Şişeden cin çıkar mı?

"Dediğim gibi sorun bizi öncelikli olarak ilgilendirmiyor ama olup bitenlerden anladığım şu" Mustafa Karaalioğlu Star'da yazdı...

Şişeden cin çıkar mı?

Rating işinden anlaşılan: sistem değişmeli Bizim ratingde yarışan bir televizyon kanalımız yok. Böyle bir yarışa girmeye niyetimiz de yok. ‘Entertainment’ olarak tanımlanan ulusal bir kanal kuracak ya da satın alacak da değiliz. O yüzden belki de rating konusunda bir tartışma açabilecek en doğru adres star gazetesiydi. Ne şimdi bir çıkarımız var, ne de sistem değişirse çıkarımız olacak. Türkiye’de televizyon kanallarının izlenirlik oranları yani ratingi, TİAK (Televizyon İzleme Araştırma Komitesi) patronajında AGB Nielsen Media Research isimli bir şirket tarafından ölçümleniyor. İşveren pozisyonunda bulunan TİAK ise bir bölümü televizyon kanalı temsilcileri, bir bölümü reklamverenler, bir bölümü de danışman, medya yöneticisi sıfatı taşıyan ama aynı zamanda dernek başkanlığı postuna da sahip isimlerden oluşuyor. Soru işaretleri büyüyor Türkiye günlerdir, ratingi tartışıyor; inanılmaz iddialar, herkesi şoke eden örnek vakalar ortaya atılıyor ama ölçümü yapan AGB’den tek bir yetkili ortaya çıkmadı. İlginç! Daha ilginç olan, TİAK’a üye hiçbir TV kanalı yöneticisi de çıkıp sistemi savunmadı. Üstelik önce, fırtınanın dinmesini beklediler; dinmeyince mecburen bir-iki uzmanı iddiaları cevaplamak için görevlendirdiler. Alelacele hazırlandığı belli olan üç kuruluş imzalı ortak bir bildiri yayınlandı ama orada da sistemi hamasetle savunmanın ötesinde bir bilgi bulunmuyordu ve konu sanki TİAK’mış gibi bir üslup kullanılıyordu. Elbette bu durum soru işaretlerini daha da büyüttü. Yine TİAK adına konuşan uzmanlar belki kendi pozisyonları açısından anlamlı ama sektör ve özellikle de kamuoyu açısından hiç de tatminkar olmayan kısa açıklamalar yaptılar. Tekrar söylüyorum... Bu konu ticari olarak bizi ilgilendirmiyor. Ama ülkedeki her sorun olduğu gibi özellikle sektörümüzdeki konuları araştırmak bizim için bir kamu görevidir. Bu açıdan bakıyoruz... Herkesin kötü bir hatırası varmış Nitekim, tartışma büyüdükçe görüldü ki ülkenin en şöhretli televizyoncuları, en büyük yapımcıları, en önemli ekran yüzleri; hepsi bu sistemden şikayetçiler. Birdenbire hepsinin rating ölçümüne dair şaşırtıcı öykülerini dinlemeye başladık. Kabul edelim ki burada büyük bir sorun var. Örneklem oluşturulması, deneklerin denetimi, raporlanmak üzere üretilen ham dataların merkeze intikali ve raporlama süreci gibi temel üniteler başta olmak üzere sistemin bütün aşamalarında problemler olduğu görünüyor. Bu problemler yumağı televizyonların izleme ölçümlerinin hatalı sonuçlar vermesini, bu da reklam dağılımında adaletsizlik ve izleyicilerin sosyo-kültürel tercihlerinin yanlış algılanması sonucunu doğuruyor. Küçük bir data, küçük bir ölçüm hatası hem maddi hem de sosyolojik anlamda marjinal maliyetler üretiyor. Bir televizyon kanalı milyonlarca dolar harcadığı halde silinip gidebiliyor, bir başkası daha az parayla sektörde önemli bir aktör olabiliyor. Bu kadar basit ve açık! En çok izlenen, en çok beğenilen, en çok reklam alan kanallar ve dizilerin adresi değişmiyor. Bırakın özel kanalları, TRT gibi en yaygın izlenme ağına sahip bir kanalın alternatifsiz programları bile üst sıralara giremiyor. Aynı yapımcı bir kanalda rating rekortmeni olurken, diğerinde kaybolup gidebiliyor. Bazı kanalların programları rating alamazken, bazılarının reklam kuşakları bile programların ratingini aşabiliyor. Başbakan’a cevap veren medya patronu başbakandan 10 kat daha fazla rating almış görülebiliyor. Doğru başlangıç için en uygun zaman Örnek çok... Belki bazılarının açıklaması da var. Ama, derin sessizlik büyük kuşkulara yol açıyor. Dediğim gibi sorun bizi öncelikli olarak ilgilendirmiyor ama olup bitenlerden anladığım şu: Cin şişeden çıktı. Sektör, mevcut sistemle yola devam edemez. Bundan böyle ne izleyici, ne TV kanalları ne de reklamveren mevcut ölçümlere güvenebilecektir. Ya yeni bir ölçüm sistemi ya da mevcuda ilaveten yeni bir sistem daha kaçınılmazdır. Aslında tam da zamanıdır... Çünkü, TV yayıncılığı pazarı çok hareketli, rekabet çok keskin ama her şeye rağmen daha yolun başındayız. Bu nedenle, adaletli, güvenilir, şeffaf ve denetime açık bir sistem kurmak için en uygun zamandır. Bugün doğru sistem kurulsun ki kimse bir daha hatalı bilgiden yararlanarak, haksız kazanç ve haksız pazar payı kazanamasın. Şahsi fikrimi söyleyeyim.... Bu işe devlet de karışmamalıdır. RTÜK en fazla bir akreditasyon görevi üstlenmeli, mutlaka denetim yapmalı ama ölçüm serbest piyasa şartlarında sektörün kendi işi olmalıdır. MUSTAFA KARAALİOĞLU - STAR
<< Önceki Haber Şişeden cin çıkar mı? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER