Sanılanın aksine Cumhuriyetin ilk yılları ulusal
savunma sanayinin temelini oluşturacak nitelikte bazı yatırımlara sahne oldu. Özellikle
silah-
mühimmat ve
havacılık sektörlerinde önemli girişimlerle bugünkü başarısının işaretlerini o günlerden verdi.
Cumhuriyetin ilk yıllarında 112
uçak üretildi, Yunanistan'a 1,5 milyon liralık
bomba satıldı.
Türk
savunma sanayi,
Kıbrıs çıkarmasında yaşanan büyük sıkıntılar sonrası ise parlak bir geleceğe adım attı.
Günümüzde 2 milyar dolar ihracat hacmini aşan savunma sanayi, güdümlü
füze, kriptolu
haberleşme sistemleri gibi son teknolojileri yakından takip ediyor ve teknoloji üretiyor
A.A muhabirinin derlediği bilgilere göre, Birinci Dünya
Savaşı sonrası
İstanbul ve çevresinden Anadolu'ya getirilen
makineler, ustalar ve işçiler,
İstiklal Savaşının kazanılmasında çok önemli rol oynadılar.
Ankara,
Konya,
Eskişehir, Keskin ve Erzurum'da kurulan
küçük atölyeler, hafif silah ve mühimmat desteği sağladı. Bunlar aynı zamanda, Anadolu'daki ilk ve ciddi savunma sanayi alt yapısını da oluştururken, 1921 yılında Askeri Fabrikalar Genel Müdürlüğü oluşturuldu.
1924 yılında Ankara'da hafif silah ve top
tamir atölyeleriyle
fişek fabrikaları, 1927 yılında yeni Mühimmat Fabrikası, 1928 yılında
Pirinç Fabrikası, 1930 yılında Kayaş Kapsül Fabrikası, 1931 yılında
Kırıkkale Elektrik Santralı ve Çelik Fabrikası, 1936 yılında barut,
tüfek ve top fabrikaları, 1943 yılında Mamak Gaz Maskesi fabrikası kuruldu.
Yavuz zırhlısının
bakımı amacıyla, 1924 yılında
Gölcük Tersanesi kuruldu ve 1941 yılında da, Taşkızak Tersanesi tekrar faaliyete geçirildi.
Ayrıca 1930'lu yıllarda İstanbul'da Nuri Killigil tesisleri de dönemin silah üreten iki özel
firmasından biri oldu.
Bu firma, tabanca, 81 mm havan ve mühimmatı, çeşitli tahrip kalıpları,
patlayıcı ve yanıcı maddelerle, piroteknik maddelerin üretimini gerçekleştirdi ve
İkinci Dünya Savaşı yıllarında Türk Silahlı Kuvvetlerine tedarik desteği sağladı. Ancak savaş sonrası dönemde, dış askeri yardımların etkisiyle bu fabrikalar üretimlerini sürdüremeyerek dağıldılar.
-TÜRKİYE 1928-39 ARASI 112 UÇAK ÜRETTİ-
Türk havacılık sanayi faaliyetleri, 1926 yılında Kayseri'de Tayyare ve Motor Türk A.Ş.'nin (TaMTAŞ) kuruluşu ile başladı.
TaMTAŞ'ın 1928 yılında üretime geçen tesislerinde 1939 yılına kadar, 15 adet
Alman Junkers A-20 uçağı, 15 adet ABD Hawk muharebe uçağı, 15 adet Gotha irtibat uçağı olmak üzere toplam 112 uçak üretildi. 1939 yılından sonra
Hava Kuvvetleri Komutanlığına ait uçakların bakımını yaparak uçak üretimini durdurdu.
1936 yılında Nuri Demirağ'ın İstanbul'da kurduğu uçak fabrikasında da lisanslı ''Nu.37'' koduyla uçak üretimine başlandı. Bu uçaktan 24 adet ve çok sayıda da
planör üretildi. Ancak, özel sektöre ait olan bu fabrika da 1943 yılında kapatıldı.
Havacılık sanayisindeki ilk büyük girişim, Türk Hava Kurumu'nun 1941 yılında Ankara'da kurduğu uçak fabrikası oldu. Bu uçak fabrikası, 1944 yılından itibaren üretime başladı ve Miles Magister eğitim uçağından 80 adet, iki
motorlu
ambulans uçakları, THK-10 hafif nakliye uçağı, 60 adet iki kişilik Uğur eğitim uçağı ve çok sayıda çeşitli planörlerin üretimini gerçekleştirdi.
1945 yılında da yine, Ankara'da ilk uçak motoru fabrikası kuruldu ve bu fabrika 1948 yılında üretime geçti.
Bunların dışında İkinci Dünya Savaşı yıllarında
İngiltere'den satın alınan uçakların bakım ve onarımını yapmak için 1942-43 yıllarında Malatya'da uçak onarım atölyeleri kuruldu.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında Truman Doktirini ve Marshall Planı çerçevesinde
Amerika Birleşik Devletleri tarafından sağlanan dış yardımlar ve ardından da
Türkiye'nin 1952 yılında NATO'ya üye olmasıyla başlayan süreçte, ihtiyaç fazlası savunma ekipmanının diğer müttefik ülkelerce hibe edilmes,i savunma
ürünlerinin
yurt içinde üretimini engelledi ve bu zamana kadar ancak palazlanan fabrikaların birer birer kapanmasına neden oldu.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında Türkiye'nin NATO İttifakına katılması ile başlayan ve kısa süre içinde artış gösteren askeri yardımlar, henüz kuruluş aşamasında bulunan savunma sanayinin gelişmesini durdurdu.
-AMBARGO DÖNÜM NOKTASI OLDU-
Bu arada Kıbrıs Çıkarması ve ABD'nin silah
ambargosu sırasında yaşanan sıkıntılarla yeniden şekillenmeye başlayan sektör, geçen sürede tekrar parlak zirvelere doğru hızla ilerlemeye başladı.
1964 yılındaki Kıbrıs bunalımı sırasında, müttefik ülkelerden alınan savunma teçhizatının Türkiye'nin ulusal çıkarları doğrultusunda kullanılması ihtiyacının ortaya çıkması; başta ABD olmak üzere bazı müttefik ülkelerce ortaya çıkarılan engeller, savunma ihtiyaçlarının karşılanmasında diğer ülkelere mutlak bağımlı hale gelinmesinin sakıncalarını gözler önüne serdi.
Bu durum, kendi kendine yeterli bir savunma sanayi alt yapısının kurulmasına yönelik
politikaların temelini oluşturdu.
Bu anlayışa uygun olarak, 1974 sonrasında kurulan Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri Güçlendirme Vakıfları tarafından yürütülen çalışmalar ile bazı temel sahalarda ASELSAN,
HAVELSAN, ASPİLSAN gibi devlet sermayesine dayalı yatırımlar gerçekleştirildi.
Savunma sanayisi alanında 1980'lere kadar elde edilen sınırlı birikimin korunması, geliştirilmesi konusunda karşılaşılan idari ve mali güçlüklerin ve uygulanmakta olan tedarik politikalarıyla Türk Silahlı Kuvvetleri'nin biriken ve giderek büyüyen savunma teçhizatı açığının kapatılmasının mümkün olmayacağı anlaşılınca, bugün Savunma
Sanayii Müsteşarlığı olarak yeniden düzenlenmiş bulunan Savunma
Sanayii Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (SaGeB) kuruldu.
Kapsamlı yatırımların yapıldığı bu yıllarda,
Almanya'dan alınan lisanslar ile Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu'nda (
MKEK) gerçekleştirilen G-3 ve MG-3 tüfek üretimi, izlenen bu politikanın somut örneklerini oluşturdu.
-2 MİLYAR DOLARLIK İHRACAT KAPASİTESİ-
İzlenen politika çerçevesinde savunma sanayindeki
yerli firma sayısı 200'ü geçerken, bunların savunma sanayi ürünü ihracat potansiyeli de 2 milyar doları buldu. Savunma Sanayi Müsteşarlığı, bu sayının çok daha fazla artması için KOBİ'lerle çeşitli projeler yürütüyor.
Sektörün dev temsilcilerinden MKEK, 250 çeşit askeri ürünle TSK'nın silah ve mühimmat ihtiyacının belli bir bölümünü (yüzde 84 oranında) yerli katkıyla karşıladığı gibi bugüne kadar 750 çeşit
sivil ürün ile yurt ekonomisine katkı sağlıyor ve 40 ülkeye ihracat yapıyor.
