İçişleri Bakanlığı döneminde Selam örgütüne yönelik operasyonları başlatan Sadettin Tantan konuştu. "Selam, hayali değil gerçek bir örgüt." diyen Tantan, örgütün iktidarla bağlantısını da anlattı.
İşte Sadettin Tantan ile yapılan söyleşi:
- 22 Temmuz'da polislere yönelik başlatılan operasyonda, polislerin uyduruk gerekçelerle dinleme yaptıkları iddia ediliyor. Başbakan bizzat Tevhid-Selam örgütü diye bir örgüt uydurulmuş diyor. Ama bu örgütün varlığı sizin İçişleri Bakanlığı yaptığınız dönemde bile biliniyordu? Tevhid-Selam uyduruk bir örgüt mü?
HAYALİ DEĞİL, GENÇLER GİDİP EĞİTİM ALDI
- Tevhid Selam örgütü hayali bir örgüt değil. İran İslam devriminden sonra o günkü İranlı yöneticiler özel bir bakanlık kurup devrim ihracına başladılar. O günkü enformasyon savaşlarında Türkiye'den bu devrime ilgi duyan gençler oraya gidip eğitimler aldılar. Bu eğitim alan gençler zaman içinde örgütsel yapılar içinde eylemlerde ortaya çıktılar. Uyuyan örgüt olarak görünüyor fakat eylemlerle açığa çıkıyor. Adli ve güvenlik arşivlerinde bunları görebilirsiniz.
FAİLİ MEÇHULLER, BAŞÖRTÜ EYLEMLERİ
- Bu örgüt ne tür eylemler yapmıştı?
- Aydınların öldürülmesi en belirgin eylemlerinden biri. Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy cinayetleri gibi. Bir de başörtüsü eylemleri var. Beyazıt Camii'nin, İstanbul Üniversitesi'nin önünde başörtüsü eylemlerinde bunları görüyorduk. AKP'yi de zaten iktidara taşıyan bu başörtüsü eylemleridir. Yani böyle bir örgüt var. İştirak ettikleri eylemlerden ceza bile aldılar. Yargıtay da bu cezaları onamıştı.
AKP'Yİ İKTİDARA TAŞIYAN SÜRECE KATKI SAĞLADI
- AKP'nin iktidara taşındığı sürece katkı sağladıklarını söylediniz. Bu ne demek? Biraz daha açar mısınız?
- Başörtüsü eylemleri biliyorsunuz İran'da eğitim almış bu örgütün elemanları vasıtasıyla Beyazıt Camii'nin önündeki meydanda sürekli eylem yapılmak suretiyle bir algı yaratıldı. Başörtüsü ekseninde bir algıydı bu. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin iktidara taşınmasında önemli bir etkiye yol açtı. Bir de bunun yanında 'imam hatip okulları' sorunu da benzer bir etkiye yol açtı. AKP bu iki konuyu yıllar içinde kullandı. Bu sorunları daha yeni çözdü. Halbuki yasal olarak başörtüsü yasağı yoktu. İmam hatiplerle ilgili de aslında sorun yoktu. Suni sorunlar yaratılarak bu günlere gelindi. Bu bir projeydi. Bayağı da başarılı olduğunu düşünüyorum.
BAŞBAKAN'IN EKİBİNİ ORADA GÖRÜYORSUNUZ
-AKP'nin bu eylemlerle ilgisi nedir?
- 1990'lı yıllarda özellikle Fatih'te irili ufaklı yüze yakın dergi, yayınevi falan açıldı. Bu gazete ve dergilerden mesela bir Yeni Zemin grubu var ki, bugün baktığınızda Başbakan'ın etrafındaki isimler orada temellenmiş. Başbakan'ın ekibini orada görüyorsunuz. Bunun gibi gruplar var. Bunlar buradaki faaliyetlerinde entelektüel olarak hem genişliyor hem de ideolojilerini temellendiriyordu. Bunların etrafında da bir yapılanma oluştu. Fikir birliği oluşmaya başladı. Bunların büyük bir bölümü Kürt İslam devleti kurmak üzere bir araya gelmiş yapılardır. Yaptıkları yayınlardan bunu anlamak mümkün.
