Ancak onun hayat hikayesi 12 yaşında yön değiştirdi. II. Abdulhamid'in torunu Mehmet Burhanettin Efendi'nin oğlu olan şehzade 1924 yılında hanedan
sürgün edilince ülkeden uzaklaştırıldı. O gün başlayan vatansızlık tam 70 yıl sürdü.Yurt dışına son çıktığı pasaport
Osmanlı mührü taşıyordu. Ancak bir süre sonra mensubu olduğu devlet ortadan kalktı. Vatansızlığın yanında hanedan devletsiz de kalmıştı.
Şehzade
Viyana ve Paris'te
felsefe ve
politika eğitimi aldı. 1933 yılında da babası ile Amerika'ya yerleşti.
Ertuğrul Osmanoğlu ömrü boyunca
maden ocağı işleterek geçimini sağladı.
Şehzade Ertuğrul Türkiye'ye ilk defa 1992 yılında geldi. Sürgün olduğu için yıllardır ülkesini göremeyen Osmanoğlu, vatandaşlığa ise 2004 yılında kabul edildi. Bunca yıl genel bir kaç ipucu dışında sürgün yıllarında neler yaşadığını nelerle karşılaştığını anlatmadı.
Anılarını kitap haline getirdi. Ancak "Bahsini etmek istemediğim şeylerden yine bahsetmedim. Bende kalanlar yine bendeydi." demişti. Kendisi 12 yaşında
İstanbul'u terketmek zorunda kalmasına rağmen, yıllar sonra Türkiye'ye yeniden geldiğinde düzgün bir İstanbul
Türkçesi'yle konuşuyordu. Türkiye'yi çok sevmişti. Ancak en çok da herkesin Türkçe konuşmasından hoşlandığını söylüyordu.
Ertuğrul Osmanoğlu,
Osmanlı hanedanı ile benzer bir akıbeti paylaşan Afgan Kraliyet ailesinden
Prens Abdulfettah Tarzi'nin kızı Zeynep Tarzi ile evliydi. Son ropörtajında fazla vaktinin olmadığını ve geri kalan zamanını İstanbul'da geçirmek istediğini söylemişti. Şehzade'nin son duası kabul oldu.
SAMANYOLUHABER