Sezer gibi bir Cumhurbaşkanı!

TodaysZaman Genel Yayın Yönetmeni Bülent Keneş, Köşk tartışmalarını içeren yazısında 'Sezer' modelini eleştirdi.

Sezer gibi bir Cumhurbaşkanı!

Seçimlere 10 günden az bir süre kala gündem yeniden seçim sonuçlarının ne olacağından ziyade seçimlerden sonra nasıl bir cumhurbaşkanı seçileceği üzerinde yoğunlaştı. Türkiye'nin bir siyasal krize girmesi ve seçimlerin erkene alınmasına parlamento içi ve dışı unsurların müdahalesiyle parlamentonun cumhurbaşkanını seçememesinin sebep olduğu gözönünde bulundurulduğunda bu durum aslında normal de kabul edilebilir. Konu cumhurbaşkanlığının seçimine yeniden odaklanınca, kimin nasıl bir cumhurbaşkanı istediğinin ipuçları da yeniden ortalığa serilmeye başladı. Seçimlerden açık ara galip çıkacağı tahmin edilen AK Parti'nin söyleminden anlaşılan halkın değerlerine saygılı, halkın beklentilerini önceleyen, halkla iletişim içinde, siyaset tecrübesi olan bir vizyoner cumhurbaşkanı istediğidir. Seçimlerde alacağı oy oranıyla cumhurbşkanı seçiminde temel belirleyicilerden biri olacağı şüphe götürmeyen CHP'nin ise cumhurbaşkanlığı için parlamento ve siyaset dışından bir aday dayatmasında bulunduğu gözleniyor. CHP'nin muhtemel cumhurbaşkanı adayında aradığı niteliklerin toplamının özeti "Sezer gibi bir cumhurbaşkanı" sözünde yatıyor. Peki "Sezer gibi bir cumhurbaşkanı" demek suretiyle CHP ve destekçisi ulusalcı parti ve oluşumlar nasıl bir cumhurbaşkanı profili arzuluyor. Şüphesiz ki "Sezer gibi cumhurbaşkanı" arzulayanlara göre Sezer'in en baskın özelliğini "tarafsızlığı ve bağımsızlığı" oluşturuyor. Biz de isterseniz "Sezer gibi bir cumhurbaşkanı"ndan neler beklenilebileceğini alt alta bir sıralayalım: "Sezer gibi bir müstakbel cumhurbaşkanı" o kadar tarafsız olmalı ki, bu tarafsızlığına gölge düşürmemek üzere halkla hiçbir teması bulunmamalı. Halkın değer ve beklentilerini tamamen yok saymalı, kararlarını etkilemesine izin vermemeli. Hatta kendine has öyle bir dil geliştirmeli ki halk kendisini anlamakta bile aciz kalmalı. Kararlarına, kendi kapalı dünyasında geliştirdiği vehimlerin ve kendilerine aydınlanmacı diyen bazı marjinal kişilikler dışında hiçbirşeyin etki etmesine müsaade etmemeli. "Sezer gibi bir müstakbel cumhurbaşkanı" o kadar tarafsız olmalı ki, bu tarafsızlık azınlık görüşünün çoğunluğa dayatılması ve azınlık beklentilerinin çoğunluk beklentilerine tercih edilmesiyle asla zaafa uğramayacak nitelikte olmalı. Halkın huzuru, barışı ve refahı gibi kaygılardan bağımsızca sürdürülecek böyle bir "tarafsızlıkla" azınlık gibi düşünmeyen çoğunluk hükümetinin her icraatına mümkün olan her fırsatta engel olunmalı, halkın menfaatleri ve ülke çıkarlarının "tarafsızca" karar almasına etki etmesine asla tolerans göstermemeli. "Sezer gibi bir müstakbel cumhurbaşkanı" o kadar tarafsız olmalı ki, bu kutsal tarafsızlığı gölgeleme potansiyeli olan şeffaflığa dair tüm girişimlerden zinhar uzak durmalı. Siyaseten sorumsuzluğun verdiği imkanlarla hiçbir şekilde ne halkla yüzleşmemeli, ne medya önüne çıkmalı, ne de hiçbir tartışmaya açıkça taraf olmalı. Söyleyeceklerini tavırlarıyla, yani güçlü vetolarla dile getirmeli. "Sezer gibi bir cumhurbaşkanı" o kadar tarafsız olmalı ki, kendi yaşam tarzı dışındakilerin yaşam tarzına saygı beklentilerinden asla etkilenmemeli. Bulunduğu her yeri kutsanmış bir "kamu alanı" ilan etmeli. Kendisi gibi düşünmeyenleri ya da giyinmeyenleri bu alana sokmama konusunda son derece dirayetli olmalı, bu konuda "tarafsızlığını" zaafa uğratmamalı. "Sezer gibi bir cumhurbaşkanı" o kadar tarafsız olmalı ki, bütün halkı ve tüm ülkeyi etkileyen ekonominin gidişatı ya da gerçeklerinden zerre miktar etkilenmemeli. Ülkenin hayati derecede ihtiyaç duyduğu on milyarlarca dolarlık kaynak imkanlarını veto silahıyla anında yok etmeli. Küresel dünyanın gerçeklerine boyun eğmeyerek yabancı sermayeyi bu ülkeye geldiğine pişman edecek her türlü imkanı sonuna kadar kullanmalı. Alacağı kararlara ekonominin ihtiyaçlarının ve beklentilerinin etki etmesine asla müsaade etmemeli. "Sezer gibi bir cumhurbaşkanı" o kadar tarafsız olmalı ki, tarafsızlığını etkileme potansiyeli olan hiçbir uluslararası platformda asla yer almamalı. Hiçbir uluslararası projeye liderlik etmemeli. Türkiye'nin çıkarları gereği bile olsa başlatılmış projelerin değil geliştirilmesi, olduğu haliyle bile sürdürülmesi için parmağını bile kıpırdatmamalı. Türkiye'nin uluslararası ilişkilerinden o kadar bağımsız olmalı ki, canı istediğinde yabancı ülke liderlerini herkesin gözü önünde azarlamalı, gerektiğinde abus bir çehre takınarak tüm jestleriyle yabancı misafirlerin ziyaretinden duyduğu derin hoşnutsuzluğu açıkça ifade etmeli. "Sezer gibi bir cumhurbaşkanı" o kadar tarafsız olmalı ki, kendisini bizaat seçenleri bile seçtiklerine bin kere pişman etmeli. Seçilmelerini sağlayanları azarlayarak, hakir görerek, mümkünse kafalarına anayasa kitapçığı fırlatarak tarafsızlığına gölge düşürmelerine asla müsaade etmemeli. Böyle bir tarafsızlık için gerekiyorsa en derin ekonomik krizlere yol açmalı ve gerekiyorsa ülkenin yarı yarıya fakirletilmesini göze almalı. "Ve Sezer gibi bir cumhurbaşkanı" o kadar tarafsız olmalı ki, bu tarafsızlığının bir gereği olarak (!) icra organlarına öyle problemler ve öyle engeller çıkarmalı ki, sadece ülkeye zaman kaybettirdiği için cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, milli şef İsmet İnönü'nün ardından "Dördüncü Adamlık" pozisyonuna gururla oturtulmayı bileğinin hakkıyla hak etmeli. Tabii şimdi "Üçüncü Adam kim?" diye soracaksınız. Tabii ki müstakbel cumhurbaşkanına model olarak sunulan ve yukarıdakilerden çok daha fazlasını gerçekleştirdiği için CHP ve ulusalcı çevrelerce bu onura layık görülen Ahmet Necdet Sezer. BÜLENT KENEŞ - TODAY'S ZAMAN
<< Önceki Haber Sezer gibi bir Cumhurbaşkanı! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER