Hazine'den alınan
dosyalar nerede?
Hikaye uzun. Ama,
Cumhuriyet tarihinin en büyük
ekonomik ve siyasi
krizinin yaşanmasına neden olan Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer, görev süresinin dolmasına rağmen 3 aydır fazladan oturduğu makamın hakkını vermesi için,
cevaplamak zorunluluğunda olduğu sorular var. Onun sorumsuzluğu bu sorulara cevap vermesini engellememektedir.
Sayın Sezer,21
Şubat 2001 krizinin perde arkasını aralayacak soruların cevaplarını vermelidir.
Bu milletin cebinden çıkan, tüyü bitmedik yetimin hakkı olan 56 milyar doları bulan bu yolsuzluk gerçekleşirken hangi milli menfaatler onun konuşmasını ve suskun kalmasına neden olmuştur? Görevi devretmeye az bir zaman kaldığı bugünlerde bunların cevabını vererek büyük bir
hizmet etme fırsatı vardır.
Hangi gerçekler bu olaylar karşısında susmasına neden oldu? Dürüst, �kırmızı ışıkta bile duran�, alış-verişini kendisi yapabilen bir Cumhurbaşkanı milletin cebinden 56 milyar dolar götürülürken neden sustu?
Kamuoyunun çok fazla bilmediği, medyaya o dönemde çok yansımayan bir çok gerçek var.
Bilgi kirliliğinin içinde kaybolup gitti bazıları da. Ama bu gerçeklerin faturasının millete 56 milyar doları bulmuşsa işte o zaman bunun perde arkasında yaşananları milletin öğrenmesi hakkıdır. 21 Şubat 2001 krizi işte milletin öğrenmesi gereken en önemli gerçektir. Çünkü millet batan bankaların, fonlara devredilen bankaların yaşanan kriz nedeniyle ekonomideki değer kaybının faturasını ödemiştir.
Faturanın bu kadar yüksek yaşanmasının nedenlerinden biri d
e devletin başında olmasından dolayı Ahmet Necdet Sezer�dir.
İşte 'sorumsuzluk' sıfatı bulunsa bile Cumhurbaşkanı Sezer, millete karşı son görevini yerine getirerek aşağıda anlatacağım olayın dahilinde ortaya çıkacak soruların cevaplarını vermek zorundadır.
İŞTE GERÇEKLER...
Sezer 2000
Nisan�ında Cumhurbaşkanı seçildikten sonra,
Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme
Kurulu üyelerini değiştirdi. Aynı zamanda 28 Şubat�tan sonra ayyuka çıkan yolsuzlukların incelenmesi için bu kurula ciddi görevler verdi. Bu kurul çalışmalarına başladı. İş bir noktaya dayandı. O yıllarda devletin borçlanma hızının arttığı ve kimlerden ne kadar borç alınıp verildiğinin çivisinin çıktığı yıllardı. Devletin denetlenemeyen yegane yeri ise iddialara göre, Hazine
Borçlanma Dairesi idi..
Aslında o dönemde devletin kimden yüzde kaç faizle borç aldığını bilenlerin bir elin parmaklarını geçmediği bir gerçekti. Ama devlet ne kadar borçlanıyorsa da oradan belirleniyordu. Bunların son kararını da iki-üç siyasetçi veriyordu. Bunların içinde hazineden sorumlu devlet bakanı bile yoktu.
İşte böyle bir dönemde Ahmet Necdet Sezer,
Devlet Denetleme Kurulu vasıtası ile devletin hazinesini inceleme, onu mercek altına alma ihtiyacı hissediyor. Bunun için harekete geçiyor.
Tarih 19 Şubat 2001 gösteriyor.
MÜTHİŞ OPERASYON BAŞLIYOR...
Günlerden Pazar. Hafta sonu
tatili yani. Ama, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu tatil yapmıyor. Bazı üyeleri ve uzmanları harıl harıl çalışıyor. Çok fazla kimse hissetmesin diye sessiz sedasız bir
operasyon yapılacak.
Bu kapsamda Hazine Müsteşarlığının yolu tutuluyor.
Ama yalnız değil.
Cumhurbaşkanlığı Muhafız alayından
yardım isteniyor.
Askerler
sivil elbiselerini giyiyor. Çoğunluğu erlerden oluşuyor.
Cumhurbaşkanlığının araçlarına bindiriliyor. Yüksek Denetleme Kurulu yetkilileri ile birlikte Hazine Müsteşarlığına resmen
baskın yapılıyor. Hazinedeki nöbetçiler içeri almamak için bir süre direnseler de sonunda amirlerine de danışarak istenileni yapıyorlar.
DDK ÜYELERİ ASKER EŞLİĞİNDE HAZİNE'YE BASKIN YAPIYOR
Kapıları açıyorlar. Devlet Denetleme Kurulu üyeleri ve uzmanları Hazine Müsteşarlığının
arşivini açtırıyorlar ve bazı evrak ve dosyalara el koyuyorlar. Bu arada borçlanma dairesine de giriliyor. Buradaki bilgisayarlar ve dosyalarda inceleniyor ve bazı dosya ve disketlere el konuluyor.
Bu Cumhuriyet tarihinde ilk defa gerçekleşen bir olay.
Bu güne kadar Hazine Müsteşarlığının bazı bölümleri
Sayıştay tarafından incelenmiş ama Borçlanma Dairesine Sayıştay denetçileri dahil hiçbir yetkili sokulmamış.
Hazine arşivi ve Borçlanma Dairesinin dosyaları Cumhurbaşkanlığının araçlarına taşıyanlar ise Muhafız alayının sivil kıyafetli erleri.
Olayın duyulmasının ardından zamanın Hazine Müsteşarı,
Hükümetin ortaklarından bir başbakan Yardımcısı, Ecevit in sağ koluolarak bilinen bir başbakan yardımcısı acil olarak biraraya geliyor. Çünkü her ne kadar Hazineden sorumlu bir devlet bakanı olsa da, hazine yetkililerinin internete verdiği resmi bilgilerin dışında başka konularla ilgili bilgi verilmeyen bir konumda.
O nedenle olaydan haberdar edilmiyor. Bu üçlü telaşa kapılıyor. Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu üyelerinin operasyonu ile el konulan dosyalar kamuoyuna yansıyacak olursa çok zor durumda kalınacak.
OPERASYON NASIL 'KADÜK' EDİLİR...
Bunun kamuoyuna yansımasını engelleyecek Cumhurbaşkanının bu dosyalar üzerine gitmesini önleyecek tedbirler masaya yatırılıyor.
Bu fırsat 20 Şubat tarihinde yapılacak MGK toplantısında �sudan bir bahane ile kriz çıkartılarak� bulunuyor.
Fakat tüm bunlar yaşanırken Hükümetin
Başbakanına ve ikinci büyük ortağına hiçbir şey sezdirilmiyor. İşte,
Anayasa kitapcığının fırlatılmasını sağlama tezgahı böyle hazırlanıyor. Sezer kızdırılıyor. Anayasa kitapçığını fırlatması sağlanıyor.
Arkasından �Nankör kedi� sözleri ve bir başbakan yardımcısı ise ne olup döndüğünün farkında olmayan Başbakanı kolundan tutarak dışarı çıkarma görevini üstleniyor. Ve kapı ağzında da krizin yaşandığı bilgisini ne olup bittiğini anlayamayan başbakana yaptırıyorlar.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer daha Hazine Arşivlerinin torbaları bile açılmadan niye uğradığını anlayamıyor.
Ertesi günü ekonomik krizi tetikleyen kişi olarak ilan ediliyor.
Aynı zamanda MGK krizini organize edenler �
Yolsuzluk öyle değil bak böyle yapılır.Hazine öyle değil böyle soyulur� diyerek gecelik faizlerin yüzde 14 binlere çıkmasını sağlıyor. Hem de sorumlu oldukları devlet bankaları kanalı ile biri de kardeşi vasıtası ile
Merkez Bankası hesapları ile oynatılıyor.
Bu nedenle 20 Şubat 2001 tarihinde çıkması gerekirken kriz 21 Şubat�ta tezgahlar kurularak aktarılıyor. Resmen talan harekatı yapılıyor. Ortada o kadar çok dümen dönüyor ki bir gecede kazanılanlar milyar dolarları geçiyor.
Bu olayın ardından Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu tarafından Hazine arşivinden alınarak Cumhurbaşkanlığına götürülen dosyalarla ilgili hiçbir sonuç ve açıklama yapılmaması dikkat
çekici hale geliyor... Halen bu dosyaların gizemi devam ediyor. İşte bu nedenle gizem ortadan kalması için Sezer�i göreve çağırma zorunluluğu bir kez daha ortaya çıkıyor...
SEZER, BU SORULARI CEVAPLAMALI..
Şimdi Sezer�den cevap bekleyen soruları sıralayalım:
- Hazine ile ilgili olarak, eline o kadar arşiv bilgisi ve dosyası geçmesine rağmen bu bilgi ve dosyaları ne yaptı?
-Bu dosyalar halen nerededir? İade edilmiş midir? Edildi ise ne zaman iade edilmiştir?
-Hazine baskını ile götürülen dosyaların ne kadarı incelenmiştir?
-Bu incelemeler sırasında ne tür bilgilere ulaşılmıştır?
-Bu incelemeler sırasında devletin kimlere ne kadar ve hangi şartlarda borçlandığı tespit edilmiştir?
-Borçlanma imtiyazlarında zamanın hükümet yetkililerinin eş-dost ve yakınları ile imtiyazlı kişileri belirlenmiş midir?
-Bu dosyaların incelenmesi yapılmamış ise bu incelemeyi engelleyenler kimlerdir?
-Bu incelemeyi engellemek isteyen rütbeli kişi veya kişiler var mıdır.?
-En önemlisi ise 6.5 yıldır Hazine raporu Devlet Denetleme Kurulu tarafından neden hazırlanıp açıklanmamıştır.?
CAFESİYASET