- Bu örgütün varlığı devam ediyor mu?
- Ben tabii ki bunu bilemem. Son operasyonlarda medyaya yansıyanlar kadarıyla biliyoruz.
HİBULLAH OPERASYONLARI SELAM TEVHİD'İ DEŞİFRE ETTİ
-Bu örgütün Hizbullah ile bağlantısı nedir?
Hizbullah terör örgütü operasyonundan sonra oradan alınan bir uç bilgiyle bu örgüt deşifre edildi. Oradan elde edilen uç bilgi takip edilerek açığa çıktı. Bu örgütle ilgili olarak kolluk güçlerince istihbarat teşkilatlarında çalışma yapanlar vardı. Hizbullah operasyonu bu takip çalışmalarına ciddi bir açılım sağladı.
İSTİHBARAT TEŞKİLATININ İNCELENMESİ GEREKİYOR
- Tevhid-Selam örgütü ile bu ülkenin istihbaratındaki önemli isimlerin bağlantılı olduğuna dair yaygın söylentiler var. Siz ne düşünüyorsunuz?
- Bunu bilecek durumda değilim. Medyadan ben de takip ediyorum bu iddiaları. Ama Türkiye'de sorun şu, yıllar içinde silahlı ve silahsız bütün bu yapılar oluşurken istihbarat teşkilatlarının durumunun özenle incelenmesi gerekir. Türkiye'de istihbarat teşkilatlarının hem Meclis araştırmasına hem de adli araştırmaya tabi olması gerekiyor.
- Ama bu tarz bir araştırma ve soruşturma daha önce engellendi. Şimdi MİT yasasıyla birlikte de daha imkansız hale gelecek. Bu nasıl araştırılacak ki?
- Bu yapıldı çünkü iktidar şu anda tutsaktır. İktidar tutsak olmasa hastalıkları araştırıp bulup tedbir almalı.
TUTSAK BİR İKTİDARIMIZ VAR
-Tutsak derken neyi kastediyorsunuz tam olarak?
- İktidar iktidara gelirken tutsak olduğunu açıklayarak geldi.
-Kime ve neye tutsak?
- Bunu Başbakan kendi ifade etti.
-Nasıl?
AKP'NİN SİYASİ TERCİHİ
- Siz de bilirsiniz, ABD'den dönüşünde ben ABD ile mutabakata vardım, partiyi kuruyorum ve iktidara geliyorum dedi. Bu süreç içinde de Başbakan'ın danışmanlarının beyanatları var. Bunu atmayın, kullanın diye. Bence her şey aleni, kapalı bir şey yok. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin siyasi tercihi kara para ekonomisi, kayıt dışı ekonomi, kaçakçılık, kumar ve fuhuş ekonomisi, yolsuzluk ekonomisi ve terör ekonomisidir. Şimdi bu beslendiği kaynaklar bakımından ilişkilere baktığınızda yapısı ortaya çıkıyor. Son zamanlarda da enerji kaçakçılığını görüyoruz. Kuzey Irak'tan Türkiye'ye gelen petrol, Türkiye'den oraya giden petrol ürünlerinin ihracı. Bütün bunlara baktığınız zaman orada tamamen ilişkiler ortaya çıkıyor.
ÇÖZÜM SÜRECİ EMPERYAL BİR PROJE
-Terör ekonomisi dediniz ama AK Parti çözüm süreciyle terörü bitirmeye çalışıyor.
- Çözüm süreci diye bir şey yoktur. PKK'yı Ortadoğu'da kullanmak isteyen güçler, Türkiye'yi masaya oturtmak istediler ve bunu da başardılar. Eğer o masaya oturmasa Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı devam edemezdi. Yani bu emperyal bir projedir. İktidar bu projeye boyun eğdi.
BAŞBAKAN KÖŞKE ÇIKARSA REJİMİ DEĞİŞTİRECEK
-Başbakan Köşk'e çıkarsa bu proje devam edecek mi? Ne olacak?
- Kendisi bunu zaten söylüyor. Hem siyasi anlamda hem idari anlamda rejimi değiştiriyorum diyor.