ASELSAN ise tarihte bir çok savaşın kazanılıp, kaybedilmesine neden olabilecek önemdeki haberleşme sektöründe dev adımlar atarak, güvenilir askeri iletişimi sağlayacak
telsiz ve
radar ile gece görüş sistemleri geliştirdi.
Füze güdüm mekanizmaları, gece görüş sistemleri gibi son teknolojik harp gereçleri de üreten ASELSAN, 73.1 milyon dolarlık ihracata ulaştı.
-UÇAK SANAYİ HAVALANIYOR-
TUSAŞ Havacılık ve
Uzay Sanayi A.Ş.'nin (TAI), mevcut deneyimi F-16 Savaşan Şahinler, CN-235 hafif nakliye/
deniz karakol/gözetleme uçakları, SF-260D eğitim uçakları, Cougar AS-532
arama kurtarma (SAR), silahlı
arama kurtarma (CSAR) ve genel maksat helikopterlerinin ortak üretiminin yanı sıra kendi
tasarımı olan insansız
hava aracı,
hedef uçağı ve zirai
ilaçlama uçağı gibi ürün geliştirme programlarını kapsıyor.
TAI, aynı zamanda 'Türk İnsansız Hava Aracı Programı'nın ana yüklenicisi.
TUSASAŞ Motor Sanayi A.Ş. (TEI) ise F-16 uçaklarının motorlarını üreterek elde ettiği tecrübeyi, 17 değişik motor programına ait 363 değişik konfigürasyonlu uçak/helikopter motor ve gaz türbin parçası üretiyor ve ürettiği parçaların yüzde 90'ını ABD,
Fransa,
Avustralya,
Romanya ve İsviçre'ye
ihraç ediyor. 1987-2002 yılları arasında gerçekleşen toplam ihracat miktarımız 450 milyon dolar.
TAI,
Airbus A319/320/321 uçakları için 18. bölüm gövde panelleri,
Boeing 737 uçakları için kanat ucu ile uçuş kabin paneli, Eurocopter EC-135 helikopterleri için arka kapı ve motor kaportası,
Sikorsky S-70A ile MH-60 helikopterleri için yatay stabilize, arka rotor dikmesi ve
kuyruk kısmı, S-76 helikopterleri için yatay stabilize ve MDHI/MD-902 helikopterleri ile Agusta AB139 helikopterleri için gövde imal ediyor.
Ayrıca, B747 ön iniş
takım kapakları, B777 'Dorsal Fin' ve B737/767/777 parça/alt montaj parçaları, B737 Kanat Ucu Kabloları, B777 'Piano
Panel' parçaları imal eden TAI, Cougar AS-532 helikopterlerinin yedi ana komponentinin de imalatını gerçekleştiriyor.
Ayrıca son dönemde imzalanan sözleşmeler kapsamında
Airbus A380 uçaklarının 'D-Nose Panel' Gerdirme Kabukları, B787 Elavatör,
Kargo Bölüm Paneli, Yatay Stabilize ve Gövde Kapama Elemanı TAI tesislerinde üretilecek.
TAI ayrıca, ortak olduğu Airbus Military S.L. vasıtasıyla, Airbus (Fransa, Almanya,
İspanya ve İngiltere), EADS (İspanya) ve FLABEL (
Belçika) havacılık firmalarıyla birlikte Geleceğin Büyük Nakliye Uçağı A400M'in tasarım ve geliştirme faaliyetlerinin içinde bulunuyor.
Türkiye'nin havacılık ve uzay merkezi olan TAI, Türk İnsansız Hava Araçları Projesini geliştirmekle de görevlendirilmiş durumda.
TAI, Milli Sanayi
Kuruluşu olarak Airbus Military S.L.'ye de ortak. Airbus (Fransa, Almanya, İspanya ve İngiltere), EADS (İspanya) ve FLABEL (Belçika) havacılık firmalarıyla birlikte Geleceğin Büyük Nakliye Uçağı A400M'in tasarım ve geliştirme faaliyetlerine katılıyor.
Tüm bu gelişmelere rağmen, Türkiye'de ana silâh sistem bazında savunma teçhizatının, halihazırda yüzde 80'i yurt dışından temin ediliyor. Bu dağılımı değiştirerek yurt içinden tedarik oranının ülkenin
savunma sanayiinde yeterli ve bağımsız kalacağı düzeye getirilmesi hedefleniyor.