Sınır ötesi operasyonun üç şifresi

Today's Zaman Genel Yayın Yönetmeni Bülent Keneş, sınır ötesi operasyonu değerlendirdi...

Sınır ötesi operasyonun üç şifresi

2007 yılı Türkiye'nin dünya gündeminde geniş yer ettiği bir yıl oldu. Kuzey Irak'ta üslenerek Türkiye'ye yönelik terörist faaliyetlerde bulunan ve son günlerde onlarca insanımızı öldüren yasadışı terör örgütü PKK'ya yönelik sınır ötesi operasyona dair tezkere çalışmalarıyla birlikte Türkiye yeniden dünya gündeminin baş köşesine oturdu. Sınır ötesi operasyona dair hükümete yetki veren tezkere bugün Meclis'te görüşülecek. Kürt yanlısı DTP ve değişik partilerdeki Güneydoğu kökenli bazı vekillerin dışında tezkerenin Meclis'te geniş destek göreceği aşikar. Türkiye'nin esas sınavı ise tezkerenin geçmesinden itibaren başlayacak. Biz Türkler sözkonusu sınır ötesi harekatı hedefi, kapsamı ve süresi net bir şekilde belirlenmiş teröre karşı kaçınılmaz bir güvenlik operasyonu olarak algılasak da, görünen o ki dünya kamuoyu bu operasyonu Türkiye sanki topyekün bir savaş hazırlığındaymış gibi algılıyor. Yabancı gazetelerin ve uluslararası haber ajanslarının gelişmeleri veriş tarzı bu yanlış algıyı güçlendiriyor. Petrol şirketlerinin her gerilimi kara çevirme alışkanlığıyla Türkiye'nin muhtemel sınır ötesi operasyonunu petrol fiyatlarını yükseltmeye bahane etmesi ve varil fiyatını 86 doların üzerine taşıması da bu algıyı pekiştiriyor. Bu durum, dünyanın neresinde olursa olsun tek tek her ferdi Türkiye'nin sınır ötesi operasyonuna dair daha duyarlı hale getiriyor. Neticede muhetemel sınır ötesi operasyon bahanesiyle arttırılan petrol fiyatlarıyla herkes cebindeki paradan bir miktar daha kaybettiğini düşünüyor. Bu noktada hem petrol fiyatlarının artmasının gerekçelerini ortadan kaldırmak, hem de sınır ötesi operasyona dair gerçekleri dünya kamuoyuna anlatmak konusunda Türkiye'nin üzerine büyük bir sorumluluk düşüyor. Türkiye'nin bulabildiği her kanal ve imkanı kullanarak tezkerenin ne anlama geldiğini uluslararası kamuoyuyla paylaşması gerekiyor. Uluslararası haber ajansları ve medya organlarına yönelik kapsamlı bilgilendirme programlarının yanısıra, büyükelçiliklerimizin de bulundukları ülkelerdeki karar mekanizmalarına bugün kabul edilecek tezkerenin ve muhtemel sınır ötesi operasyonun ne anlama geldiğini, hedef, kapsam ve süresi de dahil olmak üzere net bir şekilde anlatması icab ediyor. Topyekun bir bilgilendirme kampanyasıyla muhetmel operasyonun ne Irak'ın toprak bütünlüğünü ne petrol zenginliğini hedeflemediğini, PKK'yı yok etmek dışında da herhangi bir başka amacımızın olmadığını dünya kamuoyuna anlatmamız ve muhataplarımızı bu konuda ikna etmemiz gerekiyor. Aksi durumda Türkiye'nin muhtemel sınır ötesi operasyonu gerekçesiyle yükselen petrol fiyatlarının her artışıyla birlikte Türkiye dünya kamuoyu nezdinde haklı davasında haksız bir duruma düşürülebilir. Bu tahribatın tamirinin yılları bulacağını da şimdiden tahmin edebiliriz. Pazartesi günü başbakan yardımcısı ve hükümet sözcüsü Cemil Çiçek'in tezkereyi Meclis'e gönderen bakanlar kurulu toplantısı sonrasında yaptığı açıklama ve üzerinde durduğu noktalar bu açıdan iyi bir başlangıç sayılabilir. Çiçek'in sınır ötesi operasyon konusunda hükümete bir yıl süresince yetki veren tezkerenin kullanılmasına ihtiyaç kalmasını Türkiye'nin arzulamadığı, hedefin sadece ve sadece PKK olduğu, Türkiye'nin Irak'ın petrollerinde gözünün olmadığı, Irak'ın toprak bütünlüğüne saygı gösterileceği ve operasyonun herhangi bir işgal amacı taşımayacağına dair sözlerini uluslararası endişeleri gidermeye ve yanlış algılamaları engellemeye yönelik önemli bir adım olarak anlamak gerekiyor. Çiçek'in söylediği gibi Türkiye'de aslında hiç kimse tezkerenin kullanılmasına ihtiyaç kalmasını arzulamıyor. Türk milletinin ortak beklentisi PKK'nın Kuzey Irak'taki varlığını sürdürmesine göz yuman, dahası teröristleri silahlandıran ya da silahlandırılmalarına imkan veren bölgesel Kürt otoritesi, Bağdat yönetimi ve Irak'ta kendisinden habersiz bir kuşun bile uçmadığı işgalci ABD'nin üzerine düşeni yapmasıdır. Yani, PKK'nın Kandil dağındaki üslerinden çıkarılması, militanlarının tamamının silahsızlandırılarak etkisiz hale getirilmesi ve örgütün lider kadrosunun derdest edilerek Türk adaletine teslim edilmesidir. Türk halkı bugün Meclis'te geçecek olan tezkereyi hemen Irak'a yapılacak bir müdahalenin vizesi olarak değil, tam tersine Irak'a girmesine gerek bırakmayacak gelişmeleri tetikleyecek bir işaret fişeği olarak görmek istiyor. Bu noktada da sorumluluk Türkiye'den ziyade ABD, Irak yönetimi ve Kuzey Irak'taki bölgesel Kürt yönetimine düşüyor. Bu üçlünün sorumluluklarını yerine getirmemeleri durumunda Türkiye'nin hergün kendisini can evinden vuran teröristlere karşı sınır ötesi operasyonlar dahil her türlü önlemi almasından da kimsenin rahatsızlık duymaması gerekiyor. Amerikan ordusunun terörle mücadele bahanesiyle ta Atlantik'in ötesinden kalkıp Irak'ı işgal etmesine bile anlayış gösteren dünya kamuoyunun, mecbur kalırsa Türkiye'nin teröre karşı haklı gerekçelerle hedefi, kapsamı, süresi çok net bir şekilde belirlenmiş bir güvenlik operasyonunu anlayışla karşılaması icap ediyor. Bülent Keneş
<< Önceki Haber Sınır ötesi operasyonun üç şifresi Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER