Gazi Üniversitesi (G.Ü) eski Rektörü Prof. Dr. Rıza Ayhan, "Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer hür iradeyi yok sayarak beni
rektör atamamıştı. Bu haksızlığı gidermek,
öğretim üyelerinin itibarını geri temin etmek için yeniden G.Ü Rektörlüğü'ne
adayım" dedi.
Eski Rektör Ayhan, G.Ü'de 2 Haziran 2004 tarihinde bin 502
öğretim üyesinin katıldığı rektörlük seçiminde bin 64 oy almasına karşın, dönemin Cumhurbaşkanı Sezer, Ayhan'ın yerine 366 oy alan Kadri Yamaç'ı rektör olarak atamıştı. Bu gelişmenin ardından bir dönem
Kazakistan'daki Ahmet Yesevi Üniversitesi mütevelli
heyeti üyeliği görevini yürüten Ayhan, yeniden G.Ü Rektörü olmak için aday olduğunu açıkladı.
Adaylığı ile ilgili Cihan'a açıklamada bulunan Prof. Ayhan, "Geçen dönemde malumunuz öğretim üyelerinin iradesi yok sayılarak, Sayın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer 1064 oyu yok sayarak, 366 oy alan arkadaşı rektör olarak
tayin etmiştir. Bu dönemde, bu haksızlığı giderebilmek, öğretim üyelerinin itibarını temin etmek maksadıyla tekrar adayım" diye konuştu.
Dönemin Cumhurbaşkanı Sezer'in atama tavrı ile öğretim üyelerine,
Gazi Üniversitesi'ne, Türk yüksek öğretim sistemine büyük haksızlık yaptığını kaydeden Ayhan, "Bu haksızlığı öğretim üyeleri gidermek istiyor. Sayın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, o dönemde öğretim üyelerinin iradesinin yok sayılması
demokrasi, hukuk devleti ve özerk üniversite anlayışı ile bağdaşmaz demişti. Fakat söylediğinin tam tersini yaptı. Sadece Gazi Üniversitesi'nde değil 28 üniversitede öğretim üyelerinin oyunu alamayanları, hatta tek oy alanları bile rektör atadı. Öğretim üyeleri, 'irademizin yok sayılmasını hiç olumlu karşılamıyoruz. Biz irademizin arkasındayız. Bu bir onur savaşıdır. Bu, birisinin rektör yapılması mücadelesi değildir. Gazi Üniversitesi'ne odaklanmak suretiyle, hür iradenin nasıl temsil edilmesi gerektiğini, biz kamuoyuna göstereceğiz. 2004 yılındaki irademizin, sonuna kadar arkasındayız.
Onur mücadelemizi yapacağız' dediler" diye konuştu.
"BU HAKSIZLIĞIN GİDERİLECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM"
Üniversitenin sadece laboratuarlar, derslikler ve atölyelerden ibaret olmadığını kaydeden Ayhan, "
Üniversiteler, hür iradenin temsilcisi olmalıdır. Sayın Ahmet Necdet Sezer o dönemde hür iradeyi yok saydı. Bu, demokrasiye, hukuk devletine ve özerk üniversite anlayışına yapılabilecek en büyük kötülüktü. O dönemde yaptı, Ahmet Necdet Sezer bunu. Bunu düzeltmek görevi öğretim üyelerinindir ve öğretim üyesi arkadaşlarımızla yaptığımız sohbetten edindiğim neticeler, öğretim üyelerinin iradelerinin arkasında olduğunu gösteriyor. Zaten sayın
cumhurbaşkanımızda o dönemde bize yapılan haksızlığın farkındaydı. Bize de söyleme imkânı bulmuştu. Size çok büyük haksızlık yapıldı Sayın Hocam demişti bize de. O haksızlığı öğretim üyeleri ve sayın cumhurbaşkanı giderecektir diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
"AYÜ MÜTEVELLİ HEYETİ'NDEN BİZ AYRILDIK, GÖNÜL KIRGINLIĞI YOK"
Türk-Kazak Üniversitesi olan Ahmet Yesevi Üniversitesi'nde (AYÜ) son yaşanan gelişmelerin ardından kendisinin de
Cumhurbaşkanlığı tarafından görevinden alındığı iddiaları ile ilgili açıklamada bulunan Ayhan, böyle bir şeyin söz konusu olmadığını dile getirdi. Prof. Ayhan, şöyle dedi:
"AYÜ,
Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük projelerinden bir tanesi. Orta
Asya Türk Cumhuriyetleri ile ilişkilerimizi geliştirmek adına başlanmış ve fevkalade önemli bir yere gelmiş bir proje. O projenin içinde bulunduğum için, o projenin başarılarında imzam olduğu için son derece mutluyum. Tam bir görev değişimi esnasıydı. AYÜ'nin tekrar bir atılım sürecine girebilmesi gerekiyordu. Onu engelleyen bazı unsurlar vardı. Türkiye Cumhuriyeti'nin bu hususta yetkili olan Cumhurbaşkanlığı makamı ile görüşmek suretiyle artık bu ekibin yerine yeni bir ekibin alınması gerektiğini biz kendilerine söyledik. Ve o şekilde AYÜ'nin eskimiş olan idaresinin yeni bir canla, yeni bir kanla AYÜ tekrar yeni bir atılım getirmesi için o teklifi biz yaptık. Şu anda AYÜ mevcut fonksiyonlarını yerine getirmek için arkadaşlarımızla devam ediyor. Yani bir gönül kırgınlığı değil, AYÜ'nin daha ileri gidebilmesi için yapılmış bir plan, proje doğrultusunda alınan bir kararla bu gerçekleşti. Yoksa bir
görevden alma değil AYÜ için,
Kazakistan için, Türkiye için arkadaşlarımızın tümünün yaptığı bir fedakârlık."
"GÖREVDEN ALINMIŞ OLSAYDIK, BAŞARI PLAKETİ VERMEZLERDİ"
AYÜ münasebetiyle kurduğu güçlü ilişkileri, Gazi Üniversitesi'ni daha ileri taşımak için kullanmak istediğini kaydeden Prof. Ayhan, "AYÜ mütevelli heyetindeki görevim münasebetiyle cumhurbaşkanlığı makamı ile çok yakın bir ilişki içinde bulunmuştum. İnşallah ileriki dönemlerde Gazi Üniversitesi Rektörlüğü yaparken de, aynen AYÜ'de nasıl yakın bir ilişki içinde bulunmuşsak, cumhurbaşkanlığı makamı ile o şekilde yakın bir ilişki içinde bulunacağız. AYÜ'deki başarılarım Gazi Üniversitesi'ne bir referans olacaktır. AYÜ'nin mütevelli heyeti üyeliğini yaparken göstermiş olduğum fedakârlık, Gazi üniversitesi'ne ayrı bir referans olacaktır. Engellemek yahut mani olmak değil. Ona bir referans olarak nitelendirilmesi gerekir. Biz o şekilde konuştuk, ben o şekilde algılıyorum. İnşallah Gazi Üniversitesi Rektörlüğü'nde de sayın cumhurbaşkanlığı makamı ile yakın bir çalışma içine gireceğiz" diye konuştu.
Bu çerçevede, cumhurbaşkanlığı makamının kendilerini görevden almadığını, yeni bir kadroyu göreve getirdiğini belirten Prof. Ayhan, şunları ifade etti: "Ve bu da, biz evvelki mütevelli heyet üyelerinin ki bunların biri benim, talebi üzerine gerçekleşmiştir. Yoksa cumhurbaşkanlığı makamı bizi görevden almamış, biz yeni bir kadronun göreve gelebilmesi için talepte bulunduk. Aksi halde görevden alınma olmuş olsaydı, Ahmet Yesevi Üniversitesi mütevelli heyet başkanı, bize başarılarımızdan dolayı, katkılarımızdan dolayı bir plaket vermezdi."