-Rejim neye dönüşecek?
TÜRKİYE FEDERAL BİR YAPIYA GİDİYOR
- Ulus devlet kimliğinden, federal bir yapıya doğru gidiyor. Artık Türkiye ayrışıyor. Bir tarafta AB'ye girme hayalinde bir Türkiye var. AB bir ulus devletler birliği. Değerler, standartlar birliği. Türkiye ulus devletlikten ve parlamenter sistemden uzaklaşıp federal bir yapıya gideceğini, idari ve siyasi rejiminin değişeceğini görüyoruz. Bunu bizzat Başbakan söylüyor. Bunun genel anlamda hukuki altyapılarını da hazırlamaya çalışıyorlar. Bir bölümünü hali hazırda yaptılar.
ÜLKE TOPTAN DEĞERLERİNİ YİTİRİYOR
Türkiye kendi birikimlerini yağma şeklinde bu iktidar zamanında özelleştirerek mali ve ekonomik anlamda tamamen kurmaya çalıştığı altyapıların büyük bölümünü de yabancılaştırarak, daha da köksüzleşmeye ve değerlerini çökertme sürecini yaşıyor. Bu iktidar döneminde üçlü devlet algısı oluşturuldu. AKP devleti, PKK-KCK devleti ve cemaatler devleti. Bunların mali büyüklükleri çok yüksektir.
PARALEL DEVLET YOK, ÜÇLÜ DEVLET ALGISI VAR
-Başbakan paralel devlet diyordu ama siz üçlü devletten bahsediyorsunuz...
- Paralel devlet diye bir şey yok. Bahsettiğim üçlü devlet algısını bizzat bu iktidar yarattı. Bugüne kadarki birikimlerimiz yağmalandı. Devlet çökertildi. İktidar iktidara geldiği ilk günden itibaren sürekli işledikleri suçları affettirecek yasalar çıkarttılar. Yolsuzluk operasyonu falan diye bir şey kalmadı. Kendilerini kurtaracak bir sürü yasalar çıkarttılar. Bu iktidar döneminde yolsuzluk yapmayanları zaten dövüyorlar. İktidar bunları kabul etmiyor. Dürüst insanları zaten aralarına sokmuyorlar. Her taraftan kirlilik akıyor.
BAŞBAKAN HİÇ BİR HEDEFİ YOK
Bu dediğim gibi büyük bir proje...
-Nedir bu projenin nihai hedefi?
-Başbakan'ın hiçbir hedefi yok. Başbakan'ın iktidara getirilişi, sadece Türkiye açısından değil, İslam coğrafyasında da büyük karışıklık çıkarılmasına, söylem davranış ve eylemleriyle büyük katkı sağlamış ve İslam coğrafyasının da içinden çıkılmaz bir çatışma ortamına sokulmasına vesile olmuştur. PKK dağılma noktasından masaya oturan bir noktaya geldi.
CUMHURBAŞKANLIĞINDA KİMİ DESTEKLEYECEK?
-Peki bu tablo Ekmel Bey cumhurbaşkanı olursa değişir mi?
- Elbette ama bu tablo sadece Ekmel Bey'in cumhurbaşkanlığı ile değişmez. Ekmel Bey iyi eğitimli, yetişmiş bir insan. Ancak sorun Türk siyasetinin temelinde. Bağımlı bir siyasetimiz var ve bir türlü özgürleşemedik. Mali ve ekonomik anlamda bağımlı olduğumuzdan, siyasetimizi ve güvenliğimizi özgürleştiremedik. Ama geçmişten bugüne kadarki siyasetçiler bu bağımlılıktan kurtulmak için çok çaba sarf ettiler. Bir hayli de ilerleme kaydetmişlerdi. Ama ona rağmen AKP iktidarı döneminde Türk siyaseti açık ve net bir şekilde daha da bağımlı hale geldi.
-Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bu durumda kimi destekleyeceksiniz?
- Onun cevabı bana kalsın. Ama herhalde anlattıklarımızdan bunu anlamanız lazım. Türkiye'yi bölüp parçalayan bir AKP zihniyetine destek vermeyeceğimiz kesin. Rotahaber