bölgelere. Zavallı çocuklar. Korkuyorlar, gerçekten korkuyorlar. Oradaki koca koca adamlar, buna nasıl
akıl erdiremiyor? Akıl erdiriyorlar aslında. Ama demek ki bunun içinde bir menfaatleri var. Herkesin bir menfaati var." diyor. Karakolda sürekli elektrik kesintilerinin yaşandığını anlatan acılı eş, dere suyunda pişirilmiş yemek yendiğini aktarıyor.
Şehit eşi şöyle devam ediyor: "Teröre harcadığı parayı bıraksın da, teknolojiye harcasın.
Kurşun geçirmeyen duvarlar var, yelekler var. Bir sürü
modern askerî teçhizat var. Karakollara onları koysunlar. Bakın,
gösteriler yapılıyor. Uçakları denizlerin üstünden uçuruyorlar, 'gece karanlıkta şöyle vururuz, şöyle yaparız' diyorlar. O zaman o sis çöktüğünde nasıl hiçbir şey yapılmadı? Nasıl o askerleri 35 kilometre yürüttüler? O zaman kimse de bana çıkıp demesin ki; 'Ben şöyle güçlü bir orduyum.' Bu ordu kendi askerini zaten oraya koydu, unuttu... Ben böyle söylüyorum. Bunun aksini iddia edecek kimse varsa, çıksın bana söylesin. Benim eşim geri gelmeyecek. O yüzden asker, o uçakları hiç öyle gösteri için kullanmasın."
ZAMAN